Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-12-2006, 09:40   #1
özgür_1903
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Tigana'ya kadar - iLKER ATEŞ

Tigana'ya kadar

60'lardan bu yana Beşiktaş'ın başına geçen yabancıların hepsini tanıyorum. Spajiç demek, şampiyonluk demekti... Çiriç, çok ciddi bir adam olarak geldi, ciddi bir şey yapamadan gitti... Beşiktaş'ta ilk Alman Buhtz'du... Efendi kişiliğiyle unutulmaz bir Türkiye Kupası'na imza attı. Milutinoviç, akıllarda sadece güzel gülümseyen bir adam izi bıraktı... Gegiç, her yenilgiyi cumartesi günlerine bağlardı. Ona gore Beşiktaş, cumartesi asla maç kazanamazdı! Bir Stankoviç geldi, hem Beşiktaş'ı hem Türk futbolunu değiştirdi. Şampiyonluğu bir yana, savaşmayı ve boğuşmayı öğretti... Gordon Milne, eğer Seba başkan olmasa 1 yıl sonunda giderdi. Seba'nın emsalsiz hoşgörüsü ve sabrı, Gordon'la 3 Beşiktaş şampiyonluğunu hayata geçirdi. Kalsa, devamı da gelirdi...

Daum'un bakışı yeter
Daum, bakışlarıyla ışık çaktı... O bakışlarla ve inanılmaz disiplinle hem kupa hem lig şampiyonu olarak tarihe geçti. Teknik adamlığını hiç beğenmezdim ama çalışkanlığı benden hep 10 üzerinden 10 aldı.. Feldkamp, G.Saray'daki başarısını Beşiktaş'ta çok istediği halde gerçekleştiremedi. Yaşlı ve hasta geldi, sağlıksız bir şekilde ayrıldı. Bir ara Alman Milli Takımı'nın dinamolarından Briegel'i takımın başında gördük. İnanılmaz bir dosttu. Futboldan çok, futbol sohbeti yapmayı severdi. Sohbet, şampiyonluğa yetmedi... Bir baktık Toshack işbaşında... Öyle bir sinerji yayardı ki sanki Beşiktaş 2 hafta sonra şampiyondu. Çok güzel hava attı, Nihat'ı kazandırmaktan başka Beşiktaş'a hiçbir şey kazandıramadı.

Lucescu bambaşka
2000'li yılların başında Beşiktaş'ta İtalyanca konuşulmaya başlandı. Parma'nın yaratıcısı Nevio Scala, büyük teknik adam edasıyla ortalıkta dolaşıp durdu. Ondan aklımda kalan tek şey, çok güzel İtalyanca konuşmasıydı. Beşiktaş'a gelenlerden, en büyük izi bırakanlardan birisi kuşkusuz Mircea Lucescu idi... Sadece teknik adam değil, bir filozoftu. O, benim gözümde futbolun Socrat'ı idi... Hâlâ, "tekrar gelse" denen adam özelliğini kaybetmedi... Ümraniye'de birkaç sene önce bir baktık İspanyolca konuşuluyor. Real Madrid markası ile Del Bosque, babacan tavırlarıyla etrafa sempati rüzgârları estiriyordu... Tüm bunların hepsini gördüm, yaşadım... Tigana, bana göre dünya karmasına giremez. Ama benim gözümde Avrupa karmasında yeri var. Futbolcu olarak!
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla