irritabl kolon spastik kolon kolit irritabl barsak sendromu
İrritabl barsak sendromu (İBS), fonksiyonel gastrointestinal (Gİ) bozukluklar olarak bilinen bir grup çeşitli klinik durumdan biridir. Geleneksel olarak “fonksiyonel” bozukluklar şeklinde sınıflandırılırlar, çünkü ortaya çıkışları altta yatan herhangi bir yapısal ya da biyokimyasal anomali ile açıklanamamaktadır. “Klasik” İBS: konstipasyon ya da diyarenin eşlik edebildiği, karın ağrısı veya rahatsızlığını da içeren bir dizi semptomla karakterize kronik bir durumdur. Semptomların tipi ve şiddeti, hastalar arasında geniş ölçüde değişebilir ve bir hastada, zaman içinde de değişebilir
İBS’nin epidemiyolojisi
İBS, tüm dünyada yaygın olan, tüm ırk ve yaşları ve her iki cinsi de etkileyen bir sorundur. Bu bozukluğa ait epidemiyolojik veriler sınırlıdır ve nedeni de çoğunlukla İBS’nin standart bir tanımının bulunmamasıdır.
İnsidans ve prevalans
İBS’nin kesin insidansı belirsizdir, fakat yılda yaklaşık %1 olduğu tahmin edilmiştir. Batı dünyasında, İBS’nin, herhangi bir belirli zamanda, popülasyonun %20’sini etkilediği görülmektedir.
Kültür, yaşam şekli ve ekonomik etkiler de, İBS’nin bildirilen prevalans oranlarındaki değişkenliğe katkıda bulunabilir. Bu faktörlerin rölatif önemini doğrulamak için, daha ileri çalışmalar gereklidir.
Yaş ve cinsiyetin etkisi
Batı’da, kadınların doktora, erkeklerden daha sık olarak İBS semptomlarıyla başvurma eğiliminin olduğu bilinmektedir. 2.4/1 gibi bir kadın/erkek oranı bildirilmiştir. Kadınlarda, İBS’nin daha yüksek görülen prevalansı tüm yaş gruplarında görülür ve kadınların herhangi bir semptom karşısında, erkeklerden daha yüksek oranda doktora başvurdukları gerçeğini yansıtabilir.
İBS’nin pik prevalansı, 45 ve 65 yaşları arasında görülmektedir ve daha sonra azalmakla birlikte, yaşlılarda yine de yaygın bir sorundur. İBS, çocuklarda ve adolesanlarda, özellikle nükseden karın ağrısı hikayesi olan kızlarda yaygın olarak bildirilmektedir. Toplum tabanlı çalışmalar adolesanların %17’sinde İBS semptomlarının bulunduğunu göstermiştir.
Sosyoekonomik durumun etkisi
Diğer birçok hastalığın aksine, daha yüksek sosyoekonomik sınıfın ve uygar yaşam şartlarının, gerçekte İBS gelişme riskini artırabildiği görülmektedir.
İBS’nin sosyal ve ekonomik etkisi
İBS, yaygın bir fonksiyonel Gİ bozukluktur ve yaşamı tehdit etmemekle birlikte, hastanın yaşam kalitesini (QoL) önemli şekilde bozabilir. İBS, aynı zamanda hasta, sağlık sistemi ve genel toplum için önemli bir ekonomik yüktür.
Fonksiyonel Gİ bozukluklar, en sık olarak gastroenterologların ve pratisyenlerin gördüğü Gİ rahatsızlıklardır. ABD’de gastroenterologlarda yapılan posta yoluyla takipte, doktorlar, hastalarının %41’ine fonksiyonel Gİ bozukluk tanısı konduğunu ve %28’inin İBS olduğunu bildirmişlerdir. İBS’nin, ABD’de her yıl 2.4 ve 3.5 milyon arasında doktor vizitinde ve 2.2 milyon reçetede yer aldığı tahmin edilmektedir.
Yukarıdaki rakamlardan da görüldüğü gibi, İBS’li bireyler, aynı topluluktaki yaş ve cinsiyet açısından uygun kontrol kişilerine göre, önemli şekilde daha fazla medikal masraf ile karşı karşıya kalmaktadır.
İBS hastalarının sadece az bir bölümü, durumları nedeniyle tıbbi yardıma başvurmaktadır; bu durum, hastalığa bağlı doğrudan bakım masraflarının bugün nispeten düşük olduğunu gösterir. Ancak, hastalığın toplam masrafı hesaplanırken, işe gitmemeye bağlı olan dolaylı toplumsal masraflar da düşünülmelidir ve bunlar, önemsiz değildir. İBS hastalarının, diğer çalışanlara göre 3-4 kat daha fazla hastalık izni aldıkları bildirilmiştir. Yakın zamandaki bir takibin bulguları, İBS’li 3 kişiden hemen hemen 1’inin, önceki 4 hafta içerisinde semptomları nedeniyle en az 1 gün izin aldığını göstermiştir. Benzer bir oran da, İBS semptomları nedeniyle işine ve diğer aktivitelerine ara verenler için bildirilmiştir.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.
Eylül 2008 |