Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-01-2007, 09:22   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sakarya Savaşı

SAKARYA SAVAŞI

Türk ordusunun Sakarya gerisine çekilerek büyük bir memleket parçasını düşman istilasına bırakması halk ve Mecliste fena etki yarattı. Halbuki Başkomutanlığın gayesi orduyu yok olmaktan kurtarmak ve geri çekilerek bir cephe kurmaktı. Ordunun ve halkın manevi kudreti büyük bir sarsıntı geçirmekte idi. Bu vaziyeti önlemek ve halkı aydınlatmak icap ediyordu. Çekiliş bilhassa Mecliste sert ve çetin münakaşalara yol açtı. Bu münakaşalar sonucunda ortaya atılan fikir su idi: Ordu nereye gidiyor, millet nereye götürülüyor? Şu harekatın elbette bir mesulü vardır. O nerededir? Onu göremiyoruz?
Milletvekilleri, Mustafa Kemal'in ordunun başına gelmesini istiyorlardı. Ordu ve halk O'na güveniyor, bu durumu ancak ordunun başına geçmek suretiyle düzelteceğine inanıyorlardı. Mustafa Kemal, Meclis tarafından teklif edilen Başkomutanlığı kabul etti. Fakat Meclisin bütün yetkilerinin üç ay için kendisine verilmesini istedi. Mustafa Kemal'in bu teklifi Meclisteki muhalifler tarafından, Milli egemenlik bir kişiye verilemez denilerek reddedilmek istendi. Uzun tartışma ve görüşmeler sonucunda Meclisin bütün yetkisi üç aylık bir süre için Mustafa Kemal'e bırakıldı. Mustafa Kemal 5 Ağustos 1921 tarihinde kabul edilen bir kanunla Başkomutanlığı üzerine aldı. Başkomutanın vereceği emirler kanun olacaktı.
Yeni bir meydan savaşı için memleketin bütün savaş gücü harekete geçirildi ve şu işler yapıldı:
a)Birçok sınıflar silah altına çağırıldı.
b)Güney ve Doğu Cephesi’ndeki kuvvetler, Sakarya'da toplandı.
c) Memleket içinde düzenin sağlanması ve korunması için, İstiklal Mahkemelerinin sayısı artırıldı.

Yunanlılara gelince: Eskişehir ve Kütahya Savaşlarını büyük bir zafer sayan Yunanlılar, ordumuzu tamamen yok edecek büyük bir saldırıya hazırlanıyordu. O sırada tahta geçen Kral Konstantin'in amacı, artık yalnız Sevr Antlaşması’nı kabul ettirmek değil, eski Bizans İmparatorluğu’nu diriltmekti. Bunun için de eli silah tutan bütün Yunanlılar askere alındılar. Memleketin bütün gelir kaynakları ordunun emrine verildi. Diğer tarafta da İngiliz Hükümeti, bol para ve malzeme vermek suretiyle Yunan ordusunu takviye ediyordu. Kral Konstantin, Yunan orduları başkomutanlığını üzerine aldı.
Yunanlılar yine araç - gereç ve asker bakımından bizden üstün durumda bulunuyorlardı. Yunanlıların elinde bulunan topraklarımız memleketimizin bayındır ve zengin yerleriydi. Yolları vardı ve ordularını besleyebiliyordu. Yunanlıların arkaları denizlere ve kuvvetli müttefiklere açıktı.
Bizim elimizde bulunan bölgede düzenli yollar yoktu. Memleket fakirdi. Orduyu beslemekte zorluk çekiyorduk. Yabancı hiç bir devletten yardım görmüyorduk. Bütün bunlara karşın Türklerin Yunanlılardan üstün bir tarafı vardı. Ya üzerinde yaşadığı bu yurdu savunacak, yahut ölecekti. Uğrunda ölünecek toprak, elimizde kalan son yurt parçası idi. Bu son yurt parçasını korumak için göğsünü siper eden orduyu hiç bir kuvvet yenemeyecektir.
Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos- 13 Eylül 1921) Türk ordusu dört gruba ayrılmıştı. Ayrıca Albay Fahrettin komutasında süvari grubu vardı.
Mustafa Kemal, Ankara'da işlerini bitirdikten sonra Fevzi Paşa ile birlikte Polatlı'daki cephe karargahına geldi. Bu sırada attan düşerek birkaç kaburga kemiğini kırdı. Ankara'da gerekli tedavi yapıldıktan sonra hemen cepheye döndü. Savaşı sonuna kadar sargılar içinde "Maliköy" de oturduğu yerden yönetti.
Yunan orduları başkomutanı Kral Konstantin, Kütahya'da topladığı Askeri Şurada Türk ordusunu yok etmek ve Ankara'yı almak kararını vermişti. Yunan kuvvetleri 13 Ağustos 1921'de Eskişehir - Seyitgazi hattından doğuya doğru yürüyüşe geçtiler. 18 Ağustosa kadar ordumuz ciddi bir savaşa girmeden Sakarya'ya doğru çekildi. Bu sırada düşman, sol kanadımızı sarmak maksadıyla Ankara'nın elli kilometre güneyine kadar yaklaşmıştı. Bu sebeple, 23 Ağustos - 13 Eylül arasında ordunun cephesi batıya iken güneye dönerek cephe değiştirdi. Bu vaziyet karşısında Ankara'da heyecan başlamış, düşman daha fazla ilerlediği takdirde şehrin boşaltılması için bütün tedbirler alınmıştı. Ankara'nın boşaltılması Mecliste görüşülürken, Erzurum Milletvekili Durak Bey söz alarak:
-Arkadaşlar, nereye gidiyoruz? Düşman bizi burada kendisini yenmek için tedbirler düşünürken bulmamalıdır, dedi.
23 Ağustostan itibaren ordumuz düşmanla temasa geçti. Meydan savaşı yüz kilometrelik bir cephe üzerinde bütün şiddetiyle cereyan ediyordu. Düşman pek çok uğraşmalara rağmen ordumuzu çevirme hareketinde başarı kazanamadı. Başkomutan:
-Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça, terk olunamaz, emri üzerine ordumuz her vatan parçasını karış karış savunuyordu. 10 Eylülde Türk ordusunun giriştiği karşı saldırı hareketi, 12 Eylülde Yunan ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlandı. 13 Eylülde Yunan ordusu geri çekilmek zorunda kaldı.
Ordumuzun takibi sonucunda ise Seyitgazi - Afyon hattına çekildi. Savaş 21 gün gece ve gündüz aralıksız devam etmiştir. Sakarya Meydan Savaşı tarihin en uzun süren meydan savaşıdır. Sakarya Zaferi’ni Başkomutan şu emriyle millete müjdeledi:
-Yirmi bir gün ve gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi ordumuzun tam bir zaferiyle son bulmuştur.
Mustafa Kemal'in askeri dehası, Türk ordusunun manevi kudreti ve Türk milletinin kurtuluşa olan inancı bu zaferin kazanılmasında başlıca amil olmuştur. Sakarya'dan muzaffer dönen Mustafa Kemal, izlenimlerini şöyle özetlemişti:
-Türk Milleti hakikaten büyük millet, hüner ona layık kumandan olabilmekte.
Sakarya Zaferi bütün memlekette coşkun bir sevinçle kutlandı. Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921'de kabul ettiği bir kanunla Mustafa Kemal'e Müşirlik (Mareşallik) rütbesiyle, Gazilik unvanını verdi.
Sakarya Savaşının Sonuçları

Sakarya Meydan Savaşı’nın, milli davamızın gelişmesinde büyük etkisi olmuştur. Bu zamana kadar Türk kuvveti hakkında şüphe vardı. Sakarya Zaferi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin ve ordularının kudret ve kuvvetini dünyaya bir defa daha tanıtmış, Türk Milleti’nin yok ve tutsak edilemeyeceğini anlatmıştır.
Maddi ve manevi kuvveti hırpalanmış olan düşmanın zafer umudu ve direnci artık tamamen kırılmıştı. Öyle ki Sakarya'dan sonra bir daha Türklere saldırmaya cesaret edememiştir.
Bu zafer siyasi alanda da olumlu sonuçlar vermiştir. Sovyet Rusya ile, Moskova Antlaşması esas olmak üzere, 13 Ekim 1921'de Kars Antlaşması imza edilmiştir. Fransa ise Ankara İtilafnamesi’ni imzalayarak Büyük Millet Meclisi Hüküm
  Alıntı ile Cevapla