Konu: Yay
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-12-2006, 23:59   #4
iLHAN-MANSiZ
Guest
 
iLHAN-MANSiZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arrow Detaylı Analiz..!!!

Bu burcun bir örneğini bulmak, bir kütüğün üstünden aşağı yuvarlanmak kadar kolaydır desem, gene de doğru olmaz; bu, bir kütüğün üstünden yuvarlanmaktan daha kolaydır. Her hangi bir partiyi alın ve en canlı grubun merkezine bakın. Ağzındaki çam dalıyla neşe içinde oturan adamı görüyor musunuz? O, gene bir çam devirdiği halde henüz bunun farkında bile olmayan Yay burcu insanıdır. Kırdığı potu öğrendiği zaman biraz şaşıracak, çevresindeki insanlar da oldukça öfkeli görünecekler.

Yay size doğru yürüyecek , sırtınıza canı gönülden küçük bir tokat indirecek ve geniş, dostça bir tebessümle gülecek. Sonra sizi şöyle bir sözle selamlayacak "Söyle bakalım, bu kadar yaşlıyken böyle genç görünmeyi nasıl başarıyorsun?" Ya da, "Hey, bu dik yakalı kazak sana çok yakışmış. Her zaman bunu giy. Katmerli gerdanını örtüyor." Böyle neşeli gülmeğe devam ederken, sizin tebessümünüz biraz solmağa başlayacak. Böyle birdenbire nevrinizin dönmesi için ne söylediğini kavraması biraz zaman alacak; bunda alınacak ne olduğunu anlaması daha da uzun sürecek. Sonra açıklamağa çalışacak. Soğukkanlılığınızı muhafaza edin. Bu daha da beter olacak.

Hay Allah, O'nun ne demek istediğini anlayamadınız mı? Otuz sekiz yaşındayken (asıl yaşınızdan altı yaş fazla), yirmi beşinde görünmenizi harika buluyor. Katmerli gerdana gelince, O'na göre 'sizin yaşınızdaki insanların boyun bölgesi sarkar. Zaten bunu ancak yandan bakınca görebiliyorsunuz. Yani başınızı çevirince. Sakın profilden resim çektirmeğe kalkmayın.'

Böylece patavatsızlıklarını dikkatle açıkladıktan ve içinizi iyice rahatlattıktan sonra, ıslıkla en son Broadvvay şovundan bir parça çalarak neşeli havasını sürdürecek. Bir sonraki karşılaşmanızda da O'na soğuk davrandığınız zaman çok kırılacak ve şaşıracak. O'na kızmanıza ve alınmanıza gerek yok. Yay burcu insanının içinde hiç bir kötülük yoktur. Düşünmeden söylediği insanı sersemletecek kadar dobra sözler, tamamiyle masumdur. Aslında, incitici sözlerini düzeltmeğe çalışırken genellikle bir de hakaret etmesinin nedeni, istemeden ağzından kaçan sözlerdir. O'nu yargılarken çok haşin olmayın, iyi niyetlidir. Sizin ya da benim kendisine sempati duymamıza ihtiyacı yoktur. Patavatsız davranışlarının altında son derece zeki bir kafası ve yüksek standartları vardır. Ondaki eşsiz anlayış, zekâ ve ateşli davranışlar, genellikle Yayı başarılı insanlar arasına sokar. Gerçekten inanılmaz olan şey, gerek erkek, gerekse kadın Yay'ların fazla dobra konuşmalarının farkında olmayışlarıdır. Onlar, dünyadaki en diplomatça davranan insanların kendileri olduğuna inanırlar. Her zaman şöyle söylerler: "Ne demek; ben hiç bir şey için kimseyi kırmam. Ben buna çok dikkat ederim." Ve buna içtenlikle inanırlar. Aslında, yapakları herşeyi dürüstlükle yaparlar. Yapmacık ve aldatmaca onları dehşete düşürür.

