Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-01-2007, 12:13   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Eğitimi Onyılı ve Eylem Plânı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1995-2004 yıllarını "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Eğitimi Onyılı" olarak ilan etmiş ve bir eylem plânını kabul etmiştir. Eğitimin bir insan hakkı olduğu düşüncesinden hareket eden Birleşmiş Milletler, Onyılın amaçlarını, "evrensel bir insan hakları kültürünü kurma amacıyla eğitimi, bilgilendirme ve bilgi yayma çabaları olarak tanımlamış, bunların da bilgi ve beceri kazandırmakla ve aşağıdaki hedeflere yönelen tutumlar oluşturmakla gerçekleştirilebileceğini belirtmiştir. Sözü edilen amaçlar şöyle sıralanmaktadır:

-İnsan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmek;

-İnsan kişiliğini ve bu kişiliğin taşıdığı onurla ilgili duyguyu tam geliştirmek;

-Anlayışı, hoşgörüyü, kadın-erkek eşitliğini ve bütün uluslar, yerli halklar ve ırksal, ulusal, etnik, dinsel ve dilsel gruplar arasında dostluğu teşvik etmek;

-Bütün insanların etkin şekilde özgür bir topluma katılmalarını sağlamak;

-Birleşmiş Milletlerin barışı koruma etkinliklerini desteklemek.

Bu amaçlara uygun olarak gerçekleştirilmesi düşünülen eylem plânı ise şu şekilde belirlenmiştir:

-Konuyla ilgili ihtiyaçları belirlemek ve stratejiler oluşturmak;

a. Uluslararası, bölgesel, ulusal ve yerel düzeylerde insan hakları eğitimi programları oluşturmak, mevcut olanları güçlendirmek.

b. Eğitim malzemesini geliştirmek.

c. Kitle iletişim araçlarının rolünü güçlendirmek.

d. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni dünya düzeyinde yaymak.

Genel Kurul kararında ayrıca ulusal eylem plânını oluşturmanın gerekliliği , söz konusu plânların işlevleri ile temellendirilmektedir. Bu işlevler şunlardır:

-Ulusal ve yerel insan hakları kuruluşları kurmak, mevcutları güçlendirmek.

-İnsan Hakları Dünya Konferansı’nın tavsiye ettiği şekilde, insan haklarının korunması ve teşvik edilmesi için ulusal programlar hazırlanmasına yönelik girişimlerde bulunmak.

-İnsan, toplum, kültür, çevre ve ekonomi için sonuçları pahalıya mal olan insan hakları ihlallerini önlemek.

-Halen toplumda insan haklarını tam kullanamayan kişileri saptamak ve durumun düzeltilmesi için etkili önlemler alınmasını sağlamak.

-Hızlı toplumsal ve ekonomik değişmelerin yarattığı, karşılanmadığı takdirde de kargaşa ve sarsıntılara yol açabilecek ihtiyaçlara kapsamlı bir şekilde cevap vermeyi mümkün kılmak.

-İnsan hakları eğitimi alanında kaynakların, yaklaşımların, metodolojilerin ve kurumların çeşitliliğini teşvik etmek.

-İnsan hakları eğitimi etkinliklerinde devlet organları, sivil toplum kuruluşları ve meslek grupları arasında işbirliği olanaklarını artırmak.

-Ulusal gelişmede insan haklarının rolünü vurgulamak.

-Hükûmetlerin, aralarında Viyana Bildirgesi ile Eylem Programının (1993) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Eğitimi Onyılı’nın (1995-2004) da bulunduğu uluslar arası belgelere ve programlara bağlı olarak daha önce üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirmelerine yardımcı olmak.

İnsan Hakları Eğitimi Alanında Ulusal Düzeydeki Çalışmalar

Türkiye, insan hakları eğitimi alanında, üyesi olduğu uluslar arası kuruluşlarca gerçekleştirilen bu çalışmaların önemli bir bölümüne katılmış, ayrıca ulusal düzeyde de çeşitli düzenlemeler gerçekleştirmiştir. İnsan Hakları Eğitimi On yılı Ulusal Komitesi raporuna göre bu düzenlemeler şöyle özetlenebilir :

İnsan hakları eğitiminin ulusal hukuktaki ilk dayanağı Anayasa’dır. Anayasa’nın Cumhuriyetin niteliklerine ilişkin 2. Maddesi, "insan haklarına saygı" ilkesine yer vermiştir. Bu ilke çerçevesinde insan hakları eğitimi bir Anayasal yükümlülüktür. Anayasa’nın 42. maddesinde yer alan ve doğrudan bir insan hakkı olan "eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi"nden başka, özellikle 1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2/2 maddesinde, "bireylerin hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler" olarak yetiştirilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.

