[özgür_1903]

Bu iki takımımız, birer gün arayla Avrupalı rakipleriyle oynadılar. Oynadıkları o oyunlara bakıyorum; iki taraf da ligde kullanacağı kadrolarıyla saha çıktılar. O maç için yorum olur. Ama dün akşam oynanan karşılaşma için benden yorum yok. Vıdı vıdı yapılacak maç değil. Her iki ekip de ligde kullanmayacağı en az 5’şer, 6’şar futbolcularıyla oynadılar. Fakat Beşiktaş’ın bana göre en büyük problemi Tigana. Oynattığı futbola da oyunculara da bir şey demiyorum. Diyeceğim başka şeyler.

Tigana yedek kulübesinde saklambaç oynuyor. Dargın, küskün. O çok belli. Bir kenar adamı sahada mücadele edenlere hırs aşılar. Futboldaki hırs sirayet eder, bulaşıcıdır. Antrenörünü kenarda film seyreder gibi maç izleyen bir adam olarak görürsen futbol oynamak için iştahın kabarmaz. En büyük sorun bu. Beşiktaş daha iyi top oynayabilecek bir takım. Bu nasıl olur? Bana göre, Ricardinho şefliğinde Delgado ve Kleberson’un iyi oynamalarından geçer. Üçü birarada iyi oynarlarsa Beşiktaş göze hoş gelen futbolu sergileyebilir. Bir de İbrahim Akın için kendimce yeni bir yer buldum: Sağ tarafta oynarsa şut atar, gol de yapar. Solda oynatmaya inat edilirse, ancak orta yapar.

GENÇLERDEKİ FARK
Artık dünyada birçok takım ters ayaklı oyuncuyu, ters tarafta oynatıyor. Bu rakip savunmalar için büyük bir açmaz. Beşiktaş’ın elinde böyle bir oyuncu var. Kullanılırsa muhakkak takıma artısı olur. Şimdi orada görev yapan Burak var. Hayretler içinde seyrediyorum. Öyle bir sezon başı yaptı ki, herkes “Adamımı buldum” dedi. Ben de dahil. Ama bayır aşağı iniyor. Dün akşam onu ayrı bir gözle izledim. İki kez gördüm. Bir ilk yarıda bir frikik topu var. Bir de maçtan önce takımla çektirdiği hatıra fotoğrafı. Futbolda büyüye, tılsıma hiçbir şekilde inanmam ama Nobre’nin G.Saray’a olan tavrı kafamı karıştırıyor: Hiç boşu yok sarı-kırmızılı renklere!

Beşiktaş’ın zaafı basit gol yemekten geçiyor. Siyah-beyazlılara gol falan atan yok. Kartal kendi yiyor. Dün akşam da yenilen gole bir bakıyorum; Toraman rakibe müdahale değil, refakat ediyor. Kalecinin yediği gole kimse bir şey diyemez. Murat kardeş kaleci yedekliğinden emekli olacak. Santradan gol yese bile ben bir şey diyemem.

Bir de gözümden kaçmadı: Bir tarafta Ferhat diye genç bir kardeş oynuyor, öbür tarafta ise Mehmet Sedef. İkisi de çok az forma buldular. Sedef’e bakıyorum, bıraktığım yerden çok uzaklarda. Ferhat’a bakıyorum üstüne katmış. Aradaki fark gece-gündüz gibi. Demek ki G.Saray’ın gençleri fizik olarak da kafa olarak da iyi hazırlanıyor.

Ben oynanan futboldan keyif almadım. Keçi boynuzu gibi. Bir kilo yiyorsun, bir gram bal kalıyor. Öyle de oldu. Kim kazanırsa kazansın, penaltıya kalan maçlara yazı-tura gözüyle bakıyorum.