Konu: Bentonit
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22-01-2007, 10:49   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bentonit

Bentonit


Büyük ölçüde montmorillonit veya montmorillonitten iyon değişimleri ile türemiş olan berdelit, saponit, hektorit ve nontronit gibi kil minerallerini içeren maddelere "bentonit" adı verilir. Jeolojik olarak, volkanik küllerin camsı yapışım kaybetmesi ile oluşan bentonitler içinde safsızlık olarak; kaolin ve illit gibi diğer kil mineralleri ile, jips, kuvars, rutil, kalsit, dolamit ve volkanik kül gibi kil minerali olmayan maddeler de bulunmaktadır.
Bentonitin genel formülü Al4Si8O20(OH)4nH2O’dur. Ancak, oluşturucu mineral montmorillonitse, bu mineralin yapısındaki kalsiyum, sodyum ve magnezyum bulunur. Bentonitler, içerdikleri montmorillonit minerallerinin özelliğine göre su ile az veya çok şişerler.
Ham bentonit kaolin kıvamında, yumuşak ve parçaları kırılmaya elverişlidir. Ele sürülünce yağımsı bir görünüşle yayılır ve yüzeye yapışır. Beyaz, açık sarı, yeşilimtrak sarı, pembemsi bej veya açık pembe renklidir. Çok ince tanelidir. Su ile temasa geçince en az beş misli şişebiliyorsa, ticari bentonit sayılır. İyi bentonitler 10-20 kat şişer. Çok ender olarak 25-30 kat şişebilen bentonitler de vardır.
Su ile şişme özelliği 600°C'den sonra kaybolan bentonitin kuru haldeki yoğunluğu 2,7-2,8 g.cm3'tür. Aynı bentonit toz haline getirilirse, yoğunluk hissedilir şekilde düşerek 1,6-1,8 g.cm3 kadar olur.
Bentonitlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirinden çok farklıdır ve değişik türleri bulunmaktadır. Partikülleri tamamen veya kısmen kolloidal boyutlara sahip olduğundan su içinde uzun süre süspansiyon halinde kalabilirler. Çözelti iyonları adsorplayabilirler ve adsorplanan iyonlar çözelti derişiminde değişikliğe neden olurlar. Aynı zamanda küçük boyutların etkisi ile su ve organik maddeleri adsorplama yetenekleri sebebiyle plastitise özelliği gösterirler. Diğer bir deyişle ıslandığında biçimlendirilebilirler.
Bentonitlerin suya karşı duyarlı olmaları, kolay çözünüp dağılmaları ve hacimce genleşmeleri, sürekli bazik süspansiyon oluşturmaları, süspansiyonların genellikle bazik reaksiyon göstermesi, benzidin ile reaksiyon sonucu lacivert renk vermeleri gibi özellikleri, ayırt edici özellikleridir.
Bentonitler ve bentonitik killer montmorillonit mineralinden gelen değişken plastisite özelliğine sahiptir. Bu özelliği gösteren killer su içeriği sabit kaldığı halde, basınç ve sarsıntı gibi etkenlerle plastisitelerini değiştirirler ve hatta fazla basınç altında akıcı hale de gelebilirler. Taneciklerin çok ince olmasından dolayı, bentonit partikülleri ancak elektron mikroskobunda görülebilecek kadar küçüktür.
Bentonitlerin alkali veya toprak alkali bentonit olup olmadıkları H2SO4 ile verdikleri reaksiyonlardan anlaşılabilir. Bu reaksiyonlara göre bentonitler dört gruba ayrılırlar.
a) Alkali bentonitler: Asit ile reaksiyona girdiklerinde özelliklerini koruyan ve kolayca yer değiştiren alkali gruplar içeren bentonitlerdir.
b) Alkali yarı bentonitler: Yer değiştiren alkali gruplar içerirler, asitle reaksiyona girdiklerinde başlangıç özelliklerini kaybederler.
c) Toprak alkali bentonitler: Yer değiştirebilen toprak alkali gruplar içerirler, alkali tuz reaksiyonu ile alkali bentonit özelliği kazanabilirler.
d) Toprak Alkali Yarı Bentonitler: Asit ile işleme sokulduktan sonra alkali bentonit özelliği kazanamazlar.
Bentonitler; gıda, seramik, kağıt, ilaç, farmasotik ve kozmetik endüstrilerinde,boya ve mürekkep, sabun, temizleyici ve parlatıcı bileşikler, lastik ve kauçuk üretimleri, radyoaktif atıkların arıtımı, tarım ve hayvancılıkta, su arıtımında, su tutma özelliğinden dolayı yangın söndürücülerde,ve..yapıştırıcılarda kullanım alanları bulmaktadırlar [4,4].

