Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-01-2007, 12:14   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Türkiyede Kadının Toplumsal ve Hukuki Statüsü

TÜRKİYE’DE KADININ TOPLUMSAL VE HUKUKİ STATÜSÜ
Çağımızda kadınlar, erkekler kadar geniş bir toplumsal hareketliliğin içerisinde kendilerini bulmaktadırlar hareketliliğin gerçekleşmesinde toplumsallaşma olukça büyük bir öneme sahiptir.
Endüstri Devriminin gerçekleştiği 18. yüzyılda Batı’da sanayileşme hareketleriyle beraber, kadınlar çalışma hayatında aktif olarak yer almaya başlamışlardır.
Ülkemiz açısından bu dönem 19. yüzyılda Osmanlı Devleti ile ücretli olarak ekonomik alanda katkılarda bulunulmuşsa da gerçek anlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşuyla Atatürk önderliğinde başlatılmıştır. Ekonomik alanda olduğu kadar, sosyal alanlarla da, erkeklerle kadınların eşit bir konumda bulunulması amaçlanmıştır. Böylece;
* 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi
Kadın İşçilere Temsilcilik Hakkı Tanınması
* 1924 yılında Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
Öğrenmede Eşitlik ve Statü Getirilmesi
* 1926 yılında Türk Medeni Kanun ile erkeklere tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasıyla birlikte Türk kadınlarına modern hak ve hürriyetler bakımından eşit olmalarında önündeki engeller kaldırılmış oluyordu.
II. Dünya savaşının sonrasında, özellikle de 1960’lı yıllardan itibaren eğitimde kendini göstermek için uğraşı vererek bilgilenen kadınlar, erkeklerle aralarındaki farklılıkları gidermek için uygulanan ayrımcı politikalara karşı çıkmışlardır. Bunun için kendilerini iş hayatında gösterebilmek için var olan sorunlara akılcı ve orijinal çözümler aramaya başlamışlardır. Bu doğrultu çerçevesinde de bu tarz düşünen bireylerle ortak kararlar alarak, örgütlenmek için bir araya gelmişlerdir. Sonrasında feminizm akımı ortaya çıkarak, kadın-erkek eşitliğinin resmi olarak gerçekleşmesi hedeflenmiştir. Böyle bir eşitliğin olması koşulunda ancak demokratikleşmenin tam anlamıyla uygulanacağı anlaşılmaktaydı.
Her geçen gün yeni bir değişik geçiren bilim ve teknoloji ile, dünya gitgide küçülmekte. Böylece ülkeler birbirlerini daha iyi tanıyıp, birbirleri ile karşılaştırmalarını daha somutlaştırabilmektedirler. Yapılan karşılaştırmalarda, kadınların ülkeler arasındaki gerek politik, gerek iktisadi, gerekse sosyo-kültürel ilişkiler yönlerinden benzerlik ve farklılıkları daha belirginleşmektedir. Bu açılardan bakıldığında Türkiye, 3. dünya ülkeleri ile Avrupa ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkemiz 3. dünya ülkelerine göre iyi bir konumda iken, Avrupa ülkelerine göre daha geride yer almaktadır.
Sanayileşmiş toplumlarda kadının eğitimine önem verilerek, özellikle yüksek öğrenimlerinin sayısı giderek artmaktadır. Bu eğitim dereceleri kadınlar açısından mesleğe hazırlamada, dikey bir hareketliliğe yol açmaktadır.
Eğitimle birlikte kadınlar genel olarak toplumsal konumlarında bir yükselme durumu gözlenecektir. Kadınlar, bu sayede ekonomik özgürlükleri kazanmanın yanında, siyasal süreçte yer alarak katılımlarda bulunarak, siyasal konum da elde edecekler ve özgüvenlerini sağlayacaklardır.
Ülkemizde Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile Türk aile yapısının esas biçimi ve kadın-erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine ilişkin kurallar bulunmaktadır.
Türkiye’de kadınlar genelde kır-kent göçleri sonrasında oluşan çarpık kentleşmenin bir göstergesi olan gecekondularda yaşayan kesimi oluşturmaktadırlar. Bu kadınların sunulan imkanlardan oldukça az düzeyde yararlanan, eğitim seviyesi düşük, ekonomik geliri olmayan erkek egemenliğinin altında ezilen kişilerden oluşmaktadırlar. Bu kadınlarda, geleneksel yaşamın izleri sürmektedir. Dolayısıyla, çağdaş hayatın belirleyicileri hissedilmemektedir.
Ağır işlerde çalıştıkları halde, ekonomik güce sahip olamayarak, ücretsiz aile işçisi durumdadırlar. Aile içerisinde de, söz sahibi olamadıklarından, erkeğin verdiği kararlara uymak zorunda kalmışlardır.
Kentli kadınlar ise gecekondularda yaşayan kadınlara göre daha fazla olanaklara sahiptirler. Bunun yanında sosyal rolleri ve topluma karşı sorumlulukları artmıştır. Evinin yanında, iş hayatında da, çalışan ve ailesinin geçiminde katkıda bulunmak için çabalayan kadınların, eşleri ve çevreleri tarafından yardıma ve desteğe ihtiyaçları vardır.
  Alıntı ile Cevapla