Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-01-2007, 14:50   #56
OnuR
 
OnuR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

FUHŞİYÂT:Çirkin, ayb şeyler, sözler. (Bkz. Fuhş)



FUKAHÂ:Fıkıh âlimleri. Fakîhin çokluk şekli. (Bkz. Fakîh)




Fukahâ-i Seb'a:Medîne'de yetişen yedi büyük fakîh (âlim).
Medîne-i münevverede yetişen fukahâ-i seb'a şunlardır: Sa'îd bin Müseyyib, Kâsım bin Muhammed bin Ebî Bekr-i Sıddîk, Urve bin Zübeyr, Hârice bin Zeyd, Ebû Seleme bin Abdurrahmân bin Avf, Ubeydullah bin Utbe ve Ebû Eyyûb Süleymân (r.anhüm). (Ahmed Nâim Efendi)



FUKARÂ-YI SÂBİRÎN:Dilenmeyip sabreden ve şerî'ate (İslâmiyet'e) uyan fakirler.
Fukarâ-yı sâbirîn ve agniyâ-yı şâkirîn (şükreden zenginler)den hangisinin efdal (daha üstün) olduğu ihtilâflıdır. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, fakirliği ihtiyâr (tercih) etmişti. " Rabbim beni doyuruyor, içiriyor" buyururdu. Fakirlik, ibâdete ve hizmete mâni olursa, taât (ibâdet) yapmağa kuvvet kazanmak için zengin olmak efdâldir, daha iyidir. Böyle zenginlik büyük nîmettir. (Abdullah-ı Dehlevî)



FÜCÛR:Günâh işlemek.
Yalandan sakının, o fücûr ile berâberdir ve her ikisi de Cehennem'dedir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ-u Ulûmiddîn)
Fücûr sâhibleri dünyâ lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyet'in ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar. Yimekte, içmekte ve evlenmekte dinde mekruhlara ve haramlara sapar. Çirkin, kötü işlerden zevk alır. (Ali bin Emrullah)



FÜLÛS:Altın ve gümüşten olmayan mâdenî paralar, pul. Fels'in çoğulu. (Bkz. Fels)
Değerini, kıymetini kayb eden fülûslar kıymetlerinden ödenir. (İmâm Ebû Yûsuf)



FÜRÛ':Dal, asıldan türeyen. Fer'in çokluk şeklidir.
1. Fıkıh ilminde (İslâm hukûkunda) çocuklar, torunlar ve onların çocukları.
Mîrâs hukûkunda Zevil-erham denilen akrabâlar on sınıftır. Birinci sınıfı ölenin fürû'u olup şunlardır: Kızının çocukları ve oğlunun kızının çocukları ve bunların çocuklarıdır. (M. Mevkûfâtî)
2. Ahkâm-ı şer'iyye yâni İslâm dîninde ibâdet, münâkehât (nikâh, boşanma, nafaka), muâmelât (alış-veriş, ticâret, kirâlama v.b) ve ukûbâtla (cezâlarla) ilgili hükümler.
Müctehid denilen büyük âlimlerin birbirlerinden ayrılmaları yalnız dînin fürû'undadır. Usûl-i dinde yâni îtikâd ve îmân (inanç) bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktur. (Şehristânî)



FÜTÜVVET:Cömertlik. Başkasını, kendisine tercih etmek. Başkalarının işlerini düzeltmeye çalışmak ve faydasına koşmak. Fütüvvetin başka değişik târifleri de yapılmıştır. Bunlardan bâzıları şöyledir: Kendi nefsinde başkasının üzerine bir meziyet, üstünlük görme mek. Hatâlarını îtirâf edenleri affetmek, hiç kimseye şahsî düşmanlık beslememek. Ahlâk güzelliği.
Dostların aybını örtmesi, bilhassa, düşmanlarının başına gelen belâlara sevinmekten sakınması fütüvvetin îcâblarından, gereklerindendir. (Er-Riyâdü't-Tasavvufiyye)
Fütüvvetin en üstünü, kemâli, kâinâtın efendisi, cezâ gününün şefâatçısı, sevgili Peygamberimize mahsûstur ki; o günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!.." diyerek kendi hâlleriyle meşgûl ve telâş içinde oldukları o dehşetli günde; "Ümmetim! Ümmetim!" niyâzını, şefâat kapılarının anahtarı yapacak ve kalblerin mahşer korkusuyla müthiş bir ızdırap içinde titrediği o vakitte, aslâ kendisini düşünmiyerek, ümmetinin başları üstüne himâye kanatlarını açacak ve bütün mahşer meydanını fütüvvet gölgesinin himâyesine alacaktır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
__________________




Besiktas JK






.
OnuR Ofline   Alıntı ile Cevapla