1.1.1.1. Bentonitin kullanım alanları
Bentonitler, çeşitli endüstri alanlarında kullanılan birçok ticari ürünün bileşiminde bulunurlar. Kil ve topraklarda, bentonit varlığı malzemenin özelliklerini önemli ölçüde etkilediğinden gıda, tarım, yapı mühendisliği, seramik, arıtma ve daha birçok alanda bentonit yaygın olarak kullanılmaktadır.
Suyun sertliğinin giderilmesinde, su geçirmez malzeme üretiminde, boya, emaye, ilaç ve kimya endüstrisinin çeşitli kollarında, çimento ve sıvalarda, yol, kanal ve baraj yapımında çeşitli tür ve kalitelerde bentonitler kullanılır.
Bentonitlerin eğer plastisiteleri az ise sondaj çamurlarında, dökümcülükte ve seramikte kullanılamazlar. Fakat bunlar aktif hale getirildiklerinde, madeni, sıvı ve katı yağların arıtılmasında kullanılabilmektedir. Ayrıca bentonitlerin petrol sondaj borularında kullanılıp kullanılamayacağı belirli yöntemlerle belirlenen viskozite ve çamur verimi ile anlaşılabilir.
Şarap, likör, meyva suları ve sirke gibi içecek maddelerinde bulanıklığa neden olan yabancı maddeler, negatif yüklü bentonit partikülleriyle birleşerek çöker ve çözelti berraklasın İlaç endüstrisinde de vitaminlerin hazırlanması ve saflaştırılmasında, bazı antibiyotiklerin kararlılığının sağlanmasında bentonitler kullanılmaktadırlar.
Bentonitlerin su tutma özelliklerinin yüksek olmasından dolayı söndürücü etkileri oldukça fazladır ve bu nedenle de yangın söndürücülerde kullanılırlar. Dağılım ve süspansiyon özellikleri nedeniyle su arıtımında kullanılırlar. Atık sularda bulunan yüksek biyolojik kirliliği olan radyoaktif maddeler, kil mineralleri ile adsorplanarak giderilebilir.
Bentonitler, yüksek katyon değişim kapasitesine sahiptir. Bitki gelişimini engelleyen ve geciktiren sodyum elementi, kalsiyum bentonitlerindeki kalsiyumlar ile yer değiştirerek bitki gelişimi için gerekli kalsiyumu sağlar [13, 20, 21].

