Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-01-2007, 11:02   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

3.1. Dünya Tarihinde Sivil İtaatsizlik Eylemleri
3.1.1. Sokrates (M.Ö. 469-399)
Yunanlı filozof Sokrates, İsa’dan önce, 469-399 yılları arasında, Atina’da yaşadı. 12 Genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinse de ondan asıl geriye kalan, kişilerin özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik çalışmalarıdır. Yaşamının ilk safhalarında doğa bilimleriyle, canlı varlıkların üremesi ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilenen düşünür, diyalog sanatı ve diyalektikle de insanlara, bilgiye sahip olduklarını sanmanın bir yanılgı olduğunu kanıtlamaya çalıştır. 13
Her zaman yazma yerine konuşmayı ve sorgulamayı tercih etmiştir. Hakikate ortak bir çaba ile ulaşılabileceğine inandığı için, etrafındakilerle sürekli diyalog halinde oldu. Her şeyden önce, insanın kendi nefsinin mahiyetini bilmesi gerektiğin savunup “kendini bil” sözünü bir tarz olarak benimsedi.
Sokrates, o günkü Atina yönetiminin özgürlük anlayışıyla ters düştü. Gençleri baştan çıkarmakla suçlanarak yargılandı. Atina Sitesi’nde esas olan düşünce, sitenin korunması olduğu için gençlerle ilgili düzenlemelere ağır cezalar verilmekteydi. Sokrates yapılan yargılamanın sonucunda ölüm cezasıyla cezalandırıldı. Sokrates savunmasında, kendisine yöneltilen suçun söz konusu olmadığı gibi, asıl amacının düşünce özgürlüğünün önemini vurgulamak olduğunu söyledi. Hatta daha da ileriye giderek, sitenin varlığını koruyabilmesi için özgür düşünceyi esas alması gerektiğini savundu. 14
Bu suça bağlı olarak başlangıcından itibaren Sokrates, hiçbir itirazda bulunmaksızın yargılanmaya razı oldu. Hatta, ilk aşamada lehine gelişmiş olan durumu gözardı ederek, savunmasını düşünce özgürlüğüne ilişkin bir söyleve dönüştürdü. Yönetim tarafından böyle bir suçun varlığı kabul edilecekse, kendisine verilen ölüm cezasını da hiç itirazsız benimsemeyeceğini söyleyerek sisteme olan bağlılığını da gösterdi.
Sokrates, kendisine verilmiş olan ölüm cezasının haksızlığını tartışmamaktadır. Gençleri baştan çıkarma suçunun, aslında düşünce özgürlüğüne yönelik bir eylem olduğunu ve Site’nin de olayı bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini savunmasına esas yapmıştır. Sivil itaatsizlik olarak değerlendirilen, sözkonusu suçun işlenmemiş olması ya da cezanın haksız oluşu değil, düşünce özgürlüğü karşısında Sokrates’in takındığı tavırla, Site’nin değerlendirilmesi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır.
3.1.2. Henry David THOREAU (1817-1862)
ABD’li deneme yazarı, şair ve düşünür Henry David Thoreau’yu dünya, “sivil itaatsizlik” kavramıyla tanımıştır. 15 Hindistan’daki Gandhi’den, Danimarka’daki direniş örgütleri ve daha sonraki pek çok sivil hareketin dokusunda Thoreau’nun katkısı vardır.
Thoreau, aynı zamanda düşünür ve şair Ralp Waldo Emerson’un öğrencisidir. 1845’te bir insanın ne kadar az çalışırsa, kendisi ve içinde yaşadığı cemiyet için o kadar yararlı olacağına inanarak meşhur temel hayat tecrübesine başladı.16 Walden gölünün kıyısında kendi inşa ettiği bir kulübede iki yıl boyunca yalnız yaşadı.
Thoreu’nun hiçbir zenginlik hırsı yoktu ve kendisine asgari geçim şartlarını sağlamaktan ödete bir iş de istemiyordu. En büyük emeli Concord kırlarında dolaşmak, tabiatı doğrudan doğruya müşahade etmek, tefekküre dalmak, okumak, yazmak –kısacası istediği her şeyi yapmak- gibi önemli saydığı şeyler için yeterli zaman bulabilmekti. Kutsal kitabın “altı gün çalışma, bir gün istirahat” formülü yerine o tam tersini yaptı ve haftanın yedinci gününü çalışmaya ayırdı.17
Thoreau bu düşüncesini, kendisini her türlü fuzuli şeylerden arınmış, sade bir hayat içerisinde, iki yılını Concord yakınındaki Walden Pond’da yaşayarak hayata geçirdi. Orada bir kulübe yaptı, fasulye, ve patates ekti, en taze gıdaları –özellikle pirinç, mısır, patates, şeker pancarı- yedi ve orada cemiyetten uzak, tek başına yaşadı. Bu süre içerisinde yoğur bir okuma ve yazma imkânı buldu ve Amerikan edebiyatının en büyük eserlerinden birini meydana getirdi: “Walden” yahut “Ormandaki Hayat”(1854).
Walden Pond’a çekilişinden hemen sonra Concord’a yaptığı bir ziyaret sırasında Thoreau, seçmen vergisini ödemeyi reddetmesinden dolayı tutuklandı ve hapse atıldı. Her ne kadar yakınları tarafından vergisi ödenerek hapisten ertesi gün çıkarıldıysa da bu tecrübe onun “sivil itaatsizlik” adlı eserini yazmasına sebep oldu.
Thoreau’nun fikirleri hayattayken pek ilgi uyandırmamıştır. Ancak, Gandhi’yle birlikte Thoreau bütün dünyada tanınmış ve fikirleri ilgi uyandırmıştır.
Thoreau’nun “Sivil İtaatsizlik” adlı denemesinde kaleme aldığı düşünceleri dört temel ilkeye dayanmaktadır:18
* Bir kimsenin ülkesinin yasasından daha yüce bir yasa vardır. Bu vicdanın yasasıdır.
* Bu yüce yasayla ülkenin yasası birbiriyle çatışır duruma geldiğinde kişinin ödevi “yüceyasa”ya uymak, ülke yasasına bile bile karşı gelmektir.
* Kişi ülkenin yasasına bile bile karşı geliyorsa bu eylemin bütün sonuçlarını göze almayı istiyor olmalıdır, hapishaneye kapatılmayı bile!
* Oysa hapishaneye girmek sanıldığı kadar olumsuz bir edim değildir. Bu durum iyi niyetli kişilerin dikkatini kötü yasaya çekmeye yarayacak, bu yasanın kaldırılması sonucuna katkıda bulunacaktır. Ya da yeterince kişi hapishaneye kapatılırsa, edimleri devlet mekanizmasını işlemez kılmayı, dolayısıyla kötü yasayı uygulanamaz duruma getirmeyi sağlayacaktır
  Alıntı ile Cevapla