Yalan senaryoları
24-09-2004
Malumunuz maç seyretme özürlüyümdür. Nedeni kronikleşmiş bir hastalığın pençesinde olduğum değildir. Tamamı taraftara olan saygım ve sorumluluğumdur. Kaç gol vardır, futbolcular üst üste sevişirken attığımızı anladığım, kaç gol vardır top santradayken yediğimizi anladığım. Göremediğim yüzlerce gol vardır, akşam evde seyrettiğim. Ve yüzlerce gol vardır, "Kim attı!" diye sorduğum. Ama hiçbir maçı hatırlamadığım yoktur. Her maçı aşağı yukarı çözerim. Yalanı da bilirim, yılanı da. İhaneti illaki duymuşumdur, fetbazı da. İhanet sehpasında olması gereken kaç futbolcu bilirim. Hala lalezar içinde dolaşan. Ve yalandan bir dağ olmuşken etrafımız, bir oyuk ararız gerçekleri saklayan. Teselliyi o oyukta buluruz, belki delikanlıyla orada tanışırız ama koskoca dağ dururken?!! Hafızama almam gereken maçlardan biriydi, pazar gecesi oynanan derbi. Hani sahaya niye atlanılmadığı sorgulanan, hani "Bu maçta atlamadılar ama öbür maçta kesin atlamaları lazım" denilen. Hani 32 bin koltuğu var, en az 45 bin kişi içeri aldılar ahkamı kesilen ve Galatasaray galibiyeti kaçırdı, Beşiktaş çok kötü oynadı manşetleri atılan. İşte o maçı seyrediyorum. Saat 00.45 TRT 1'deyim. Aslında maksadım tribünden gelen sesi dinlemek. "Görevimizi yapmış mıyız?" diye işkilleniyorum. Dikkatimi ilk 15 dakika ve 2. yarıdaki penaltı çekiyor. Çünkü bu dakikalarda sarıkırmızılı ekibin 'baskısı, atağı ve atış sinyalleri var' spikerin ağzında. Geri kalan bölümlerde hep siyah-beyazlı futbolcuların hırsı, kazanma arzusu, kaçan 7-8 net gol pozisyonu ve rakibi 70'den sonra, bunaltan, sindiren o muhteşem kondisyonu mevcut. "Allah Allah" diyorum yorumcuları ve yazarları düşünürken, ben başka maçı mı seyrettim ya da onlar başka maçı mı anlattı. Neden sonra düşen köşeli jetonun sesini duyuyorum. Bir kahkaha bir neşe sormayın gitsin. Önce kulağıma eğiliyor ve usulca fısıldıyor. Ne dese beğenirsiniz? "Gecenin 1'inde maç seyredersem böyle olurmuş." Maalesef ekrandaki takımlar Altay ile Kayserispor'muş!!! |