Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-01-2007, 09:55   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kanun Hükmünde Kararnameler

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER

Kanun hükmünde kararname (KHK) türünden işlemler özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası, devletin sosyal ve ekonomik alana müdahalesi gereksinimlerine cevap vermek ve bu alanda gelişen teknolojiye paralel olarak, kararların hızlı alınmasını sağlamak amacıyla, önemli, ivedi ve zorunlu hallerde başvurulan, yürütmeyi güçlendiren ve ona en etkili düzenleme yetkisi veren işlemler olarak Batı demokrasilerine girmiştir.1
1982 Anayasası kanun hükmünde kararnameleri; olağan dönem kanun hükmünde kararnameleri (m. 91) ve olağan üstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleri (m. 121-122) olmak üzere iki kategori halinde düzenlenmiştir. Biz olağan dönem kanun hükmünde kararnameleri inceleyeceğiz.
OLAĞAN DÖNEM KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER

1) Tanımı ve Niteliği
Kanun hükmünde kararname yasama organının amaç, kapsam, ilke ve süresini belirleyen bir yetki kanunu ile verdiği veya doğrudan doğruya Anayasadan aldığı yetkiye dayanarak, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan, maddi anlamda kanun gücüne sahip, meclisin onayı ile şekli ve organik anlamda kanun gücünü kazanacak olan işlemlerdir.2
Kanun Hükmünde kararnamenin yürütmenin diğer düzenleyici işlemlerinden farkı, kanuna eşit hukuki güçte olmasıdır. Tüzük ve yönetmelik gibi diğer düzenleyici işlemlerin, yürürlükteki kanun hükümlerini değiştirmeleri veya kaldırmaları mümkün olmadığı halde, kanun hükmünde kararname ile yürürlükteki kanun hükümleri değiştirilebilir veya kaldırılabilir.3
Anayasada belirtilen kanun hükmünde kararname çıkarmanın koşulları (m. 91), aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Ø Kanun hükmünde kararname çıkarabilmek için, bir yetki yasasına gerek vardır.
Ø Yetki yasasında kararnamenin amacı, kapsamı ve ilkeleri, yetkinin kullanılma süresi gösterilir.
Ø Kanun hükmünde kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Kararnameler yayımlandıkları gün meclise sunulur.
Ø Anayasanın ikinci kısmının birinci, ikinci ve dördüncü bölümlerinde yer alan temel hak ve özgürlükler, kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez.
Ø Kararnamelerin Anayasaya uygunluğu, Anayasa Mahkemesince denetlenir.
Ø Yetki yasasının, yetkiyi kullanma süresinin yanında, bu süre içinde birden çok kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını da göstermesi gerekir.
Ø Bakanlar Kurulunun çekilmesi, düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi ile belli süre için verilmiş olan yetki sona ermez.
Ø Kanun hükmündeki kararnamelerin süre bitiminden önce meclise onaylanması sırasında, yetkinin devam edip etmeyeceği de belirtilir.
Yukarıda sıralanan kurallardan son üçü dışında kalanlar, 1961 Anayasasında da yer alan kurallardır. Buna karşılık 1961 Anayasasında olan iki önemli kural, 1982 Anayasasında yer almamıştır. Bunlardan biri, yetkinin “Belli konularda” verilebileceği kuralı, diğeri de yetki yasasında “Yürürlükten kaldırılacak kanun hükümlerinin açıkça gösterilmesi” kuralıdır. Böylece kanun hükmünde kararname ile, yetki yasasında belirtilen kapsam, ilke ve amaç doğrultusunda, istenilen yasalarda değişiklik yapma olanağı Bakanlar Kuruluna tanınmaktadır.4 Bu yetkinin istisnaları m. 91 ve m. 163’te belirtilen sırasıyla; “Temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararname ile düzenlenemez”. “Bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.”
KHK’lar, Anayasanın 7. Maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine istisna olmadıkları gibi, fonksiyonel bakımdan da yasama işlemidir. KHK’ların hukuki niteliğine ilişkin bu açıklama Anayasa Mahkemesi’nin içtihadi ile aynı yöndedir. Mahkemeye göre; “Anayasanın öngördüğü biçimi ile KHK’lar yapısal olarak (organik bakımdan) yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) olarak yasama işlemi niteliğindedir. Ancak, TBMM verdiği yetkiyi, bir yasa ile her zaman geri alabileceği gibi, kendisine sunulan KHK’ları aynen kabul etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul edebilir. Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasa ile düzenlenmesi gereken konuların, yasama alanından çıkarılıp, yürütmenin düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması, Anayasanın 7. Maddesinde öngörülen yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ortadan kaldırmaz.”5
KHK’lar Resmi Gazete’de yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kararnameler, Resmi Gazete’de yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulur.
Yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulmayan kararnameler bu tarihte, TBMM’ce reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
2) Yetki Kanunu
1961 Anayasasının değişik 64/2 ve 1982 Anayasasının 91/1 ve 2. Hükümleri “TBMM kanunla, Bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir” kuralını içermektedir. Bu düzenlemeden üç tespit yapılabilir. Bunlardan birincisi, KHK’ların dayanağı olan yetkiyi TBMM’nin vereceği; ikincisi, TBMM’nin bu yetkiyi “kanun”la vereceği ve üçüncü olarak da KHK çıkarma yetkisinin “Bakanlar Kuruluna” verilebileceğidir.
Dolayısıyla, yürütme organının aşka herhangi bir unsuru KHK çıkaramaz ve TBMM tarafından da yetki kanunuyla Bakanlar Kurulu dışında bir organa KHK çıkarma yetkisi verilemez. Bundan dolayıdır ki, olağan dönemde Bakanlar Kurulunun KHK çıkarma yetkisi doğrudan doğruya Anayasadan değil kendisine böyle bir yetkiyi veren yetki kanunundan doğar.6
1982 Anayasasının 91/2. Hükmüne göre, yetki kanunun unsurlarını belirlemiştir. Buna göre “Yetki kanunu, çıkarılarak KHK’nın amacını, kapsamını, ilkeleri, kullama süresini ve süresi içinde birden fazla kaarname çıkarılıp çıkarılmayacağını gösterir.” Görüldüğü üzere, bu düzenlemede yetki kanunun taşıması gereken dört unsur belirlenmiştir. Bunlar amaç, kapsam, ilke ve süre unsurlarıdır.
Uygulamada, 1982 Anayasası döneminde, yetki kanunun Anayasanın 91/2. Hükmüyle belirlediği unsurlarına AYM de içtihat yoluyla yeni unsurlar eklenmiştir. Bu unsurlar “Önemlilik, ivedilik ve zorunluluk”tur. AYM’nin içtihat yoluyla belirlediği KHK çıkarma yetkisinin “önemli, ivedi ve zorunlu hallerde” verilebileceği ön unsuru dışında, 1982 Anayasasının 91. Maddesinde dördü açıkça, biri örtülü olmak üzere, yetki kanunun beş temel kurucu unsuru sayılmıştır. Bunlar Anayasadaki ifade sırasına göre amaç, kapsam, ilkeler, süre ve örtülü olarak ifade edildiği kabul edilen konu unsurlarıdır.7
Şimdi yetki kanunun unsurlarını inceleyelim:
a) Amaç Unsuru: Anayasanın, yetki kanununda belirlenmesi zorunlu gördüğü unsurlardan ilkidir. Amaç Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisinin ne için verildiğinin yanında, verilen yetki ile nelerin yapılması gerektiğini ifade eder. Yetki kanunun amaç unsuru, somut ve belirgin olmanın yanında sebep unsurunu da kapsar şekilde anlaşılmalıdır. Nitekim, uygulamada yetki kanunlarının amaç unsuru bu amaçla düzenlenmektedir.8
Çıkarılacak KHK’nın amacı ve kapsamı yetki kanununda belirsiz genel ifadelerle değil, somut olarak belirtilmelidir. Örneğin, “idari konularda düzenleme yapılması” ifadesi somut değildir. Ancak, “kamu hizmetlerinin yürütülmesinde verimliliğin artırılması amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılması” ifadesinin kullanılması halinde amaç somutlaştırılmış olur. Kapsamın da somutlaştırılması gerekir. Örneğin “kamu görevlileri hakkında düzenleme yapılması” ifadesi kapsam olarak belirsizdir. Buna karşılık, “devlet memurlarının özlük haklarının iyileştirilmesi hakkında düzenleme yapılması” ifadesi, kapsamı, yani KHK’nın konusunu daha belirgin olarak ortaya koymaktadır. 9
b) Kapsam Unsuru: 1982 Anayasasının 91. Maddesinin ikinci fıkrasına göre “yetki kanunu, çıkarılacak KHK’nın kapsamını..... gösterir.” TBMM Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verirken, bu yetkinin kapsamını, yani çıkarılacak KHK’ların hangi konulara ilişkin olacağını belirtmelidir. Anayasa Mahkemesi yetki kanununda, amacın olduğu gibi kapsamın da somut olarak belirtilmesi gerektiğine ve geniş içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemesi gerektiğine karar vermiştir.10

c) İlkeler Unsuru: Yetki kanununda gösterilern amaca ulaşmak için, KHK’larla yapılacak düzenlemelerde uyulacak ya da uygulanacak olan temel esasları ve ölçütleri ifade eder. Kuşkusuz, ilke olarak uyulacak ya da uygulanacak ola bu temel esaslar, Anayasa ve idare hukuklarına ilişkin hem esas hem de usulle ilgili esaslar ve ölçütlerdir.11
d) Süre Unsuru: Yetki kanununda, Bakanlar Kuruluna verilen KHK’larla düzenleme yetkisinin, belli bir süre ile sınırlandırılması, KHK’ların Anayasa hukukuna giriş gerekçesi olan, önemli, zorunlu ve ivedi hallere özgü istisnai bir düzenleme oluşunun doğal ve mantıki sonucudur. Aksi halde, yani yetki kanunu ile Bakanlar Kuruluna süresiz düzenleme yetkisi veriliyor olması, KHK’ları istisnai bir düzenleyici işlem olmaktan çıkarır, olağan bir prosedür haline getirir ki; bu da yasama yetkisinin yürütmeye, üstelik süresiz olarak, devri anlamına gelir. Böylesi bir yaklaşımda, Anayasanın öngördüğü yetki paylaşımına ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine açıkça aykırı düşerdi. Bu nedenle, yetki kanununda, Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin süresinin belirlenmesi ve bu sürenin KHK’ların Anayasa hukukuna giriş amacına uygun olarak kısa olması gerekir. Yetki kanununda belirlenen süre dolduğunda, yetki kanunu da kendiliğinden tükenir, hükümsüzleşir. Süre geçtiği halde, Bakanlar Kurulu KHK’larla düzenleme yaparsa, bu yasama yetkisinin gasbı anlamına gelir ve işlemler yoklukla maluldür.12
Anayasanın 91. Maddesinde de belirtildiği gibi “yetki kanunu, çıkarılacak KHK’nın... kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.” Buradaki süre KHK’nın süresi değil yetki kanununun yürürlükte kalma süresidir. Yani bu yetki kanununa dayanılarak KHK çıkarılabilecek süredir. 13
e) Konu Unsuru: KHK’nın konusunun genel çerçevesi itibariyle yetki kanununda belirtilmemiştir. Her ne kadar 1982 Anayasasının 91. Maddesinde, 1961 Anayasasının KHK’ları düzenleyen hükmündeki (m. 64) “belli konularda” ibaresi yer almışsa da, Anayasanın TBMM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 87. Maddesinde “Bakanlar Kuruluna belli konularda KHK çıkarma yetkisi vermek” ibaresi kullanılmıştır.
1982 Anayasası, KHK’larla bazı konularda düzenleme yapılmasına izin vermemiştir. Buna göre sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer aan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri (m. 66-74) ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler (m. 66-74) KHK’larla düzenlenemez. Yine KHK’larla bütçede değişiklik yapılamaz. (m.163)14
KHK’larla düzenlenebilecek olan konular, Anayasanın ikinci kısmının üçüncü bölümünde yer alan “sosyal ve ekonomik haklar, ödevler”dir. Bu noktada iki önemli sorun doğar. Bunlardan ilki, sosyal ve ekonomik haklar içinde yer alan “olumsuz statü haklarının (sendika kurma, toplu iş sözleşmesi yapma... gibi)” KHK’larla düzenlenip düzenlenemeyeceğidir. Olumsuz statü haklarında yapılacak bir düzenlemenin çoğu kez aynı zamanda hakları sınırlama sonucu vereceğinden endişe edildiği içindir ki bu haklar KHK ile düzenleme alanının dışında tutulmuştur. Düzenleme alanına alınanlar ise; sosyal ve ekonomik hakların devletin olumlu edimini gerektiren, pozitif statü haklarıdır. Bunun doğal sonucu da sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerle ilgili sınırlamanın da yine “mutlaka kanunla” yapılabileceği; KHK’larla ise sadece devlete olumlu edim yükleyen ve kişilere de devletten bu olumlu edimi talep etme hakkı veren düzenlemelerin yapılabileceğidir. 1961 Anayasasının 64. Ve 1982 Anayasasının 91. Maddelerinde “sınırlama” değil “düzenleme sözcüğünün kullanılması bu amaçladır.
