Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 38   | DEYN:Borç, hazır ve mevcûd olmayan mal. 1. Hazır olmayıp, ayrı olarak bulunduğu yeri bildirilmeyen her türlü mal ile hazır ise de ayrı olarak gösterilmeyen kıyemî (çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan) mal. Her satışta söz kesilirken iki maldan her biri ya ayn (hazır, mevcût, belli) veya deyn olur. Bir satışta mebî'in (satılan malın) ve semenin (bedelin) söz kesilme sırasında ikisi de deyn olurlarsa, ayrılmadan önce kabz edilseler (teslim olunsalar) de bey' (satış) sahîh (geçerli) olmaz. Akd (sözleşme) bâtıl (hükümsüz, geçersiz) olur. Sarf satışı bundan müstesnâdır. (Bkz. Sarf Satışı) (Ali Haydar Efendi) 2. Zekât verecek kimsenin elinde, yanında olmayıp başkasında bulunan zekât malı. Deyn olan malın zekâtı deyn olarak verilemez. Ayn olarak vermek lâzımdır. Yâni, başkasında bulunan malının zekâtını hazır olan malından vermek lâzımdır. Hazır malı yoksa, başkasındaki malından zekât miktârı istenir. Teslim alınıp, fakîre verilir. (İbn-i Âbidîn) Deyn-i Kavî:Ödünç verilen zekât malı ve zekât malının satışı karşılığı alınacak olan semen (bedel). Deyn-i kavî, zekâtta nisâb hesâbına katılır. Alınacak paranın veya bunun ile yanında bulunanın toplamının nisâbı üzerinden bir sene geçince, eline geçen her miktârın kırkta birini hemen vermek farz olur. İki sene sonra eline geçenin iki yıllık, üç se ne sonra eline geçenin üç yıllık zekâtını verir. Meselâ, üç yüz dirhem alacağı olan, üç sene sonra, iki yüz dirhem alırsa, üç yıl için beşer dirhemden, on beş dirhem zekât verir. Almadan önce zekâtını vermesi lâzım olmaz. Kirâcı, mal sâhibinin izni ile, kirâ karşılığı tâmir yaparsa, bu masrafı mal sâhibine ödünç vermiş olur. (Redd-ül-Muhtâr) Deyn-i Mütevassıt:Ticâret malı olmayan zekât hayvanları ile köle, ev, yiyecek, içecek gibi ihtiyâç maddelerinin satışları karşılığı ve binâların kirâ alacakları. Deyn-i mütevassıt, nisâb hesâbına katılır. Bir sene sonra, eline nisâb miktârı veya daha çok geçince, her sene ele geçenin kırkta biri hemen verilir. (İbn-i Âbidîn) Deyn-i Zaîf:Mîrâs ve mehr malları. Deyn-i zaîf, nisâb hesâbına katılır. Nisâb miktârı malı teslim aldıktan bir yıl sonra yalnız o yılın zekâtı verilir. Elinde nisâb miktârı mal da varsa, deynden aldığını, buna katıp, elindekinin bir yılı tamam olunca, aldığının zekâtını da birlikte ve rir. Bunun için ayrıca bir yıl beklemez. Deyn-i kavî ve mutavassıttadan sene geçmeden önce ele geçirdiğini aynı şekilde kendisinde bulunan nisâba katarak zekâtlarını birlikte verir. İki imâma, İmâm-ı Ebû Yûsuf ile İmâm-ı Muhammed'e göre, her alacak, nisâb miktârı ise, alınan miktâr az ise de, bir yıl geçmişse zekâtı verilir. (İbn-i Âbidîn) DEYYÂN (Ed-Deyyân):Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kıyâmet günü, herkesin dünyâda iken yaptıklarının hesâbını ve hakkını en iyi bilen ve veren. Ben azîm-üş-şân (şânı büyük, çok yüce) herkese mücâzât eden (karşılığını veren) deyyânım. (Hadîs-i kudsî-Sahîh-i Buhârî) Ben azîm-üş-şân (şânı büyük, çok yüce), melik-i deyyânım. Benim verdiğim rızkı yiyip de, bana ortak koşanlar ve bana değil de putlara ibâdet edenler nerededirler? O kimseler benim verdiğim rızık ile kuvvetlenip de bana âsî olurlar (karşı gelirler). Cebbâr (zorba kimseler) ve zâlimler (zulm edenler) nerededirler? Kibirlenen (büyüklük taslayanlar) ve öğünenler nerededirler? (Hadîs-i kudsî-Dürret-ül-Fâhire) DEYYÛS:Hanımının nâmussuzluğuna, ahlâksızlığına aldırış etmeyen, göz yuman kimse. Cennet, deyyûsa haramdır. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir) Üç kişi Cennet'e hiç girmeyecektir: Birincisi deyyûs, ikincisi, kendisini erkeklere benzeten kadınlar. Üçüncüsü, içki içmeye devâm edenler. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir) Hayâsızlık pek çoğalır, deyyûs lara kalır meydan İnsanların en alçağı, Moskova'da okur ferman (M. Sıddîk bin Saîd) DİN:Allahü teâlânın insanları dünyâ ve âhirette râhat, huzûr ve seâdete (mutluluğa) kavuşturmak için peygamberleri vâsıtasıyla bildirdiği yol, emirler ve yasaklar. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Doğrusu Allah indinde (katında) makbûl olan din İslâm'dır. Kendilerine kitâb verilenler (hıristiyanlar ve yahûdîler) kendilerine ilim geldikten (İslâm dînini bildikten) sonra aralarındaki çekememezlik, kin ve düşmanlıktan dolayı (onun hakkında) ihtilâfa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, şüphesiz ki Allah, hesâbı pek çabuk görendir. (Âl-i İmrân sûresi: 19) ... Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim (dîninizin hükümlerini tamamladım), üzerinize olan nîmetimi tamamladım ve din olarak da İslâm dînini (verip ondan) hoşnut oldum... (Mâide sûresi: 3) Size gönderdiğim İslâm dîninden râzıyım (yâni bu dîni kabûl edenlerden, bu dînin emir ve yasaklarına tâbî olanlardan râzı olurum. Onları severim). Bu dinde olmak ancak cömerdlikle ve iyi huylu olmakla tamam olur. Dîninizin tamam olduğunu her gün bu ikisi ile belli ediniz. (Hadîs-i kudsî-Taberânî) Muhammed aleyhisselâm bütün insanlara ve cinnîlere gönderilmiş hak peygamberdir. Dîninin hükmü kıyâmete kadar devâm edecektir. Dîni, evvel gelen ve geçen peygamberlerin dinlerinin bâzı hükümlerini nesh etmiş, hükmünü kaldırmıştır. (Süleymân bin Cezâ) Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısımdır. Îtikâd (inanılacak hususlar) ve amel (yapılması ve kaçınılması gereken hususlar). Bunlardan îtikâd her dinde aynıdır. Îtikâd, dînin aslı ve temelidir. Din ağacının gövdesidir. Amel (iş) ise, ağacın da lları yaprakları gibidir. (Ahmed Fârûkî) Allahü teâlâ, ilk peygamber Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin senede bir peygamber vâsıtası ile insanlara bir din göndermiştir. Bu peygamberlere Resûl denir. Her asırda, en temiz bir insanı peygamber yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirmiştir. R esûllere tâbi olan bu peygamberlere Nebî denir. Din işlerinde âlimlerin sözleri mûteberdir. (Abdülhakîm Arvâsî) Dinde Bid'at:Peygamber efendimiz ve O'nun dört halîfesi zamânında olmayıp, dinde sonradan ortaya çıkarılan bozuk inanışlar, sevap kazanmak niyetiyle yapılan ibâdetler. Dinde yapılan her türlü değişiklikler, yenilikler ve reformlar. (Bkz. Bid'at) DÎNÂR:Bir miskal (4.8 gram) ağırlığındaki altın para. Bir kimsenin infak edeceği (harcayacağı) en fazîletli dînâr, çoluğuna-çocuğuna infâk ettiği (harcadığı) dînâr ile Allah yolunda hayvanına infâk ettiği dînâr, bir de yine Allah yolunda arkadaşlarına sarfettiği dînârdır. (Hadîs-i şerîf-Müslim) Allah yolunda infâk ettiğin bir dînâr, köle azâdı için infâk ettiğin bir dînâr, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dînâr, âilene sarfettiğin bir dînâr vardır. Bunlardan sevâbı çok olanı âilene sarfettiğindir. (Hadîs-i şerîf-Müslim) DİNSİZ:Hiç bir dîne inanmıyan, ateist. (Bkz. Ateist) Bir babanın, evlâdını Cehennem ateşinden koruması, dünyâ ateşinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı ve farzları ve harâmları öğretmekle, ibâdete alıştırmakla dinsiz ve ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün dinsi zliklerin ve fenâlıkların (kötülüklerin) başı, kötü arkadaştır. (İmâm-ı Gazâlî) DİRÂYET:Zekâ, bilgi, idâre kâbiliyeti.
__________________
Besiktas JK . |