3. TEKSTİL ATIKSULARININ KARAKTERİSTİKLERİ
Tekstil atıksularının en belirgin özelliği renkleridir. Kullanılan boyar maddenin tipine bağlı olarak tekstil atıksularının rengi, baskınlıklarına göre, kırmızı, kahverengi, mavi, mor ve siyah olarak değişir. Tekstil atıksuları günden güne renk değiştirir; hatta bazen, müşteri isteklerini karşılayabilmek üzere, boyama sürecinde kullanılan boyarmadde günde birkaç kez değişir. Renk değişimleri aynı zamanda tekstil atıksularının KOİ'si üzerinde de dalgalanmalara neden olur. Böyle boyar maddece zengin sular arıtılmadan deşarj edilirse, alıcı ortam ekosisteminde olumsuz etkiler oluşturacaktır [11].
Tekstil endüstrilerinden alıcı ortama verilen boyama atıkları alıcı suyun renginin değişmesine, boyalı hale gelmesine neden olurlar. Kullanılan boyaya göre bitki ve hayvan yaşamı üzerine toksik etki yaparlar, nehrin kendi kendini arıtma kapasitesini (özümleme kapasitesi) engellerler [12].
Boya banyoları atıkları alıcı suyun renklenmesine, suyun ışık geçirgenliğinin azalmasına, akuatik Horanın fotosentez hızının azalmasına neden olurlar. Bazı anilin boyalan düşük derişimlerde olsalar da balık organizmalarında birikirler ve el üzerinde belirgin renk oluştururlar. Tekstil atıkları ile renklenmiş alıcı sular, diğer endüstriler (kağıt, bira v.b.) için su kaynağı olarak kullanılamazlar.
Tekstil atıksularındaki büyük pH dalgalanmaları diğer önemli dezavantajlardan birisidir. pM değişimi, öncelikle boyama sürecinde farklı tiplerde boyar madde kullanımından kaynaklanır. Atıksuyun pH'ı 2'den 12'yi aşan değerlere kadar değişebilir. Böylesine büyük pH değişimi, özellikle aktif çamur ve kimyasal anlım süreçlerinin oldukça kısıtlı pH değerleri nedeniyle önemli bir sorundur. Bu nedenle uygun pH ayarlaması tekstil atıksuları arıtım süreçlerinde gerekli bir parça haline gelmiştir [11].
Endüstriyel atıksuların birçoğuna kıyasla tekstil atıksularının sıcaklığı, alışılmadık bir şekilde yüksektir. Boyama sürecinde, değişik basamaklarda sıcaklığı 90°C'a kadar varan yıkama sulan kullanılır. Tekstil atıksularının yaklaşık 40 oC'a kadar varan sıcaklığı, bu yıkama sularının bir sonucudur. Yüksek sıcaklık, direkt boyama sürecinden gelen tekstil atıksularının arıtımını gerçekleştirilemez hale getirir ve bu nedenle 30°C veya daha düşük sıcaklıklara ön ısı giderimi gerektirir.
Tekstil atıksularının içerdiği diğer önemli kirleticiler az miktarlarda polivinil alkol (PVA), karboksimetil selüloz (CMC), kimyasal maddeleri parçalamak için nişasta ve sentetik liflerdir. Tekstil malzemelerinin üretiminde kullanılan bu lifler; doğal olanlar (Bitkisel-pamuk-, Hayvansal -yün-) ve sentetik olanlar (akrilik, naylon vb.) şeklinde ikiye ayrılabilir [13].
Kaplama maddeleri derişimlerine bağlı olarak 10000 mg/L'nin üstünde yüksek KOİ değerlerine sahip olduklarından tekstil atıksularının KOİ içeriğine önemli ölçüde katkıda bulunurlar.
pH, BOİ, toplam katılar ve üretilen atıksu miktarı bir süreçten diğerine büyük çeşitlilik göstermesine karşın, bu aüksuların dengeleme tankında karıştırılması ile fiziksel ve kimyasal özellikler açısından daha kararlı atıksu elde edilebilir. Genel olarak, tekstil atıksuları, KOİ içeriği ve renk yoğunluklarına göre 3 sınıfa ayrılabilir: yüksek, orta ve düşük şiddetli atıksular. Yüksek şiddetli atıksular 1600 mg/L'nin üzerinde KOİ derişimi ve çok düşük ışık geçirgenliğine sahip, koyu renkli sulardır. Orta şiddetli atıksu 800-1600 mg/L KOİ içerirken, düşük şiddetli atıksuyun KOİ içeriği <800 mg/L'dir. Çizelge 3.1'de bu üç tekstil atıksuyunun ortalama özellikleri gösterilmiştir. Atıksuyun rengi, yoğunluk açısından, bu üçlü sınıflandırmayla doğru orantılı olarak değişir. Ancak, bazı durumlarda düşük ya da orta şiddetli kirli atıksu çok koyu renge sahip olabilir. Bu atıksuların arıtımındaki zorluk derecesi, bağıl kirlilik derecesi ile yakından ilgilidir. Genel olarak, tekstil atıksularının pek çoğunun orta ve düşük şiddette kirli atıksu sınıfına girdiği söylenebilip [11].