Anayasanın 91. Maddesindeki KHK’larla düzenleme yasağının kapsamı bakımından ikinci temel sorun, bu yasağın, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar olarak ifade edilen 66.*74. Maddelerinin “salt norm alanına” ilişkin hükümlerle sınırlı olup olmadığıdır. Başka bir anlatımla, Anayasanın 12.-40. Ve 66-74. Maddeleriyle doğrudan değil de dolaylı ilgili konuların KHK’larla düzenlenip düzenlenemeyeceğidir. Doğrudan doğruya ya da dolaylı biçimde kişi hak ve özgürlüklerini ilgilendirmeyen bir düzenleme, az ya da çok bir şekilde kişi haklarını ilgilendirir. Dolayısıyla da, kişi haklarıyla dolaylı her düzenlemeyi 91. Maddedeki yasak kapsamına sokmak, KHK’ların rejimini işlevsiz hale getirir. Ancak, yasak kapsamına giren Anayasanın maddeleriyle öylesi doğal bir bağlantı ve uzantı vardır ki15, çoğu kez birlikte bir anlam, değer kazanırlar ve bütün olarak bir kurum oluştururlar. Böylesi birbirinin adeta olmazsa olmaz şartı ve birlikte oluşturdukları bir kurumun ayrılmaz parçaları olan Anayasa maddelerini, şekilci yaklaşımla birbirinden ayırmanın; bir kısmını 91. Maddedeki yasak kapsamına alarak, diğerlerini dışında tutmanın, işin mantığı ve Anayasa Hukuku tekniği bakımından açıklanması güçtür. 16,17
3) Yetki Kanununa Dayanarak Kanun Hükmünde Kararname Çıkarılması:
KHK’lar yürütmenin iki organı olan Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun birlikte hayat verecekleri bir işlem türüdür. Dolayısıyla KHK’lar tıpkı tüzükler gibi Cumhurbaşkanınca imzalanıp kanunlar gibi yayımlanır. Cumhurbaşkanlarına tanınan KHK’ları imzalama yetkisi, ona KHK metnini “bir kez daha görüşmek üzere” bakanlar kuruluna geri gönderme yetkisini de verir. Ancak Cumhurbaşkanının bir kez daha görüşmek üzere geri gönmderdiği KHK, Bakanlar Kurulunca tekrar imzaya sunulduğunda, artık Cumhurbaşkanı bu KHK’yı imzalayıp yayımlamak zorundadır. Yani Cumhurbaşkanına tanınan KHK’ları imzalama yetkisi, kendisine sunulan KHK metnini bir kez daha görüşmesi için Bakanlar Kuruluna uyarı mahiyetinde geri gönderme ile sınırlıdır.
Bakanlar kurulu yetki kanunu çerçevesinde kalmak koşuluyla, yürürlükteki kanun hükümlerinden dilediklerini değiştirme ya da yürürlükten kaldırma yetkisine sahip olduğu gibi, gerekirse daha önce yasama organınca kanun kapsamında alınmamış konuları da düzenleyebilir.1819
Anayasaya göre, “KHK’lar, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.20 Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Yine Anayasaya göre, “Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulur. Yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulmayan kararnameler o tarihte yürürlükten kalkar”. KHK’ların yayımlandıkları gün bir yandan yürürlüğe girerken, diğer yandan TBMM’ye sunulmaları zorunluluğu, KHK’lar rejiminin kendine has özellikleri ve KHK’ların yapılış prosedürü bakımından yasama ve yürütmenin yine kendine özgü ortaklaşa bir işlemi olmasından kaynaklanmaktadır.
4) Kanun Hükmünde Kararnamelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Görüşülerek Reddi veya Aynen ya da Değiştirilerek Kabulü:
KHK’ların TBMM’ye sunulmaları ve burada görüşülmeleri, KHK’ları usul ve prosedür bakımından yürütmenin tüzük, yönetmelik gibi diğer işlemleinden ayıran en önemli özelliklerinden biridir. Meclisin yetki kanunu ile başlayan KHK rejimi prosedürü yine meclisin yetki kanunu ile başlayan KHK rejimi prosedürü yine meclisin ret, aynen ya da değiştirerek kabul kanunu ile noktalanmaktadır.