Bunların fiziksel özelliklerini öğrenmek zor değildir. Oldukça büyük, biçimli bir kafaları; yüksek, geniş alınları vardır. Yüzleri açık ve neşelidir, arkadaşlığı ve fikir alış verişini davet eder, hareketleri normal olarak çabuktur (ağır ağır ve ihtiyatla hareket edenleri de vardır.) Çoğunlukla el kol hareketleri yaparlar; bu hareketler gösterişli ve dramatik olabilir, ama pek nazik olmaz. Başını yukarı kaldırarak uzun adımlarla ileri doğru yürürken kaldırım taşına çarpar ve o sırada ansızın açılan çantasındaki kağıtlar caddeye saçılabilir.
Jüpiter gözleri serçeninkiler kadar parlak ve tetiktedir; insanın içine ferahlık veren bir şakacılıkla pırıldar. Yaylar ya çok uzun boylu ve atletik yapılıdır veya ortanın altında kısa ve güçlü kuvvetli bir yapılan vardır. Uzun boylular safkan atlan ya da yerinde duramayan tayla-n hatırlatırlar. Özellikle gençlik yıllarında bir tutam saç, atın yelesi gibi alınlarına düşer. Başlarını yukarıya doğru atarak veya çabuk, bilinçsiz bir el hareketiyle bu saç tutamını sürekli arkaya doğru iterler-olgunluk çağında saçlarını yeni bir biçimde taradıkları veya saçları döküldüğü zaman bile bu alışkanlık uzun bir süre devam eder.

Yay'lar normal olarak, yerinde duramayan insanlardır. Hareketsiz oturmaktan veya bir yerde durmaktan nefret ederler. Fiziksel olarak gösterişlidirler ve kendilerine fazla güvenen, geleneksel davranışlara önem vermeyen bir havalan vardır. Sanki gerçekten bir yere yetişmeleri gerekiyormuş gibi yürürler. Hiçbir duraklama ve duraksama göstermezler. (Ama unutmayın, zıt bir yıldız etkisi bu gidişi yavaşlatabilir.)

Yay'a ilk kez at üstünde veya köpeğini dolaştırırken rastlayabilirsiniz. O, hayvanları ihtirasla sever. Yay burcundan Frank Sinatra birgün caddenin ortasında yatan yaralı bir köpek görmüş. Bir televizyon provasına gidiyormuş. Şoförüne durmasını emrederek yaralı köpeği şefkatle kucağına almış ve önce veterinere götürmüş; birkaç gün içinde iyileşeceğinden emin olduktan sonra sahibini bulmuş ve köpeği teslim etmiş. O zamana kadar müzisyenler, direktör ve kameramanlar O'nu beklemek zorunda kalmışlar.

Doğumunda zıt yıldız etkileri almış olan Yay'lar, bunun aksine, hayvanlardan marazı bir şekilde korkarlar, ama bu pek sık görülen bir durum değildir. Genel olarak, Jüpiter'in etkisi altında doğan insanlar hiçbir şeyden korkmazlar. Tipik Yay'ı, işinde, hobilerinde ve spor yaparken tehlike adeta çeker. Bir risk öğesi Yay'ları heyecanlandırır ve harekete geçirir. Bunlar hızı severler. Hızlı arabalar, uçaklar, hatta lunaparktaki çılgınca bir hızla yükselen, alçalan, dönen trenler bunları mıknatıs gibi çeker. Gözüpek deneme pilotları çoğunlukla Yay bur-cundandır. Sıradan bir Yay insanı herhangi bir tehlikeden kıl payı kurtulmak kadar hiç bir şeyden zevk almaz. Bu, fiziksel veya ruhsal bir tehlike olabilir. Böyle bir durum onları canlandırır. Akla gelebilen herşeyde tehlikeyi göze alacaklardır (daha halim selim bir yükselen burç Jüpiter'in cesaretini kırmadıkça.)

Yay'ın efsanevi açık sözlülüğüyle Akrebin acımasız konuşması arasında fark vardır. Akrep, yaratacağı etkinin tamamiyle bilincinde olduğu halde uzlaşmaya yanaşmadan gerçeği söyler. Yay ise yaratacağı etkiden tamamiyle habersiz olarak tam bir dürüstlükle aklına geleni söyler. Akrep, sözleriyle yaraladığı insanlar için vicdan azabı duymaz. Ona göre gerçek gerçektir. Eğer gerçeği duymaya dayanamayacaksanız, O'nun fikrini sormazsınız. Öte yandan, Jüpiter insanı sizi gerçekten incittiğini anladığı zaman, böylesine düşüncesiz davrandığı için üzüntüden perişan olur. O'nun bu hali insanın içine dokunur.