Çizelge 3.1. Tekstil atıksulan ortalama özellikleri [11]
Tip
BOİ (mg/L)
KOİ (mg/L)
pH
Askıda katı madde (mg/L)
Sıcaklık (C)
Yağ (mg/L)
İletkenlik (mS)
Yüksek şiddetli
500
1500
10
250
28
50
2900
Orta şiddetli
270
970
9
137
28
21
2500
Düşük şiddetli
100
460
10
91
31
10
2100


Arıtılmadan deşarj edilen tekstil endüstrisi atıksuları çözünmüş oksijeni hızlı bir şekilde tüketirler. Bu oksijen tüketimi dipte toplanan atıkların bozunması ile hızlanır. Akarsuların dibinde toplanan maddeler esas olarak yün lifleri ve yündeki safsızlıklardır. Suyun fiziksel özellikleri bozulur, renkli ve kokulu bir hal alır [14].
Tekstil atıksularında bulunan ve kükürtlü maddelerin kullanımından oluşan sülfür bileşikleri özellikle beton borular üzerinde zararlı etki yapar. 300 mg/L'nin üzerindeki sülfat derişimleri, beton kanalizasyon borularında korozyona (taç korozyonu) yol açarlar. Ayrıca, yünlü tekstil atıklarında bulunan yağların ve sabunlanıl bozunmasından oluşan yağ asitlerinin de kanalizasyon kanallarında korozyon etkisi vardır [12].

3.1. Tekstil Endüstrisi Atıksularının Arıtım Teknolojileri
Tekstil atıksularının deşarj sınırlarını sağlayacak şekilde arıtılması için genellikle birden fazla temel sürecin uygulanmasına gerek vardır. Bu süreçlerin seçimi için, tesis ve işletme masrafları, arazi gereksinimi, atıksu özelliklerindeki değişikliklere karşın istenilen çıkış suyu kalitesinin sağlanması gibi hususlar göz önüne alınmalıdır.
Tekstil endüstrisinde kirletici bileşenlerin arıtılmasında kullanılan teknolojiler;
1. Askıda katı madde giderimi
- Izgaradan geçirme
- Çökeltme
- Filtrasyon
- Flotasyon
2. BOİ/KOİ azaltma yöntemleri
- Lagünler
- Aktif çamur
- Besi maddesi ilavesi
- Sabit yataklı biyolojik reaktörler
- Damlatmak filtreler
- Döner diskler
- Aktif karbon adsorpsiyonu
- Kimyasal pıhtılaştırma
3. Yağ ve gres giderme
4. Krom giderme
5. Renk giderme
6. Fenolik bileşiklerin giderilmesi
7. Fosfat azaltma
8. Azot azaltma
9. Çamur azaltma
Tekstil fabrikaları atıksularının arıtılmaları genellikle üç ana etkene bağlı olarak geliştirilmiştir. Bunlardan fiziksel olaylara dayanan mekanik arıtımda, atıksulardaki bazı maddeler çökeltme yoluyla giderilmektedir, ikincisi, fiziksel veya kimyasal olaylara bağlı arıtım, üçüncüsü ise mikroorganizmaların temizleme özelliğine dayalı biyolojik arıtımdır[15].

3.1.1. Mekanik arıtım
Mekanik arıtımda, kendi ağırlığıyla tabana çöken veya yüzeye çıkan katı maddeler ile yağ ve benzeri yüzücü maddeler tutularak sudan ayrılır, iri maddeleri tutmak için ızgaralar, kum ve benzeri maddeleri tutmak için kum tutucular, yüzen maddeleri ayırmak için yağ ayırıcılar, kendi halinde çökebîlen maddeleri ayırmak için ise çöktürme havuzları kullanılır [15].
Tekstil fabrikalarında mekanik arıtım, atıksuyun özelliklerini dengelemeye ve ayarlamaya yarayan havuzlarla birlikte uygulandığı zaman önem kazanmaktadır.
Mekanik arıtımda, dengeleme havuzlarının yanısıra çökeltme havuzları da önemli yer tutar. Çökeltme havuzlarında suyun iki saat kalması genellikle yeterli olmaktadır. Eğer, yalnızca, mekanik anlını Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği'ndeki sınır değerleri sağlamaya yeterli değilse daha ileri anlım işlemleri gerekir [15].