1961 Anayasasının değişik 64. ve 1982 Anayasasının 91. Maddeleri, yetki kanunları ve bunlara dayanan KHK’ların, TBMM komisyonları ve Genel Kurulunda “öncelikle ve ivedilikle” görüşülmelerini öngörmektedir. Öncelikle ve ivedilikle görüşme, KHK’ların mümkün olan süratle TBMM’nin kesin kararına bağlanmasını amaçladığından yetki kanunundan çok KHK’ların, TBMM’de görüşülmesinde önem taşımaktadır.21
Anayasaya göre “KHK’lar TBMM’nin komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür.” (m. 91/8) Ne var ki, Anayasa KHK’ların görüşülmesi için bir süre öngörmemiştir. TBMM içtüzüğü olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri için “otuz günlük” süre koymuş olmasına rağmen (m.128)22, olağan dönem KHK’ları için bir süre öngörülmemiş sadece Anayasanın 51. Maddesinin 8. Fıkrasındaki hükme paralel olarak “TBMM’ye sunulan KHK’lar.... komisyonlarda ve Genel Kurulda kanun tasarı ve tekliflerinden önce ve ivedilikle görüşülür” hükmünü getirmiştir. (m.90)23
“Yetki kanunu tasarıları ve TBMM’ye sunulan KHK’lar, Anayasanın ve içtüzüğün kanunların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre, ancak, komisyonlarda ve Genel Kurulda diğer kanun tasarısı ve tekliflerinden önce ve ivedilikle görüşülür. Usulüne göre TBMM’ye sunulan KHK’lar geri çekilemez. KHK’lar, varsa değişiklikleriyle birleştirilerek bütünüyle görüşülür, bölünerek, ayrı metinler haline getirilerek kanunla değişiklik yapılamaz.
Maddelerine geçilmesi veya tümü rededilen KHK’lar, bir ret metni hazırlaması için komisyona verilir. Komisyonca o birleşim içinde vyea en geç takip eden birleşime kadar hazırlanan metin, Genel Kurulda görüşme yapılmaksızın oylanır ve kabulü halinde kanbunlaşır. TBMM ancak bir kanunla, KHK’ları reddedebilir, aynen veya değiştirerek kabul edebilir. KHK’lar diğer bir KHK ile de değiştirilebilir veya yürürlükten kaldırılabilir. Yürülükten kaldırılan KHK’lar bir raporla Genel Kurula sunulmadan işlemden kaldırılamaz.” KHK’ların TBMM’de görüşülme ve kabulüne ilişkin ayrıntılı düzenleme, iç tüzüğün 424 sayılı kararla değişik 90. Maddesinde öngörülmüştür. İçtüzüğün KHK’ların mecliste görüşülme ve kabulüne ilişkin bu düzenleme son iki paragrafta anlatılanlardır.
Anayasa KHK’ların her ne kadar öncelikle ve ivedilikle görüşülmesini istemişse de uygulamada, Anayasanın bu isteğine uyulmamaktadır. Bir çok KHK yıllardır TBMM tarafından görüşülmeyi beklemektedir. “KHK’lar Fihristi”ne bakıldığında bugüne kadar çıkarılmış KHK’ların aşağı yukarı yasanın TBMM tarafından henüz görüşülmediği gözlenmektedir.24
Anayasanın 91. Maddesi “Yayımlandıkları gün TBMM’ye sunulmayan kaarnameler bu tarihte, TBMM’ce reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer” düzenlemesini içermektedir. Böylece, Meclisin KHK’ları bir kanunla kabul ya da reddi ile KHK süreci tamamlanmış, kanun süreci başlamış, KHK’lar kanunlaşmış olmaktadır.
