Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-12-2006, 10:20   #1
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Ricolar ve Serdarlar - Atıf KEÇECİ

Ricolar ve Serdarlar
Atıf Keçeci


Click the image to open in full size.
Bayer Leverkusen Teknik Direktörü Micheal Skippe, "Almanya'da oynayan Brezilyalılar'ı tanıyorum. Teknik olarak iyiler, fakat ağır kalıyorlar.
Kendi ülkelerinde top ayaklarına geldiğinde neredeyse yatıp düşünecek kadar vakit var. Ama Avrupa'da ambulans gibi oynanan futbol karşısında durumları ortada" demiş bizim Orhan Yıldırım'a... Evet, durumları ortada. Alex'in üç yıldır Türkiye'de yürüyerek iş yaptığını yazıyoruz; ama yazdığımızla kalıyoruz. Üstelik işitmediğimiz laf kalmıyor, Fenerbahçeli taraftarlardan. Ama Micheal Skippe söylediği için kıymetli olacak, hatta büyük büyük yöneticilerimiz bu anlamlı sözü kendileri söylemiş gibi yakın bir gelecekte dillerine dolayacaklar.
Benim derdim bu ülkede gerçeklerin açığa çıkmasıdır. Bu bağlamda Leverkusen teknik direktörünün, bizden çok sonra Brezilyalı futbolculara vurgu yapmasına gösterilecek ilgi bir alınganlık sorunu yaratmaz. Bu ülkenin kültürüne kim katkı yaparsa, onun başımız üzerinde yeri vardır. Gerçekten de Brezilyalı futbolcuların durumları ortada. Baksanıza, 17 haftalık bir yarı lig maratonunun içinde iki maçta birkaç hareket yaptı diye, neredeyse Beşiktaş'ın tapusu Ricardinho'ya verilecek. Oysa futboldaki son görüntüleri ortaya çıkartan önceki davranışlardır.
Ricardinho son derece yaratıcı, estetik bir pas vererek sahanın en kötü oyuncusu Burak Yılmaz'a bir gol attırdı. Bu golün oluşmasının başlangıcında Serdar Kurtuluş vardır. Demek ki, bir golün oluşması için salt Ricardinho'nun becerili ayakları yetmiyor. Asma köprünün ayakları Serdar Kurtuluş ile Burak Yılmaz'dır. Buna çok dikkat etmek gerekir. Beşiktaş'ın attığı bu golün analizini iyi yapabilirsek, nitelden nicele gidip, nicelemekten korkmamanın ne denli değerli olduğunu algılayabiliriz.
Bildiğiniz gibi bir şeye sadece nitel olarak bakarsak, onun ancak yüzeydeki kısmını görebiliriz. Ama eğer nicel olarak tanırsak, yani onu başka olasılıklardan ayıran bazı sayısal ölçümlerini bilirsek, o zaman derinlemesine kavrayabilir, başka parametrelerle de ilişkilendirebiliriz. İşte o zaman güzelliğini anlayabilir, gücünü ve bize sağladığı değeri algılayabiliriz. Niceliğe önem vermemek, kendimizi elimizdeki haklardan yoksun bırakmak, hem dünyayı hem de futbolu anlamamızı, futbolu değiştirip geliştirebilmemizi sağlayacak en güçlü öngörülerimizden birinden yoksun kalacağımız anlamına gelecektir. Bu bağlamda Ricardinholar ve Alexler'in ne yaptığını anlamak için Serdarlar'ın nicel olarak oyuna kattığını çok iyi görmek gerekmektedir. Sadece görmek yetmez, sahip de çıkılmalı. Hatta Beşiktaş'ta hatalı pas yapma rekorunu elinde tutan Kleberson'a da dikkat edilmeli...(Bu yazı 12 Aralık günü yazılmıştır.) ayer Leverkusen Teknik Direktörü Micheal Skippe, "Almanya'da oynayan Brezilyalılar'ı tanıyorum. Teknik olarak iyiler, fakat ağır kalıyorlar. Kendi ülkelerinde top ayaklarına geldiğinde neredeyse yatıp düşünecek kadar vakit var. Ama Avrupa'da ambulans gibi oynanan futbol karşısında durumları ortada" demiş bizim Orhan Yıldırım'a... Evet, durumları ortada. Alex'in üç yıldır Türkiye'de yürüyerek iş yaptığını yazıyoruz; ama yazdığımızla kalıyoruz. Üstelik işitmediğimiz laf kalmıyor, Fenerbahçeli taraftarlardan. Ama Micheal Skippe söylediği için kıymetli olacak, hatta büyük büyük yöneticilerimiz bu anlamlı sözü kendileri söylemiş gibi yakın bir gelecekte dillerine dolayacaklar.
Benim derdim bu ülkede gerçeklerin açığa çıkmasıdır. Bu bağlamda Leverkusen teknik direktörünün, bizden çok sonra Brezilyalı futbolculara vurgu yapmasına gösterilecek ilgi bir alınganlık sorunu yaratmaz. Bu ülkenin kültürüne kim katkı yaparsa, onun başımız üzerinde yeri vardır. Gerçekten de Brezilyalı futbolcuların durumları ortada. Baksanıza, 17 haftalık bir yarı lig maratonunun içinde iki maçta birkaç hareket yaptı diye, neredeyse Beşiktaş'ın tapusu Ricardinho'ya verilecek. Oysa futboldaki son görüntüleri ortaya çıkartan önceki davranışlardır.
Ricardinho son derece yaratıcı, estetik bir pas vererek sahanın en kötü oyuncusu Burak Yılmaz'a bir gol attırdı. Bu golün oluşmasının başlangıcında Serdar Kurtuluş vardır. Demek ki, bir golün oluşması için salt Ricardinho'nun becerili ayakları yetmiyor. Asma köprünün ayakları Serdar Kurtuluş ile Burak Yılmaz'dır. Buna çok dikkat etmek gerekir. Beşiktaş'ın attığı bu golün analizini iyi yapabilirsek, nitelden nicele gidip, nicelemekten korkmamanın ne denli değerli olduğunu algılayabiliriz.
Bildiğiniz gibi bir şeye sadece nitel olarak bakarsak, onun ancak yüzeydeki kısmını görebiliriz. Ama eğer nicel olarak tanırsak, yani onu başka olasılıklardan ayıran bazı sayısal ölçümlerini bilirsek, o zaman derinlemesine kavrayabilir, başka parametrelerle de ilişkilendirebiliriz. İşte o zaman güzelliğini anlayabilir, gücünü ve bize sağladığı değeri algılayabiliriz. Niceliğe önem vermemek, kendimizi elimizdeki haklardan yoksun bırakmak, hem dünyayı hem de futbolu anlamamızı, futbolu değiştirip geliştirebilmemizi sağlayacak en güçlü öngörülerimizden birinden yoksun kalacağımız anlamına gelecektir. Bu bağlamda Ricardinholar ve Alexler'in ne yaptığını anlamak için Serdarlar'ın nicel olarak oyuna kattığını çok iyi görmek gerekmektedir. Sadece görmek yetmez, sahip de çıkılmalı. Hatta Beşiktaş'ta hatalı pas yapma rekorunu elinde tutan Kleberson'a da dikkat edilmeli...(Bu yazı 12 Aralık günü yazılmıştır.)
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla