Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-01-2007, 18:10   #1
Meric
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sir Alex Ferguson

Alex Ferguson futbol sahalarındaki en hırslı insanlardan biri olarak tanınıyor. Hiçbir zaman kaybetmeyi sevmeyen, 4–4–2 sisteminin en önemli uygulayıcılarından biri olan İskoç teknik adam, Aberdeen ve Manchester United ile sayısız başarılara imza attı.

İngiltere futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük teknik adamlarından biri olarak kabul edilen Alexander Chapman Ferguson, 31 Aralık 1941 tarihinde İskoçya’nın Glasgow şehrinde dünyaya geldi. Futbolculuk kariyerine Queen’s Park’ta başlayan Ferguson, bu külupte oynadığı 31 maçta 15 kez fileleri havalandırmayı başardı. Fakat istediği düzenli forma şansını bulamayınca, 1960 yılında St. Johnstone Kulübü’ne transfer oldu. Bu takımda da ilk on bire girmekte zorluk çeken Ferguson’un talihi, ilk on birde sahaya çıktığı ve hat-trick yaptığı Glasgow Rangers maçı ile birlikte döndü. 1964 yazında Dunfermline Athletic Kulübü’ne transfer oldu. Bu kulübün 1964-1965 sezonunda çizdiği başarılı performansta Ferguson’un payı büyüktü. Takım, İskoç Ligi ve İskoçya Kupası’nda başarılı bir grafik çizdi. Ancak bu başarılı performansın önemli parçalarından biri olan Ferguson’un ligin sonunda yaşadığı form düşüklüğü takımına da yansıdı. Dunfermline, kupa finalinde Celtic’e 3-2 yenilirken, lig şampiyonluğunu da bir puanla kaybetti.

İskoç futbolunun en önemli iki takımından birisi olan Glasgow Rangers, Dunfermline’da gösterdiği başarılı performansının ardından, 1967’de Ferguson’ı 65 bin pound karşılığında renklerine bağladı. Bu transferin özelliği, o tarihe kadar iki İskoç kulübü arasında yapılmış olan en yüksek transfer bedeline sahne olmasıydı. İki sezon boyunca Glasgow Rangers forması giyen Ferguson, Nottingham Forest’ın yaptığı transfer teklifini, eşinin İngiltere’ye gitmek istememesi üzerine reddetti. Falkirk’ün oyuncu-menajerlik teklifini kabul eden Alex Ferguson’un futbolculuk kariyeri, Ayr United takımında sona erdi.

Parlak kariyerin başlangıcı
Futbolculuğa 33 yaşında veda eden Alex Ferguson, menajerlik kariyerine Haziran 1974’te East Stirlingshire takımında başladı. Yarı zamanlı bu işten haftada 40 pound kazanıyordu. Ferguson’un uyguladığı taktik kararları futbolcuları tarafından takdir edilirken, takımın aldığı sonuçlarda da gözle görülür bir düzelme söz konusuydu. Dört ay sonra, East Stirlingshire’dan daha büyük bir takım olan St. Mirren’den gelen teklife olumlu bakan Ferguson, 1974–1978 yılları arasında çalıştırdığı bu takımı, ikinci ligden birinci lige çıkardı. Haziran 1978’te belki de kariyerinin en önemli adımını atarak, Aberdeen takımının başına geçti.


1979–1980 hem Alex Ferguson hem de Aberdeen için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Sezona çok kötü başlayan takım, daha sonra üstün bir form grafiği yakaladı. Bu üstün performansı Aberdeen’i şampiyonluğa taşıyacaktı. Alex Ferguson’un kurmuş olduğu mütevazı takım, Glasgow Rangers ve Celtic Glasgow’un on beş yıldır süren şampiyonluk ambargolarına da noktayı koymuştu. Aberdeen 1981–1982 sezonunda İskoçya Kupası’nı kazandı. Takımının elde ettiği başarılar ile dikkat çeken Alex Ferguson’a, İngiliz Wolverhampton Wanderers kulübü tarafından takımın başına geçmesi için teklifte bulunuldu. Ancak Ferguson bu teklifi Aberdeen’de misyonunun yarısını bile tamamlamadığı gerekçesi ile reddetti.
Aberdeen’in elde ettiği başarılar Avrupa kupalarına da taşındı. 1982-1983 sezonunda İskoçya’yı Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda temsil eden Aberdeen, tarihinin en önemli başarısını elde ederek, 11 Mayıs 1983’te Kupa Galipleri Kupası finalinde, Real Madrid’i 2-1 yendi. Böylece İskoç futbol tarihinde üçüncü kez bir İskoç takımı Avrupa Kupası kazanmış oldu. Aberdeen aynı sezon Glasgow Rangers’ı yenerek, İskoçya Kupası’nı da müzesine götürdü. Kötü başlayan 1983–1984 sezonunu çifte kupa sevinciyle tamamlayan Aberdeen, hem lig şampiyonluğu hem de İskoçya Kupası şampiyonluğunu kazandı. 1984 Yılı Birleşik Krallık Onur Listesi’ne giren Ferguson ise Aberdeen ile elde ettiği başarılar sonucunda Arsenal ve Tottenham Hotspur kulüplerinden teklifler aldı. Ferguson’un Aberdeen’i, 1985 yılında bir kez daha lig şampiyonu olurken, ertesi sezon hem lig kupası hem de İskoçya Kupası’nı kazandı.

1986 yılı yazında adı Manchester United ile anılmaya başlanan Alex Ferguson’un, Manchester United menajeri Ron Atkinson’ın yerine geçeceği söylentilerine rağmen beklenen gelişme yaşanmadı. Sezona çok kötü bir başlangıç yapan Manchester United, Ron Atkinson’un görevine son verdi. 6 Kasım 1986 tarihinde, Manchester United’ın yeni menajerinin Alex Ferguson olduğu açıkladı. Ferguson göreve geldiğinde, pek iç açıcı bir tablo ile karşılaşmadı. Manchester United, sondan ikinci sırada küme düşme potasındaydı. Takımın başına geçer geçmez kadroyu gençleştiren ve altyapı futbolcularına yer vermeye başlayan İskoç teknik adam, bu hamlesinin karşılığında ligi 11. sırada tamamladı. Alex Ferguson’un takım içerisinde yaptığı değişimin etkisi, ertesi sezon daha da belirginleşti. Manchester United sezonu Liverpool’un dokuz puan gerisinde, ikinci sırada tamamladı. 1988–1989 sezonunun açılışında ise taraftara, takımlarının yirmi üç yıl sonra ilk kez lig şampiyonu olabileceğine dair sinyaller verildi. Arsenal’i 4-1 yenerek sezona başlayan Manchester United ve Alex Ferguson için mutlu günler çok uzun sürmedi. Şehrin diğer takımı City’e 5–1 gibi farklı bir skorla boyun eğen United, puan cetvelinin 15 ile 20. basamağı arasında dolaşıyordu. Basın ve taraftarlar, Alex Ferguson’un görevden alınması için baskı yapıyordu. Ne var ki, Manchester United yönetimi, Ferguson’un görevinden ayrılmayacağını belirtti. Kulüp yönetimi takımın başına gelen şanssız sakatlıkların performansı etkilediğini görüyordu. Ayrıca Alex Ferguson’un kulüpte başlattığı yeniden yapılanmadan da memnundu. United için sezonun en mutluluk verici olayı, finalde Cyrstal Palace’ı yenerek, İngiltere Federasyon Kupası’nı kazanması oldu. Böylece Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda mücadele edebilme hakkını kazanan takım, o sezon ligi 13. sırada tamamladı.

Emin adımlarla zirveye doğru!
1990–1991 sezonu Alex Ferguson ve takımı için daha başarılı geçti. Ligi 6. sırada tamamlayan Kırmızı Şimşekler, Rotterdam’da oynanan finalde Barcelona’yı 2–1 yenerek, Kupa Galipleri Kupası’nı müzelerine götürdü. Bu kupa Alex Ferguson’un on yıl içerisinde kazandığı ikinci Avrupa kupasıydı. O sezon oynadığı bir diğer kupa finalinde, İngiltere Lig Kupası’nda ise Sheffield Wednesday’a 1–0 yenildi. 1991–1992 sezonunda da Alex Ferguson’ın takımı kupa kazandı. Bu sefer kazanılan kupa, kulüp tarihinde bir ilk olan Lig Kupası idi. Şampiyonluk yarışında ise Leeds United’ın gerisinde kalmıştı.