3.1.2. Kimyasal arıtım
Tekstil fabrikası atıksularının arıtılmasında mekanik arıtım yeterli olmadığı için kimyasal arıtım da uygulanabilir. Kimyasal arıtımda kendi ağırlığıyla çökemeyen katı maddelerle, kolloidler ve çözünmüş maddelerin, suya pıhtılaştırıcı ve pıhtılaştırmaya yardımcı maddeler ilave etmek ve karıştırmak suretiyle yumaklar halinde çökelmeleri sağlanır.
Kimyasal arıtım sistemleri bir seri fiziksel ve kimyasal süreçlerin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu sistem içerisinde dengeleme, hızlı karıştırma, yumaklaştırma, çöktürme, çamur giderme, fıltrasyon ve dezenfeksiyon birimleri bulunabilir.
Kimyasal arıtım özellikle renkli veya ince dağılmış katı tanecikler içeren atıksulara uygulanmaktadır. Kimyasal arıtma sonucunda genellikle büyük hatmilerde çamur oluşur.
Kimyasal arıtım ile biyolojik arıtımda BOİ ve organik katı maddelerin farklı bir yolla giderilmeleri sağlanır. Biyolojik süreçler organik maddeleri arlık oksijen tüketemeyecekleri bir düzeye getirir ve kararlı kılar. Kimyasal arıtım yönteminde ise organik maddeler ilave edilen pıhtılaştırıcılarla birlikte çöker [15].

3.1.3. Biyolojik arıtım
Yüzyılımızın başında geliştirilmeye başlanan biyolojik arıtım, organik kirleticileri içeren evsel ve endüstriyel atıksulara ululanır. Günümüzde yüksek arıtım gücüne sahip biyolojik yöntemler geniş çapta kullanılmaktadır.
Biyolojik arıtımda atıksudaki organîk Maddeler, mikroorganizmalar tarafından besin ve enerji kaynağı olarak kullanılır. Atıksuda gelişen ve arıtımda önemli olan başlıca organizmalar; bakteriler, mantarlar, algler, protozoalar, rotiferler, kabuklular ve virüslerdir. Organizmalar ve buna bağlı olarak arıtma, oksijen kullanımına göre ikiye ayrılır. Birinci grup moleküler oksijen kullanan ve oksijenli ortamda yaşayabilen organizmalar, diğeri oksijenin bulunmadığı yerlerde yaşayabilen organizmalardır. Mikroorganizmaların gelişmesi yaşadıkları çevreye bağlıdır. Yaşamalarına etki eden başlıca faktörler; pH, sıcaklık, gerekli besi maddelerinin, eser elementlerin, yeterli oksijenin bulunması ve uygun karıştırmadır.
Tekstil atıksularının geniş alan gereksinmesi olan yöntemlerle arıtımında olumlu sonuçlar alınmamıştır. Atıksuyun büyük havuzlarda uzun süre bekletilerek biyolojik olarak arıtımı beklenen sınır değerleri sağlayacak yeterlikte olmamıştır. Bu nedenle biyolojik arıtım yöntemlerinden, daha küçük yer kaplayan ve daha yüksek arıtma verimi sağlayan damlatmak filtre ve aktif çamur yöntemi geniş uygulama alam bulmuştur [15].
Belirli bir sürecin kirleticiyi giderebilmesi, atıksuyun özelliklerine bağlıdır. Tekstil atıksularının arıtılması için kullanılan arıtma sistemlerindeki süreçler ve arıtma verimleri Çizelge 3.2'de verilmiştir.

3.2. Atıksulardan Boyar Madde Giderimi
Çeşitli endüstriyel atıksular biyolojik olarak parçalanması zor yada olanaksız olan boyar maddeler içerirler. Boyar madde içeren atık su oluşturan sanayiler arasında tekstil, boya, gıda ve deri endüstrileri sayılabilir. Boyar maddeler, genellikle biyolojik olarak parçalanması zor bileşiklerden oluştukları için giderimlerinde fizikokimyasal yöntemlerin kullanılması daha uygundur [16].