İnsan hakları eğitimiyle ilgili olarak Türkiye’de son yıllarda önemli adımlar atılmıştır. İnsan haklarının çağdaş, evrensel ölçülere uygun bir anlayışla korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunmak amacıyla ilkin 5 Aralık 1990 tarihli ve 3686 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kurulmuş; ardından Başbakanlığın 26 Ağustos 1994 tarihli ve 1994/34 sayılı genelgesiyle kurulan ve çalışmalarını Mart 1996’ya kadar sürdüren İnsan Hakları Başmüşavirliği ve Başmüşavirliğe bağlı olarak çalışan İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu, daha sonra da Başbakanlığın 9 Nisan 1997 tarih ve 1997/17 sayılı Genelge’siyle oluşturulan İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu, insan hakları bilincinin ülke çapında yaygınlaşması yolunda çalışmalar yapmışlardır.

İnsan hakları eğitimi alanında ise, İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı İnsan Hakları Eğitimi Protokolü, 14 Mart 1995 tarihinde Başbakan ve Başbakan yardımcısı ile Bakanlarca imzalanmıştır. Protokol’de ilköğretimin ikinci kademesinde zorunlu ders olarak okutulan "Vatandaşlık Bilgileri" dersinin "Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi" adıyla yeniden düzenlenmesi; ayrıca, tüm ortaöğretim kurumlarının programlarına, "seçmeli" ders olarak, "Demokrasi ve İnsan Hakları" dersinin eklenmesi öngörülmüştür.

İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu bu protokole işlerlik kazandırmak amacıyla, ilköğretim okullarında "Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi" dersinin 7. ve 8. sınıflarda zorunlu ders olarak, orta öğretim okullarında da "Demokrasi ve İnsan Hakları" dersinin lisenin 2. sınıfında seçmeli ders olarak okutulmasının uygun olduğuna karar vermiş ve bu kararını Milli Eğitim Bakanlığına gereği için bildirmiştir. Bu karar uyarınca, ilköğretim okulları haftalık ders çizelgesi 1998-1999 öğretim yılında yeniden düzenlenerek, 7. ve 8. sınıflarda haftada birer saat olmak üzere "İlköğretim Okulu Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Dersi" okutulmaya başlanmış; orta öğretim kurumları haftalık ders çizelgesi içinde seçmeli ders olarak yer alan "Lise Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi’nin öğretim programı da bu arada hazırlanarak 10 Mayıs 1999 tarihinde Talim ve Terbiye Kurulunca kabul edilmiştir.

Üst Kurul, ayrıca eğiticilerin, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların insan haklarıyla ilgili hizmetiçi eğitime tâbi tutulmasına ilişkin kararlar almış ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Eğitimi Onyılı Eylem Plânı’nı Türkiye’de uygulamak ve Türkiye’de insan hakları eğitimini çağdaş anlayışla bir bütün olarak düzenleyip geliştirmek üzere 1998 yılında İnsan Hakları Eğitimi Onyılı Ulusal Komitesi’ni kurmuştur.

Öte yandan üniversitelerin insan hakları merkezleri ile çeşitli bölümleri ve insan hakları ile ilgili sivil toplum kuruluşları da yaptıkları çalışmalarla insan hakları bilincinin yaygınlaşmasında önemli katkılarda bulunmuşlardır.

1998-1999 öğretim yılından başlamak üzere üniversitelerin eğitim fakültelerinin ders programlarına vatandaşlık bilgisi dersleri konulmuştur. Bu derslerde insan hakları boyutuna yer verilmiştir.

İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesinde Devletin Rolü

Devlet, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde birinci derecede sorumludur. Toplumsal barışın sağlanması bu görevin yerine getirilmesiyle mümkündür. Bu sorumluluk demokratik devletin temel niteliklerindendir.

Bu konuda devlete düşen önemli ilk görev, temel hak ve hürriyetleri güvence altına almaktır.

Devlet, ikinci olarak insan hak ve hürriyetlerini vatandaşlarına öğretmek ve tanıtmakla yükümlüdür. Bu görevin ihmali, bireylerin yine bir insan hakkı olan insan haklarını bilme hakkından yoksun bırakılması anlamına gelir. Böyle bir görev aynı zamanda devlete hak ve özgürlükler konusunda tüm demokratik manevra imkân ve fırsatını vatandaşlarına sunma gibi bir sorumluluk da yüklemektedir.

Üçüncü olarak, devletin insan hakları konusunda iyi bir uygulayıcı olması gerekir. Uygulamadan doğan yanlış ve kasıtlı sapmalar insan haklarına zarar verir.

Sonuç
İnsan hakları demokrasi ile birlikte yeni toplumun yükselen değeridir. Bu olgunun hayata geçirilmesinde devletlerin ve uluslar arası toplumun istekleri kadar tek tek insanların da bu konuda toplumsal istek ve eğilim içinde olmaları gerekmektedir. Çünkü insan haklarının gerçek zemini insandır. Toplumda insan haklarının genel bir kabul ve yaşam biçimine dönüşmesinde ise eğitim en etkili araçtır. İnsan haklarını göz ardı eden bir eğitimin hâkim olduğu toplumda insan haklarının yaşam biçimine dönüşmesi asla mümkün değildir.
  Alıntı ile Cevapla