1992–1993 Alex Ferguson’un, Aberdeen’de yaşadığı ve yaşattığı tecrübelerin Manchester United’daki başlangıcı olacağı bir sezondu. Sezona sıradan bir başlangıç yapan ve ilk üç ay sonunda 10. sırada yer alan Manchester United için 1,2 milyon pound karşılığında Leeds United’lı Eric Cantona’nın alınması ile işler değişti. Eric Cantona’nın gelişiyle bir anda değişen takım, sezon sonunda Alex Ferguson’u ilk Premier League zaferine ulaştırdı. Alex Ferguson yedi sezonun sonunda başarıya ulaşmıştı. Fakat bununla yetinmeye niyeti yoktu. Başarılı olmanın formüllerinden biri, doğru oyuncu ile kadroyu diri tutmaktı. Bunun farkında olan Ferguson, Nottingham Forest’ın genç yeteneği Roy Keane’i 3,75 milyon pound’a takıma kazandırdı. 1993-1994 sezonu sonunda Alex Ferguson, İngiltere futbol tarihinin en başarılı teknik adamlarından biri olduğunu ispatladı. Takım, Premier League şampiyonluğunu kazanırken, İngiltere Lig Kupası’nın da sahibi oldu. Manchester United iki kupayı aynı sezon kazanan 6. takımdı.
Alex Ferguson’un Manchester United’ın başında geçirdiği en zor sezonlardan biri ise 1994–1995 sezonuydu. Takımın önemli oyuncuları Paul Parker, Lee Sharp ve Andrei Kanchelskis sakatlıklarından dolayı sezon boyunca birçok maçta oynayamadı. Bunlar yetmezmiş gibi, takımın Fransız yıldızı Eric Cantona, Crystal Palace maçında bir taraftara saldırmak suçundan sekiz aylık bir ceza aldı. Bütün bu zorluklara rağmen Ferguson’un ekibi sezonun son maçında West Ham United ile 1–1 berabere kalmasa, Blackburn Rovers’un önünde şampiyon olabilecekti.

Yepyeni bir kadro ile yeni başarılar
Alex Ferguson 1995–1996 sezonu öncesinde bir yol ayrımında olduğunu düşündü. Ya takımda yeni bir yapılanmaya gidecekti ya da doyuma ulaşmış kadro ile devam edip, riske girmeyecekti. O, birinci seçeneği tercih ederek, takımın temelini oluşturan oyunculardan Paul Ince’i Inter’e, Mark Hughes’u Chelsea’ye, Andrei Kanchelskis’i de Everton’a sattı. Satılan bu oyuncuların yerine yeni oyuncular almadı. Bunun yerine, alt yapıdan yetişen genç oyuncularını takıma monte etmeyi seçti. Yaptığı tercih nedeniyle çok eleştirilen Alex Ferguson, Manchester United sezona yenilgi ile başlayınca, basının boy hedefi haline geldi. Bu kadar genç ve tecrübesiz oyuncuyu bir arada oynatmanın büyük bir hata olduğunu ileri süren basın Ferguson’a yükleniyordu. Daha sonra yakalanan 5 maçlık galibiyet serisine ve Eric Cantona’nın sahalara tekrar dönmesine rağmen Manchester United, Aralık ayında Newcastle United’ın 11 puan gerisinde bulunuyordu.