Yay'ın aklından ve kalbinden geçen herşey hemen hemen anında dudaklarından dökülür. O, altı yaşında bir çocuk kadar içten ve dürüsttür. Eski bir atasözü olan, "Çocuktan al haberi" sözünü, "Yay'dan al haberi" olarak değiştirebilirsiniz.

New York'ta yayıncılık işinde çalışan bir kadın var ki, aynı şey O'nun için de söylenir: "Kay'den al haberi -- eğer dayanabilirsen." Kay tam bir Yay olmakla kalmayıp, doğum haritasında başka Yay etkileri de vardır. Bir Jüpiter kızı anı, diyebilirsiniz. Burcunun tipik özelliği olarak birçok sadık arkadaşı vardır. Üç yıl önceki bir olayı düşününce, herkes ona sadık olmak ve O'nu sevmek zorunluğunu duyacaktır. O olayda Jüpiter kızı kalbinin bütün cömertliğiyle, sekreterinin tepeden tırnağa tüm kışlık giyeceklerini almağa karar vermişti. Genç kız malî felaket geçirdiği için iflâs durumundaydı ve bu cömertlik O'nu gözyaşları dökecek kadar duygulandırmıştı. Kay sağlam yardım elini uzatıncaya kadar, başkaları kendine acımaktan başka hiç bir şey yapmamışlardır. Siz bu işi Yay'a bırakın. (Bunu bir kaç anlamda okuyabilirsiniz.)

Güzel bir sonbahar günü, ikisi kadınca bir heves ve heyecan içinde kendilerinden geçerek, Beşinci Caddedeki Saks'ın yolunu tuttular. Zavallı sekreter sevinçten çılgına dönmüştü, tâ ki asansöre bininceye kadar. Ansızın Yay kızı beğenen bir bakışla onu uzun uzun süzmüş ve kararlı ama oldukça yüksek bir sesle, "Biz en iyisi önce Şişman Kızlar bölümüne uğrayalım."

O çılgınca sevinç birdenbire kötü bir şoka dönmüştü. Sekreterin nişanlısı ona her zaman "çok hoş bir şekilde balık etinde" olduğunu söylerdi. Şimdi, Yay'ın dürüstçe söylediği şimşek gibi çakan bir tek acı sözle, kızcağız bir tombul bebek olup çıkmıştı.O güne kadar asansörde herkes dönüp merakla kendisine baktıkça acaba nişanlısının da kendisini acaip mi bulduğunu merak ederdi. Ama şimdi bizim sevgili Kay bunu iyice kanıtlamıştı. Kızın bozulduğunu görünce hemen bir şaka yaparak onu neşelendirmek istedi. "Eğer orada sana uyan birşey bulamazsak, kamp malzemesi bölümündeki çadırları deneyebiliriz." Yay kızı kendi yaptığı şakaya kahkahalarla güldü — asansördekiler de..

Kay, sekreteriyle yaptığı o içten, cömertçe geziden sonra, çalıştığı yayınevinin sahibi olan patronunu neşelendirmek istedi. Adamcağız doktorun emriyle bir yıldan beri içki içmiyordu. Koskoca bir yıl. Bulaşıcı sanlık hastalığı geçirmişti, içki yasaktı. Bir tek damlası bile. On iki ay boyunca bir damla içkiyle dudaklarım bile ıslatmadığı için, adam gösterdiği iradeyle bayağı gurur duyuyordu. Kay neşe içinde Avrupa'dan dönmüştü, patronuna tipik Yay'ca bir komplimanda bulundu, "içkiden ne haber?" diye başladı, adam gülümseyerek bekledi. "Perhiz yapmaya çalıştığını duydum." Çalışmak mı ? On iki ay ağzına bir damla içki koymadığı halde? Çalışmak ha? Adam kendini toparladıktan sonra, Kay devam etti."Bak, biliyorsun, yarın gece Joe' nun kitabı için bir parti veriliyor. Seni uyarmak istedim ama, hiç yalnız göremedim. "Uyarmak mı? Hangi konuda uyaracak? Yayıncı bu yeni tehlike karşısında kendi derdini unutmuştu. Kay devam etti: "Hepimiz umuyoruz ki, şey bunu söylemeye utanıyorum -- ama hepimiz, partinin keyfini kaçırmayacağını umuyoruz." Sözün burasında yayıncının dili tutulmuştu. Oysa Yay kızının dili tutulmamıştı.