Çizelge 3.2. Arıtma Sistemlerindeki Süreçlerin Tahmini Kirletici Giderme Verimleri [15]
Arıtma prosesi
NOİ5
KOİ
TAM
GRES
RENK
ÖN ARITMA
Izgaradan geçirme
Dengeleme
Nötralizasyon
Kimyasal pıhtılaştırma (*)
Flotasyon
0-5
0-20
-
40-70
30-50
-
-
-
40-70
20-40
5,0-20
-
-
30-50
50-60
-
-
-
90-97
90-98
-
-
-
0-70
-
BİYOLOJİK ARITMA
Konvansiyonel aktif çamur
Uzatmalı havalandırma
Havalandırmalı lagün
Aerobik lagün
Damlatmalı filtre
70-95
70-94
60-90
50-80
40-60
50-70
50-70
45-80
35-60
20-30
85-95
65-95
85-95
50-80
-
0-15
0-15
0-10
0-10
-
-
-
-
-
-
ÜÇÜNCÜ KADEME ARITMA
Kimyasal pıhtılaştırma (*)
Karışık ortamlı filtrasyon
Karbon adsorpsiyonu
Klorlama
Ozonlama
40-70
25-40
25-40
0-5
-
40-70
25-40
25-60
0-5
30-40
30-90
80
25-40
-
50-70
90-97
-
-
0-5
-
0-70
-
80-90
0-5
70-80
İLERİ ARITMA
Spray sulama
Buharlaştırma
Ters ozmoz
90-95
98-99
93-95
80-90
95-98
90-95
95-98
99
95-98
-
-
-
-
-
-
(*) Giderme verimleri kimyasal madde ve kullanılan dozaj ile ilgilidir.


Atıksulurdan renk giderimi için koagülasyon/flokülasyon (pıhtılaştırma/ yumaklaştırma), adsorpsiyon ve kimyasal yükseltgeme gibi çeşitli fiziksel/kimyasal yöntemlerle, biyolojik arıtım sistemleri kullanılabilmektedir [16]. Bu yöntemlerle elde edilen renk giderim veriminin atıksudaki boya türüne bağlı olarak değişiklik göstermesi, atıksulardan renk giderimi için uygun yöntemin seçimini daha da zorlaştırmakladır. Koagülasyon/flokülasyon ile atıksulardan renk giderimi yaygın yöntemlerden biri olmasına karşın oluşan kimyasal çamurun özelliği ve çokluğu nedeniyle çamur uzaklaştırma sorunu doğmaktadır. Ozonlama ve klorlama yöntemleri ile de rengin tamamen giderilmesi mümkündür. Ancak, ozon üretiminin ekonomik olmaması, klorlama sonucunda da kanserojen klorlu organik bileşiklerin oluşması bu yöntemlerin kullanımını kısıtlamakladır. Ters ozmoz, ullrafiltrasyon ve iyon değişimi yöntemleriyle de renk giderimi sağlanabilmesine karşın, ekonomik nedenlerden dolayı bu yöntemler yaygın olarak uygulanmamaktadır. Boyar maddelerin karmaşık organik yapıya sahip olmaları biyolojik olarak parçalanmalarını zorlaştırmakla, bu nedenle klasik biyolojik sistemler renk gideriminde yetersiz kalmakladır. Özellikle fenol, kresol ve boyar madde gibi biyolojik parçalanması zor olan organik maddelerin ak lif çam ur sisteminde havalandırma birimine toz aktif karbon (PAC) ilavesi ile giderimi olumlu sonuçlar vermekledir. PAC aktif çamur olarak isimlendirilen bu sistemde, toz aktif karbon ilavesi ile toksik, biyolojik parçalanabilirliği az olan organik maddeler aktif karbon üzerine adsorplanarak biyolojik sistemi etkilemeden giderilmekte ve sistem performansında artış gözlenmekledir [16].

