Son bir kaç gündür sürekli kendi kendime sorduğum, fakat bir türlü cevabını bulamadığım bir soru aslında bu yazının başlığı. Tigana, Gençlerbirliği maçı sonrası futbol camiamıza damgasını vurdu. Çok kısa bir özet geçmek gerekirse yönetimin futbolcuların paralarını vermediğini ve başarızlığın nedenlerinden birinin bu olduğunu söyledi.
Bu açıklamaların üzerine Beşiktaş yönetimi ve Tigana haberleri yalanladı. Ancak Beşiktaş kulübü daha ilginç bir istekte bulundu, noterden Tigana’nın savunmasını talep etti. Yani bu sorunu sadece kendi içimizde değil, hukuki yollarla çözmek istiyoruz. Böyle bir davranışın Tigana’yı göndermek için uygun bir neden olduğunu düşünmek gayet mantıklı.
Tigana’nın açıklamasının nedenlerinden bir tanesi gerçekten gitmek istemesi olabilir. Böyle bir açıklamayı yapıp ortalığı karıştırabilir. Sonra bunu reddeder ve yönetimin onu göndermesini bekler. Bu sayede tazminatını alabilecektir. Bu aynı zamanda basınımızda genel olarak kabul gören bir sebep.
Fransız teknik adam aynı zamanda sorunları basına çıkartarak oyuncuların paralarının ödeneceğini düşünmüş olabilir. Gerçekten bahsedildiği gibi bir maddi sorun var ise yönetim iyice rahatlayana kadar ödemeleri erteleme çözümüne gitmiş olabilir ancak bu durum basına yansır ise yöneticilerin tepkileri çok daha farklı olacaktır. Tigana’ya sinirlenebilirler fakat bu saatten sonra paraların da takır takır ödeneceği bir gerçek.
Sene başından beri Tigana’nın ne istediğini anlayamıyorum. Tam gitmek istiyor diye düşündüğüm bir zamanda, Bükreş maçında, yeni sisteme geçti ve bu sistem ile takımın zaman zaman çok başarılı olduğunu gördük. Takıma yaptığı önemli iki katkı var. Birincisi Serdar gibi genç bir yeteneği Türk futboluna kazandırmak. “Gerçek yeri orası değil” açıklamalarına ben katılmıyorum. Serdar şu anda o bölgede gayet iyi oynuyor ve fizik olarak takımın orta sahasını ayakta tutuyor. Hem de gayet başarılı bir biçimde. Bir bölgede iyi oynayan oyuncunun gerçek yeri yoktur, oynamayı tercih ettiği bir bölge olabilir. Fransız’ın ikinci önemli katkısı İbrahim Üzülmez’in sol bekteki etkinliği. İbrahim Lucescu zamanında kısa bir süre bu kadar verimli oynamıştı. Ne yapabileceğini ve ne yapamayacağını bilip ona göre oynuyor. Kendi etrafında dönmeleri, topu ayağında tutup oyunu yavaşlatması önemli ölçüde azalmış durumda. Hatta uzun bir aradan sonra gol attığına bile şahit olduk (Biraz Ricardinho’nun da yardımıyla).
Fakat bir yandan da bakıyorum, sağ bekte hala İbrahim Toraman’da ısrar ediyor. Bir çok kez yazdım, Tigana’nın sisteminde kanat bindirmeleri çok önemli. Aynı sistemde oynayan büyük takımlara bakalım: Chelsea, Manchester, Roma veya biraz daha küçük bir takım olan Palermo. Hepsinde tek forvet düzeninde oynarken beklerin hücuma katıldığını ve orta yaptığını görürsünüz. Toraman hücuma belki katılıyor ama orta yapabilecek kapasitesi yok. İbrahim elinden gelenin daha fazlasını veriyor belki ama burada daha verimli olabilecek Ali Güneş’in bu kadar uzun süredir kenarda oturması gerçek bir soru işareti.
Bu satırları yazarken aklımda daha net bir düşüncenin oluşacağını sanıyordum, yanılmışım. Tigana’nın ne istediği konusunda hala hiç bir fikrim yok. Ancak takımda kalacaksa bazı sorunlara çözüm bulması lazım. Oyuncu istemeye hakkı var, çünkü takımın bazı bölgelerinde hala eksikler var fakat takımın maç içerisindeki iyi oyunu hep 15-20 dakika ile sınırlı kalıyor. Bunun 50-60 dakika civarlarına çıkması Tigana’nın görevi ve devre arasını iyi kullanıp açığı kapatmazsa Fransız’a olan güvenimi tamamen yitirmiş olacağım. Çünkü takıma geleli bir seneden fazla oldu ve ikinci yarı Tigana’nın kendisi gösterebilmesi için uygun bir zaman. Sürekli Tigana’nın belli bir süreden önce eleştirilmemesi gerektiğini savundum. Artık bu süre doldu. Ligin ikinci yarısında takımın performansı Tigana’nın gerçekte yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının kanıtı olacak, tabii hala takımın başında olursa...
ENGİN KEHALE |