"Demek istiyorum ki, içki içmiyorsun diye soğukluk çıkararak geceyi berbat etmeyeceğini umuyoruz hepsi bu. Joe martinilerinden vazgeçmez, hem ne de olsa kitabı Edebiyat Kurulu tarafından seçildi, îçki sana yasak diye mezar kaçkını gibi ortalıkta dolaşıp durursan ve şu korkunç hastalığı geçirdin diye herkesi üzersen, bir çuval inciri berbat etmiş olacaksın. Hem söylesene, seninle aynı odada bulunmakla insanlar bu hastalığa yakalanır mı acaba? Yayıncı kekeleyerek Kay'e merak etmemesini söylemeyi başardı ve sonra incinen gururunu toparlayarak, kendisinin Edna Ferber ve Ernest Hemingvvay gibi yazarlara verdiği partilerde olay çıkarmadan ev sahipliği yaptığını hatırlattı. Birbirine kenetlenen dişlerinin arasından, "Bana her zaman davranışlarımın kusursuz olduğu söylenir," dedi. Yay kızı, patronuna neredeyse inme ineceğini hiç fark etmeden, onu içtenlikle onayladı: "Bundan hiç kuşkum yok. Sen harika bir ev sahibisin. Yayıncılık işinde çalışanların hiçbiri bunu tahmin edemez." Zavallı yayıncı son gücünü kullanarak sordu, "Neyi tahmin edemez?" Yay tiz bir sesle yanıtladı,"Böylesine harika bir ev sahibi olabildiğin halde, nasıl bu derece kötü bir konuk oluyorsun? Kendi verdiğin partiler fevkalâde oluyor, ama başkalarının şenliğine gittiğin zaman hep su koyuveriyorsun. Gerçekten çok garip."

Sonra garip olan başka bir şey dikkatini çekti. Patronunun yüzü. Morarmaya başlamıştı. Arkadaş canlısı Yay birdenbire pişmanlığa kapılarak, hemen özür diledi. "Aaa, umarım yanlış birşey söylemedim. Nasıl davranırsan davran, önemi yok Joe senin gerçekten iyi bir insan olduğunu düşünüyor. Bugün, eski acentası karşı çıktığı halde bize gelmeğe karar verdiği için mutlu olduğunu anlatıp durdu. Senin için neden bu kadar kötü şeyler duyduğunu bir türlü anlayamıyor. Ben ona insanların kıskanç olduğunu söyledim. Hey, sen çok kötü görünüyorsun. Doktorunun ne yaptığını bildiğinden emin misin?" (Ortalıkta dolaşan söylentilere göre, Kay'in patronu o gece perhizi bırakmış, kesin olarak.) Yay'mı? Ah, o aynı yayın şirketinde yeni yazarların heyecanlarını yenmelerine yardım ediyor. Kovulmamış mı? Patronu O'nu kovmaya cesaret edemezdi. Başında da söylediğim gibi, herkes O'nu çok sever.

insanlar Yay'a uzun 'Süre gücenemezler, Çünkü O'nun hiç bir zararlı niyeti yoktur. Bu sevimli, tatlı, zeki idealistin her zaman, hemen hemen her yerde olduğunu göreceksiniz. Örneğin, bir Pazar gecesi O'nu, açık sözlülüğü karşısında dili tutulan konuk sanatçıların gözleri önünde, televizyon ekranından oklarını dikkatsizce atarken yakalayabilirsiniz. Bir Pazartesi sabahı, bahşişi esirgeyen cimri müşterilerden neden nefret ettiğini neşeyle anlatan taksi şoförünüz olabilir — ya da Cuma gecesi lokantada, biraz bayat olduğu için istiridye istememenizi içtenlikle tavsiye eden garsonunuz olarak karşınıza çıkabilir.

Yay'ların çoğu içtenlikle sizi neşelendirmeye çalışırlar. En azından başlangıçta yapmak istedikleri şey budur, ama bazan yaptıkları şey iyi niyetlerine pek uygun düşmez. Eskiden benim Yay burcundan bir müdürüm vardı; bir gün bana moral vermek için, bir haftadan fazla yıkamadığım ve sarmadığım zaman saçlarımın bana her zamankinden çok daha fazla yakıştığını söylemişti. Kendisi halâ iyi dostumdur, o bakımdan öfkeye kapılmanın gereksiz olduğunu anlayabilirsiniz. Ayrıca Yay'lar arada sırada öyle şeyler söylerler ki, gerçekten moralinizi çok yükseltirler ve evvelce söylediklerinin hepsini unuttururlar. Görüşlerini çözümleyecek kadar vaktiniz olduğu zaman, çok esaslı ve akıllıca öğütler verebilirler. Bu bir ateş burcudur, bu yüzden Yay'ların çoğu dışa dönük, konuşkan ve atılgan olurlar, içlerinden bazıları son derece utangaç ve çekingendir, ama bunlar bile orjinal fikirlerle doludur -- ve aynı derecede patavatsızdır. Aslında, sessiz , dünyadan elini eteğini çekmiş, halim selim Yaylar en büyük rüyaları görebilir ve en yüksek amaçlara yönelebilirler, içe dönük ya da dışa dönük olsun, Yay, kalben ileriye yöneliktir. Çok konuşmayan nadir bir Yay, hiç beklenmeyen dünyanın önüne sereceği harikulade bir şey planlıyor olabilir. Dili dururken bile kafası çalışır, bu yüzden Burcunun her zaman doğal yapısının derinlerinde olduğunu unutmayın ve böylece bundan sonraki şaşırtıcı bir davranışında hazırlıksız bulunmayın.

Tipik Yay burcu çoğunlukla mutlu ve arkadaş canlısı bir insandır, ancak arkadaşça davranışları kötüye kullananlar veya fazla senli benli olanlar tarafından tahrik edilirse öfkesi roket gibi birden alevlenebilir. Otoriteye ve kapalı bir topluma karşı gelmesi de olağandır. Yay hiç bir zaman kavgadan kaçmaz ve yardım istemez. Kadınlar her-zamanki nazik davranışlarını bırakabilir ve sorun çıkaranları hiç beklenmeyen dobra bir konuşmayla dosdoğru ait oldukları yere oturtabilirler. Erkekler yumruk ve hakaret silahlarım kullanacaklardır. Kabalığı ve hakaretleriyle iyi huylu Jupiteri çileden çıkaran bir insan çoğunlukla kendisini kaldırımın üstüne serilmiş bulur ve bu kamyonun nereden gelip çarptığını anlayamaz.

Yüksek ruhlu Jüpiter insanları dürüst olmamakla suçlanmaya dayanamazlar. Haksız bir suçlama veya dürüstlüklerine sürülen bir leke haklı öfkelerini birden alevlendirir; ancak, özellikle ateşli bir öfke gösterisinden sonra tipik bir Yay pişmanlık duyar ve durumu düzeltmeye çalışır. Gözünüzü morartıp sizi hastanelik edebilir, ama ertesi gün size çiçek ve iyi dileklerini yağdıracaktır. Yay genellikle önce konuşur ve yapacağını yapar, sonuçlarını sonra düşünür

Yay'ların çoğu sahneye bayılır ve heyecanlı bir seyirci karşısında bis üstüne bis yaparken hiç kimse onlardan daha mutlu olamaz. Gösterinin heyecanı içinde kendinden geçerek şarkı söyler ve çılgınca dans eder. Gösteri dünyası Yaylarla doludur.
Jüpiter erkek ve kadınlarında, özellikle gençlik yıllarında güçlü bir din duygusu vardır. Din işleriyle heyecanla ilgilenirler, ama yaşlan ilerledikçe daha önceki inançlarından kuşkuya düşerler ve kusursuz değerler aramaya başlarlar. Birbirlerine uygun bir dizi bavulu olmayan Yay burcu insanı hemen hemen yok gibidir. Yolculuğu çok severler. Genellikle yüzlerce yolculuktan yıpranmış en az bir bavulları vardır ve ani bir yolculukta kullanmak için her zaman hazır bulundurulur.