Fakat yeni yıla müthiş bir form grafiği ile giren United, sezon sonunda şampiyonluk ipini göğüslemekle kalmayıp, İngiltere Federasyon Kupasında da mutlu sona ulaştı. Alex Ferguson’un yapmış olduğu tercihin doğruluğu bir kere daha ispatlanmıştı. 1996–1997 sezonu Manchester United için çalkantılı geçti. Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde Borussia Dortmund’a elenen takım, Premier League şampiyonluğu ile yetinmek zorunda kaldı. Sezon sonunda Fransız yıldız Eric Cantona’nın futbolu bıraktığını açıklaması ise sezonun en önemli gelişmesi oldu.
Bir sonraki sezon gösterilen başarısız performans sonucunda Alex Ferguson, takımın kadrosuna önemli oyuncuları katmaya karar verdi. 33 milyon pound karşılığında Dwight Yorke, Jaap Stam, Jesper Blomqvist, Henning Berg Manchester United kadrosuna katılan isimler oldu. Bu yeni transferler ile birlikte Manchester United tarihinin en başarılı sezonu olan 1998-1999’a girildi. Sezon boyunca üstün performans gösteren Kırmızı Şimşekler, Premier League ve Federasyon Kupası şampiyonluğunu kazandı; finale kadar yükseldiği Şampiyonlar Ligi’nde ise kolay kolay yaşanmayacak bir mucizeye imza attı. Barcelona’da oynanan final maçında Bayern Münih karşısında uzatma dakikalarına 1–0 yenik giren İngiliz ekibi, uzatmalarda bulduğu iki golle sahadan 2–1 galip ayrılarak, hem Avrupa’nın en büyük takımı unvanını aldı, hem de sezonu üç kupa ile kapattı. 1999 yılının Avrupa’daki en başarılı teknik adamı seçilen Alex Ferguson’a 12 Haziran 1999 tarihinde “Sir” unvanı verildi.
İngiltere futbol tarihinde ilklere imza atıyor
1999–2000 sezonu Alex Ferguson ve Manchester United için başarılı başka bir sezon olarak tarihe geçti. Sadece üç kez yenilen takım, 97 gol atarak ve en yakın rakibini 18 puan geride bırakarak Premier League şampiyonluğuna ulaşırken, Alex Ferguson da yılın menajeri seçildi. 2000–2001 sezonu da başarılarla doluydu. Manchester United, Tokyo’da Brezilyalı Palmerias’ı 1–0 yenerek, Dünya Kıtalararası Kupa Şampiyonu olan ilk İngiliz takımı unvanını kazandı. Ferguson ise 2000–2001 sezonunda kazanılan Premier League şampiyonluğu ile İngiltere futbol tarihinde arka arkaya üç kere şampiyon olan ilk menajer olarak tarihe geçti. Ferguson aynı zamanda, Manchester United’ın başında bulunduğu süre içerisinde elde ettiği 14 kupa şampiyonluğu ile eski Liverpool menajerlerinden Bob Paisley’e ait olan en başarılı menajer unvanını da ele geçirdi.

2001–2002, Alex Ferguson’un Manchester United tarihinde ilk hayal kırıklığına neden olan transferi gerçekleştirdiği sezondu. Lazio’nun Arjantinli orta saha oyuncusu Juan Sebastian Veron, İngiltere futbol tarihinin o zamana kadarki en yüksek transfer bedeli olan 28,1 milyon pound karşılığında takıma katıldı. Bekleneni veremeyen Arjantinli orta saha oyuncusu, iki yıl sonra 15 milyon pound’a Chelsea’ye satıldı. Bir başka önemli gelişme de takımın savunmasının belkemiğini oluşturan Hollandalı oyuncu Jaap Stam’ın, 16 milyon pound’a Lazio’ya satılması oldu. Bu transferin nedenin; futbolcunun yazmış olduğu ve Alex Ferguson ile ilgili iddialarda bulunduğu “Head to Head” adlı otobiyografisi olduğuna inanıldı. Manchester United’ın, daha doğrusu Alex Ferguson’un aldığı bu kararla şok olan taraftarların, Hollandalı oyuncunun yerine, 35 yaşındaki Fransız oyuncu Laurent Blanc’ın transferi ile şaşkınlıkları daha da arttı. Sezon öncesindeki bu hareketlilik, takıma olumsuz bir biçimde yansıdı. Sezona çok kötü başlayan takımı toparlamayı başaran Alex Ferguson, Aralık ayı başında lider Liverpool’dan 11 puan geride dokuzuncu sırada olan takımın, arka arkaya dokuz galibiyet alarak, ligi üçüncü sırada bitirmesini sağladı. Lig üçüncülüğü Manchester United’ın son 13 sezonda elde ettiği en kötü lig derecesiydi. United uzun bir süreden sonra sezonu kupasız kapadı.
Daha önce Manchester United’da son sezonu olacağı düşünülen Alex Ferguson, Şubat 2002’de üç yıllık yeni bir sözleşmeye imza attı. Sezon sonunda ise Jaap Stam’ın satılmasıyla ortaya çıkan savunma hattı sorununu çözmek için, bir sene önce yine Manchester United’ın kırmış olduğu transfer bedeli rekoru, bu sefer Leeds United’lı milli savunma oyuncusu Rio Ferdinand’ın 30 milyon pound karşılığında transferi ile tekrar kırıldı.