3.2.1. Boyarmadde atıksularının alıcı ortamlardaki etkileri
Atıksularda çok çeşitli bileşikler bulunabildiğinden alıcı sulardaki etkilen farklı olabilmektedir. Alkoller ve doymuş karboksilik asiller biyolojik olarak yükseltgene bildiklerinden alıcı sulardaki çözünmüş oksijenin tükenmesine yol açarlar. Alkoller de dahil olmak üzere çeşitli organik bileşikler biyokimyasal ayrışma süreçlerine etki ederler[12].
Bazı bileşikler 2,5 m g/L derişimde mikroorganizmalara karşı toksik olmadıkları halde, ikisi ya da üçü bir arada bulunduğunda biyolojik ayrışmayı tamamen engelleyebilmektedir. Izopropil eter, iminoetil alkol, etilendiamin ve trielanolamin gibi bileşiklerin ayrışması için 50 günden uzun bir süreye gerek olduğu bulunmuştur. Sülfürler, polisülfürler ve hidrosülfürler gibi bazı bileşikler ise alıcı su ortamlarında ani ve büyük bir oksijen tüketimine neden olurlar [12].
İnorganik asitler, ağır metal tuzlan ve: toksik organik bileşikler yüzeysel sulardaki biyokimyasal dengeyi bozar, bazen de kısa veya uzun mesafelerde biyolojik yaşamı tamamen ortadan kaldırabilir. Organik maddelerin ve boyar maddelerin balıklar üzerinde toksik etkiler yaptığı çeşitli araştırıcılar tarafından gösterilmiştir. Hidrazin 0,7 m p/L gibi çok düşük derişimlerde bile çok tok******. Diğer bileşikler için belirlenen sınır derişimler: Sodyum bisülfit 4 mg/L, diamilamin 5 m g/L, fenol 10 mg/L, dimetilamin 30 mg/L, amilasetat 50 m g/L, asetik asit 100 m g/L şeklindedir. Boyalar için verilen sınır derişimleri ise viktorya mavisi 10 mg/L, metil viyolet 6B 10 mg/L, parlak yeşil boyalar 10 mg/L'dir. Boyaların balıklar üzerindeki etkileri Çizelge 3.3'te özetlenmiştir [12].

Çizelge 3.3. Balıklar üzerinde çeşitli boyaların etkileri [12]
Boya
Derişim (mg/L)
İnceleme periyodu (gün)
Etki
Metilen mavisi
217,5-177,5
7
Belirgin
Metilen mavisi
157,5-57,5
7
Belirgin
Krizoidin
5
0,3
Belirgin
Bismark Krizoidini
8
4
Belirgin
Bismark Krizoidini
5
4
Hiçbir etki yok
Nortensa sarısı
85
4
Belirgin


Günümüzde, boyaların zehirli özellikler taşıdığı, bazı boyaların çalışına ortamında belirlenen düzeylerde tutulması gerekliliği, az miktarda fakat uzun süreli maruz kalmalarda kronik etkilerinin gözönünde tutulması zorunluluğu boya ile çalışan işçiler üzerinde araştırılarak bulunmuştur [17].
Benzidin türevli boyar maddelerin insan sağlığı üzerinde kanserojen etki yaptığı bilinmektedir. Bu etki nedeniyle başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler tarafından, benzidin ve benzidinden türeyen boyar maddelerin üretilmesi, tüketilmesi ve ülkeye sokulması yasaklanmıştır. Buna karşılık ülkemize her yıl 50 ton benzidin ithal edilmektedir. Ayrıca, diğer yerli ve ithal girdilerle birlikte 250 ton benzidinli boyar madde üretilmekte ve 250 ton ürün boyar madde ithal edilmektedir [18].
Şekil 3.1'de Yünlü tekstil endüstrisi boyahane atıksularının arıtımı için kullanılabilecek alternatif arıtma yöntemleri görülmektedir.
Şekil 3.1. Yünlü tekstil endüstrisi boyahane atıksularının anlımı için kullanılabilecek alternatif arıtma yöntemleri [12]
  Alıntı ile Cevapla