Tipik saf, cesur, iyimser Yay burcu insanında her zaman çocukça birşey dikkati çeker. O, yaşamın ciddiliğini kabul etmek istemez. Bununla birlikte, sonraki yıllarda bazıları, hayran olunacak kadar vicdanlı bir sorumluluk duygusuna sahip olurlar. Gene de, sorumluluk yükü altında hiç bir zaman gerçekten mutlu olamazlar. Jüpiter'in doğal yapısı evde kapalı kalmaya isyan eder ve çok fa/la kapalı kalırsa ciddi şekilde hastalanır. Eğer Yay bu hastalıktan kurtulur ve enerjisini dilediği gibi harcarsa, Methuselah kadar uzun yaşayabilir. Yay'ların çoğu güçlerini, yetilerini jilet gibi korurlar, yaşlan ilerledikçe bunlar daha da bilenir ve sonuna kadar böyle sürer. Yaşlılık hemen hemen hiç bir zaman sorun olmaz.

Vücudunun hassas bölgeleri kalçalar, akciğer, karaciğer, kollar, eller, omuzlar, barsaklar ve ayaklardır. Yayların spor ve açık hava tutkusu, dikkatsiz aşın faaliyet yüzünden kazaları davet edebilir. Hastaneye yatması gerektiği zaman, O'nu birkaç günden fazla yatakta tutamazsınız. Hastalığa zoraki katlanır ve genellikle şaşılacak kadar çabuk iyileşir. Yaşam bu insanları sürekli olarak alt edemez. Yarının kesinlikle dünden iyi olacağına ve bugünün ilginç olduğuna inanırlar. Karamsarlıkları, bulutlar güneşi karatmağa fırsat bulamadan dağılır.

Doğum haritasında dikkatli, tutucu bir yıldız etkisi olmadıkça, her Yay insanında biraz kumarbazlık vardır, içlerinden pek azı yeşil çuhanın üstüne birkaç dolar atıverme dürtüsüne karşı koyabilir. Kumarbazın avucundaki zarların tıkırtısı, Jüpiter erkeklerine ve kadınlarına sirenlerin şarkısı kadar çekici gelir. Doğumdan alınan zıt yıldız etkileriyle, Yay burcu insanları kumarda bir servet kaybedebilir, ya da kira parasını tuttuğu atın burnuna savurabilir. Las Vegas, Yayları, tatlının sinekleri çektiği gibi çeker. Borsa ve emlakçilik gibi daha ağırbaşlı kumarlar da öyle. Neyse ki, bunların çoğunluğu spekülasyon dürtüsünü kontrol altında tutabilir; ama bunlar bile arada sırada pokere veya lotariye birkaç dolar yatırmadan duramazlar.

Çekingen, utangaç olanları da, zorba olanları da her zaman aşkta şanslarını deneyeceklerdir. Yaylar dikkatsizce romantik bir ilişkinin içine atılırlar, ama evlilik söz konusu olunca çoğunlukla birdenbire duraklarlar. Bir kez daha düşünür sonra yollarına devam ederler, dikkatle düşünüp taşındıktan sonra gene de yanlış bir iş yaparlar. Her ne kadar Yay aşk ilişkilerinde sıcak ve harikuladeyse de, O'nu yakalamak biraz ustalık ister. Sembolik olarak, O, yan at-yan insan olduğu için, eğer kendi ayaklan üstünde tökezlemezse, bütün kovalamaca oyunlarında hep önde gider.

Yayların en kötü huylan arasında şiddetle öfkeye kapılma eğilimi, aşın şişmanlığa ve alkolikliğe yol açan çok fazla yiyip içme tutkusu, parlak zekâlarına gölge düşüren alaycılıkları, son derece eksantrik ve sır tutma yeteneğinden yoksun oluşları sayılabilir. Ancak bunların ömür boyu süren kusurlar olması gerekmez. Bu kötü huylar Yay'ın güçlü azmiyle kolayca sökülüp atılabilir. Sıradan bir Yay erkeği, istemenize gerek kalmadan ve hatta geri ödeme zorunluğunu yaratmadan size borç para verecektir (cimri bir ay etkisi yoksa). Jüpiter etkisindeki bir ev kadını evsiz barksız bir yetimi evlat edinecek, kaybolmuş bir hayvanı evine alıp bakacak ve her zaman sofrasında fazla bir yer bulunduracaktır.

