25.01.1882 - 28.03.1941
"Modernizmin Klasik Yazarı"
İngiliz yazar ve edebiyat eleştirmeni Woolf, toplam olarak on romanla 400'ü aşkın deneme yazısı yayınladı. Edebi feminizmin kurucusu sayılan Woolf, başkişilerinin düşünce dünyasını yansıttığı yeni ifade biçimleriyle modern edebiyata damgasını basmıştır.
Adeline Virginia Stephen (Woolf un kızlık soyadı) Londra'da Leslie Stephen adlı yazarın dört çocuğunun üçüncüsü olarak dünyaya gözlerini açtı. Çocuklarına iyi bir eğitim vermek isteyen babası Virginia'ya geniş kapsamlı bir öğrenim sağlayarak kızıyla edebiyat konusunda tartışmalar yaptı.
Virginia 1891-95 yılları arasında kardeşleriyle birlikte haftalık bir aile dergisi yazdı. Anneleri dört yıl sonra gripten ölünce tasasız çocukluğu sona erdi. Çok duyarlı olan genç kız, ruhsal bir buhran geçirdi ve babasının 1904'te kansere yenik düşerek ölmesi üzerine ciddi bir sinir krizi geçirdi. Tedavi amacıyla yaptığı yolculuklarda sağlığına kavuşunca öğretmenliğe başladı ve kadın hareketine ilişkin ilk makalesini yayınladı.
1905'ten Sonra: Bloomsbury Çevresi Stephen 23 yaşındayken, aralarında Vanessa Bell, Edward Morgan Forster ve John Maynard Keynes gibi isimler de bulunan sanatçı ve bilim adamlarının, yazar ve filozofların dahil olduğu (Londra'nın aynı adlı semtinden adını alan) Bloomsbury tartışma grubuna girdi. Sanat ve kültürde rasyonalizm, ateizm ve liberal ahlak kurallarını savunarak dogmatizme ve şiddete karşı olan bu grupta Stephen 1912 yılında evlendiği Leonard Woolf ile tanıştı. 1910'dan beri kadın hareketiyle yakından ilgilenen Woolf, Voyage Out (Dışarıya Yolculuk) adlı (1915'te basılan) romanını 1911'de tamamladı. Güney Amerika'ya yaptığı bir yolculuk sırasında âşık olup sonunda tropikal bir hastalıktan ölen Rachel Vinrace'i anlatan bu öyküsünde otobiyografik bir hava sezilmektedir.
1922: Jacob's Room Romanının bir yayınevi tarafından kabul edilip edilmeyeceği endişesiyle yeniden depresyona giren Woolf, intihara kalkıştı. Kocasının yardımıyla yeniden sağlığına kavuştu. Karısının kitaplarını bizzat basarak yayınlamak ve ona, yorucu roman yazarlığı yanı sıra, ufak tefek yazı işleri vererek stres atmasını sağlayabilmek amacıyla eşi 1917'de Hogarth Press adlı yayınevini kurdu. Virginia Woolf’un ikinci romanı olan Night and Day (Gece ve Gündüz) bir aşk ilişkisini anlatan pek de başarılı olamamış bir yapıtıdır.
Geleneksel anlatım tekniklerini terk ettiği Jacob's Room (Jacob'un Odası, 1922), Woolf'un ilk büyük başarısı oldu. Bu romanda sürekli, kronolojik bir akış bulunmamaktadır. Odak noktasında farklı anlatım teknikleriyle birbirlerine bağlanmış fragman ve sahneler bulunmakta. Woolf’un yapıtlarındaki en önemli ayırıcı özellik, kişilerin içindeki düşünce ve duyguları anlatmasıdır. James Joyce'a dayanarak bilinç akışı denilen tekniği uyguladı. Karakterleri, bol miktarda ruhsal ayrıntılardan oluşan sübjektif bir gerçekçilikle anlatılmaktadır.
1928: A Room of One's Own 1925'te yayınlanan Mrs. Dalloway'de Woolf içerik açısından birbirleriyle bağlı bulunmayan aynı günde geçen iki öyküyü birleştirdi. Burada konu yeniden arka planda kalmakta; düşünce ve duygu dünyası egemendir. Woolf roman karakterleri hakkında yazı yazmak istemiyordu; daha derin bir gerçeğe varabilmek için onların içine girmek istedi. İzleyen yıllarda bu yapıtına paralel olarak hem To the Lighthouse (Deniz Feneri, 1927) adlı en başarılı romanlarından biri olan ve kendi aile tarihini fon olarak alan, hem de The Waves (Dalgalar, 1931) adlı düzyazı biçimindeki "dram şiiri" üzerinde çalıştı. 1928'de çok yakın kız arkadaşı Vita Sackville-West'in yaşam öyküsünden esinlenerek yazdığı Orlando adlı düşsel biyografisi, ayrıca A Room of One's Own (Kendine Ait Bir Oda) adlı deneme yapıtı yayınlandı. Kadının toplum içindeki yerine ilişkin olan bu çalışması "Kadınlar ve Roman Sanatı" konulu bir konuşmaya dayanarak ele alınmış olup kadının baskı altına alınmasının doğal nedenlere bağlı olmayıp ekonomik ve sosyal sebeplere dayandığını ortaya çıkarmaktadır. 70'li yıllarda kadın hareketince "yeniden" keşfedilen bu yapıt, Woolf'un kadın haklarının edebiyat alanındaki öncüsü olarak tanınmasını sağladı. Three Guineas (Üç Gine, 1938) adlı romanında aynı konuyu işledi.
[IMG]http://img222.imageshack.us/img222/1292/virginiawoolf2**8.jpg[/IMG]
Kendini sinir krizlerine vardıracak derecede roman çalışmalarına kaptıran ve bu arada popüler olan yazar, beş yıllık bir çalışma sonunda ticari açıdan en büyük başarısını oluşturan önceki yapıtlarına göre daha çok geleneksel nesiller romanı niteliği taşıyan Years (Yıllar, 1937) adlı romanını tamamladı. Almanların Londra'ya düzenledikleri bombardımanlardan sonra ve Between the Acts (Perde Arası) (yayınlanışı: ölümünden sonra 1941) adlı yeni romanının tutulmaması yüzünden delilik derecesine varan bir kuruntuya kapılan Woolf, 1941 yılında 59 yaşında kendini Sussex'te bir ırmağa atarak yaşamına son verdi.
Kaynak: Yüzyılın 100 Yazarı (Yeni Binyıl)