5) Yetki Kanunları ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi:
1982 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesi kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. (m. 148, 150, 151, 152)
KHK’lar TBMM tarafından görüşülerek kabul edildiklerinde kanuna dönüşürler. Anayasaya göre kanunlar AYM’nin denetimine tabi olduğundan, KHK’lar kanuna dönüştüklerinde bunların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmak mümkündür. Ancak meclis tarafından onaylanan bir KHK’ya karşı onaydan önce Anayasa Mahkemesine gidilmiş olması halinde Anayasa Mahkemesinin devam edip etmeyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Doktrindeki görüşe göre, böyle bir durumda, KHK’ya karşı açılmış ve henüz sonuçlanmamış olan davalar konusuz kaldıkları için düşmelidir. Kuşkusuz meclis tarafından kanuna dönüştürülen KHK’ya karşı yeniden Anayasa Mahkemesine gidilmesi mümkündür.25
Yetki kanunları ise tek başına iptal davasına konu olabilirler ve Anayasa Mahkemesi, yetki kanununun unsurlarının Anayasaya uygunluğunu denetler. Yetki kanunları, işlevleri gereği, tek başına bireyler üzerinde bir hukuki sonuç doğurmadıkları için, mahkemelerde davada doğrudan uygulanacak kural durumunda olamayacaklarından, tek başına itiraz yoluyla Anayasaya uygunluk denetimi konusu olamazlar. Fakat yetki kanunlarına dayanılarak çıkarılan KHK’lar, bireyler üzerinde hukuki sonuçlar doğurduğundan, mahkemelerde davada uygulanacak KHK kuralı ile birlikte, o KHK’nın dayanağı olan yetki kanununun Anayasaya aykırılığı da itiraz yoluyla ileri sürülebilir.26
Türk hukukunda mahkemelerin denetim yetkileri, işlemeleri yapan organa göre belirlenmiştir. Bu doğrultuda kural olarak, yasamanın işlemlerini Anayasa Mahkemesi, yürütme ve idarenin işlemlerini Danıştay ve idari mahkemeleri denetler. Oysa KHK’lar organik olarak yürütmenin işlemi oldukları halde, Danıştayın değil, Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi tutulmuştur. Bunda, KHK’ların kurallar kademelenmesinde kanunlarla eşdeğer güce sahip olmasının ve KHK’ların yetki kanunuyla bağlarının rolü vardır.26
KHK’lar 1982 Anayasasının 148., 150. Ve 151. Maddeleri uyarınca, 150. Maddenin öngördüğü kişi ya da kişilerce açılacak iptal davasına konu olabilecekleri gibi, Anayasanın 152. Maddesi uyarınca, itiraz yolu ile de dava mahkemelerinde Anayasaya aykırılığı ileri sürebilir. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama usulü hakkında kanunun, Anayasa hükümlerine açıklık getiren 21. Ve 22. Maddeleri uyarınca, KHK’ların esas bakımından denetiminde olduğu gibi, şekil bakımından denetiminde de iptal davası, kanunlardan farklı olarak, KHK’ların Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak 60 gün içinde açılabilir. Aynı şekilde KHK’ların şekil denetiminin kapsamı da, kanunlardan farklı olarak sınırlı değildir. Anayasa 148. Maddesiyle kanunların şekil denetimine itiraz yolunu da kapsayan sınırlamalar getirirken; KHK’lar için bu maddede bir hüküm koymamasına ve Anayasanın 152. Maddesinde de KHK’ların itiraz yoluyla şekil denetimini engelleyen bir kural olmamasına rağmen, 2949 sayılı kanun 21. Maddesiyle, “şekil bozukluğuna dayanan Anayasa aykırılık iddiası mahkemelerde ileri sürülemez” demek suretiyle, KHK’ların itiraz yoluyla şekil denetiminin önünü kapamıştır. Anayasaya aykırı olan bu hüküm Anayasanın geçici 15. Maddesi korumasına girmektedir.
1961 Anayasası döneminde, KHK’ların yetki kanunlarına uygunluk yönünden Danıştayca da denetlenebileceği ileri sürülmüşse de Danıştay Dava Daireleri Kurulu “inceleme kabiliyeti olmadıkları” gerekçesiyle denetim yapmamıştır.
KHK ve yetki kanunu ilişkisi bakımından önemli olan, dayanağı olan yetki kanunlarının iptali halinde KHK’ların hukuki durumunun ne olacağıdır. Yetki kanununun Anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nce iptali halinde, ona dayalı olarak çıkarılan kanun hükmünde kararnameler, kendiliğinden hükümsüz hale gelmezler. Anayasa Mahkemesinin içtihadına göre; iptal edilen yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan KHK’ların hukuki varlıklarının ortadan kaldırılabilmesi, ancak her birinin Anayasa Mahkemesi önüne getirilerek iptal edilmeleriyle mümkündür. Böyle başvurular halinde Anayasa Mahkemesi, KHK hükümlerinin içerik denetimine girmeden, salt dayandıkları yetki kanunlarının iptal edilmiş olması nedeniyle, bu KHK’lar hakkında iptal kararı vermektedir. Ancak, muhtemelen 60 günlük iptal davası açma süresi geçmiş olacağından, bu KHK’lar iptal davası yoluyla değil, uygulamada görülmekte olan bir davada, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne getirilerek iptal ettirilebileceklerdir.26
  Alıntı ile Cevapla