Yaylar, bir konudan ansızın bir başkasına atlama eğilimindedirler. Yay, olanaklarının olanaksızlıklara ağır bastığına inanarak, körü-körüne bir bağlılıkla büyük bir davayı üstlenecektir. Bu da, parlak hayal gücünden ve ileriye yönelik düşünme yeteneğinden kaynaklanan bir davranıştır. Davasını her zaman soğuk kanlı ve mantıklı tartışmalarla savunur, bazen rakiplerini keskin bir hicivle perişan eder ve gene de her nasılsa kavgadan uzak kalmayı başarır. Bununla birlikte, birisi O'nun yarattığı mucizeye veya o anda savunduğu davaya haksızca saldıracak olursa, her zaman ateş püskürmeye hazırdır. O, korkulması gereken bir düşmandır, çünkü öfkelendiği zaman doğrudan doğruya düşmanının kalbine nişan alır. Okları hemen hemen her zaman hedefini bulur. Bu oklar zekâyla bilenmiştir ve en sağlam zırhlan delecek kadar sivridir

Her ne kadar bazı Aralık insanları içtenlikle komik olursa da, şaşılacak şeydir ki, bunların çoğu şaka yaparken yerini ve zamanını pek iyi ayarlayamazlar. Evde ve tiyatroda O'nu dinleyenler şaka diye söylediği şeylerin saçmalığı karşısında gürültülü sesler çıkarmaya başlayınca zavallı Jüpiter herkesi o büyük espri yeteneğiyle güldürdüğünü zanneder. Doğrusu bu çok komik olur.

Erkek olsun, kadın olsun, Yay burcu insanı ya böylesine dikkatsizce davranır, ya da istediği zaman öyle alçak gönüllü, gösterişsiz tavırlar takınır ki, O'nun pek zeki olmadığı veya çok utangaç olduğu izlenimini alabilirsiniz. Doğrudur, arada sırada böyle eksantrik, içine kapalı davranan Aralık doğumlu insanlar vardır, ancak bu onlara zekalarını dehaya dönüştürme olanağını sağlar.
Her ne kadar Yayların, örneğin 14 Nisan 1939 da nerede olduklarını, neler söylediklerini veya okudukları kitapların, gördükleri filmlerin tüm ayrıntılarını tam olarak anımsayacak kadar harika bellekleri varsa da, paltolarım nereye koyduklarım unutabilirler. Bunların çoğu sürekli olarak eldivenlerini, arada anahtarlarını, cüzdanlarını kaybederler ~ bu yüzden bazı insanlar onların, boyunlarına bağlı olmasa kafalarını da kaybedebileceklerini söyleyecek kadar acımasız olurlar.

Bir Yay burcu insanı asla yalan söylemeyi beceremez. Hiç kimse söylediği yalana bir an bile inanmaz. Aldatma, Yay'ın karakterine uymayan bir şeydir O, ne olursu olsun gerçeklerden ayrılmamayı her zaman tercih eder. Hatta O'nun o dikkatli, oldukça uyanık kafası bile, yükselen burcu Akrep olmadıkça, kendisini yaptığı bir hilekârlığın sonuçlarından kurtaramaz. Yükselen yıldızı Pluto olduğu için iyi sır tutan ve çok iyi satranç oynayan bir Yay tanıyorum. Bu çeşit bir Jüpiter insanı bir istisnadır, ama böyle bir kaç Yay'a rastlamaya hazır olun.

Yay'a göre hayat gizli bir sirktir ve kendisi de, gök mavisi bir kılık içinde mor çemberlerle yuvarlanan, takla atan bir palyaçodur. Yüzü yağlı boyayla parlak, canlı renklerde boyanmıştır, gözleri merak ve zevkle parıldar. Sirkin müziği yükseldikçe tökezleyip düşer, sonra zıplayarak giden bir midillinin sırtında kusursuz perendeler atar. Parmaklarına turkuvaz rengi üç yüzük takar, ayak parmaklarına taktığı çıngırakların çıkardığı ses, uzaklardaki bir kilisenin kulesinden yükselen bulutlara kansan ahenkli çan seslerini andırır. Yay, nemden etkilenmeyen, yumuşak dövme metalden yapılmış parlak teneke borazanını mutlulukla üfler. Atılgan ya da çekingen olsun, bu cömert idealist, kutsal Noel çileği kadar neşeli ve mutludur. Yürekli bir şekilde o büyük kalbine kocaman bir karanfil iğneler, ve yayını gökyüzüne doğru gerer, iyi nişan aldığı zaman, fırlattığı ok insanların görebileceğinden daha yükseklere yönelir — yıldızlan aşar ~ ve gerçekte tüm rüyaların doğduğu yere ulaşır.
  Alıntı ile Cevapla