Saha dışında da gündemde
Yapılan bu yüksek bedelli transferin etkisi, ertesi sezon kendisini gösterdi.
Kulüp son on bir sezondaki sekizinci Premier League şampiyonluğunu 2002-2003 sezonunda kazandı. Üstelik bunu sezonun sona ermesine iki ay kala lider Arsenal’in 8 puan gerisinde olmasına rağmen başardı. Ama sezon içerisinde adından en çok söz ettiren olay, Arsenal ile oynadıkları lig maçı sonrasında Alex Ferguson’un David Beckham’ın kafasına “krampon” atması ve oyuncunun kaşının yaralanmasına sebep olmasıydı. Olayı ‘aptal bir kaza’ olarak nitelendiren Ferguson, “O kramponu David Beckham’ın kafasına bilerek atsaydım, şimdi sahada frikikleri ben kullanıyor olurdum” şeklinde bir açıklama yaptı.
2003–2004 sezonu Alex Ferguson’un istediği gibi geçmedi. Savunma oyuncusu Rio Ferdinand’ın, doping testine girmemesi nedeniyle aldığı sekiz aylık ceza takımı olumsuz etkilerken, yeni transferlerden sadece Portekizli Christiano Ronaldo’nun beklentileri karşılaması, Kamerunlu Eric Djemba-Djemba ve Brezilyalı Jose Kleberson’un beklenilen performansı gösterememesi, takımın lig yarışını üçüncü sırada tamamlamasına, Lig Kupasında da saf dışı kalmasına neden oldu. O sezon elde edilen en başarılı sonuç, on birincisi kazanılan İngiltere Federasyon Kupası’nın kulüp müzesine götürülmesiydi. Aynı sezon 23 Kasım 2004 tarihinde Olympique Lyon ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında 1000. kez Manchester United’ın başında sahaya çıkan Ferguson, 2004–2005 sezonunda İngiltere’nin en önemli genç yeteneklerinden biri olarak gösterilen Wayne Rooney’i yirmi milyon pound’a takıma kattı. Buna rağmen istenen sonuçları elde edemeyen Manchester United, son dört sezonda üçüncü kez ligi üçüncü sırada tamamladı.
En zor dönem mi?
Geçtiğimiz yıl 2008’e kadar takımın başında kalmasını sağlayacak sözleşmeye imza atan Alex Ferguson, yaz başında kulübün el değiştirip ABD’li iş adamı Malcolm Glazer’ın kontrolüne geçmesi ve yönetimde yapılan değişiklikler nedeniyle, takımdan ayrılmayı düşündüğünü belirtti. Fakat daha sonra bu düşüncesinden vazgeçen İskoç teknik adam, menajerliğe başlamasının 32. yılını ve Manchester United’daki 20. yılını kutluyor. Manchester United’ın başındaki 20. yılında belki de menajerlik hayatında en zorlandığı sezonlardan birini belki de en zorunu yaşıyor. Yaşanılan gelişmelerle sezon sonunda görevde kalıp kalmayacağı belli olmayan İskoç teknik adam buna rağmen geçen sezon başladığı 3.kuşak kadro yenilenmesi hareketine devam ediyor. Bu değişim hareketinin diğer ikisine göre daha zor geçtiğini söylemek mümkün. Hem ligde hem de Avrupa’da havlu atmış gibi gözüken Manchester United için sezon sonunda yeni bir devrim yaşanıp yaşanmayacağını zaman gösterecek.


__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla