Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-01-2007, 14:38   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ARIBURNU MUHAREBELERİ

Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusunun Nisan’da yaptığı çıkarmanın temel
amacı önce, Kabatepe ile KüçükArıburnu arasındaki kumsallık bölgeye çıkmaktı.
İlk aşamada Conkbayırı- Kocaçimentepe çizgisi denetim altına alınıp, oradan
Maltepe bölgesi ele geçirilecek, böylece, Kuzeyde’ki Türk kuvvetlerinin Güneyde,
Seddülbahir bölgesindeki Türk birliklerine yardımı engellenmiş olacaktı.
25 Nisan sabahı savaş gemilerinin, Türk mevzilerini sürekli vuran
koruyucu ateş altında, Anzak Kolordusu’nun 1. Tugayından 1500 kişilik ilk hücum
dalgası, çıkarma botlarının bir şekilde kuzeye kayması sonucu, saat 05.00’te,
Kabatepe bölgesi yerine Arıburnu Kesimine
çıkmak zorunda kalır.Bu noktada kıyı gözetlemesi yapan bir Türk takımının
direnişine karşın, karaya çıkan Anzak birlikleri belirli bir noktaya kadar
ilerler. Diğer taraftan, Bigalı’da bulunan ordu yedeği 19. Tümen, 24-25 Nisan
gecesi Conkbayırı yönünde tatbikat yapmakta idi. Gün ağarırken, Arıburnu
yönünden top seslerinin gelmesi üzerine, 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa
Kemal, bir çıkarma yapıldığını anlayıp durumu Ordu Komutanına bildirir, ancak
bir yanıt alamaz.
Durum çok kritiktir. Mustafa Kemal, kıyıda çok zayıf gözetleme ve
koruma birlikleri olduğunu düşünerek ve geniş bir sahile yayılmış olan 27.
Alayın da, ağır kayıplar verdiği haberini alınca, düşmanın
Conkbayırı-Kocaçimentepe çizgisi ve uzantısını ele geçirmesi durumunda,
onarılamayacak durumlarla karşılaşacağını kavrar. Ordudan emir gelmemiş olmasına
karşın girişimi ele alıp tüm sorumluluğu yüklenerek, 57.Alayı bir batarya ile
Kocaçimentepe yönünde harekete geçirir. Kendisi de durumu izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında,, Arıburnu kesiminden bazı
askerlerin çekilmekte olduklarını ve düşman birliklerinin de bunları
izlediklerini görür.
O anı Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle
anlatmaktadır.
“...Bu esnada Conkbayırının güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve
korunmasıyla görevli olarak orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru
koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
-Niçin kaçıyorsunuz ? dedim.
-Efendim düşman dediler!
-Nerede?
-İşte! diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir
serbestlik içinde ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben
kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler on dakika istirahat etsin diye...Düşman
da bu tepeye gelmiş...Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve
düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir duruma düşecekti. O zaman artık
bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa önsezi ile midir, bilmiyorum.
Kaçan askerlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephaneniz yoksa süngünüz var,dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırına
doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile dağ bataryasının yetişebilen
askerlerinin ‘ marş marşla’ benim bulunduğum yere gelmeleri için, yanımdaki emir
subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp yere yatınca, düşman askerleri
de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Gerçekten de, çekilen Türk askerleri mevzi alınca, karşı taraf ta mevzi alıp
duraklar. Böylece, 57. Alay Öncü Bölüğü'nün Conkbayırı’na yerleşmesi için
gereken süre kazanılmış olur. İşte bu an, Çanakkale Savaşları Kara Harekatı’nın
kaderini belirleyen önemli anlardan birisidir. Böylesine önemli anda kilit rolü
oynayan kişi ise, tartışmasız Mustafa Kemal’dir. Bu husus, Çanakkale Savaşları
tarihiyle uğralan Türk ve yabancı bütün uzmanlar tarafından doğrulanıp
vurgulanmaktadır.
Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa'nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan
birlikleri de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal, karşı saldırıya geçmek
üzere 57.Alay'a şu emri verir :
“ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek
zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir.”
25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye yaklaşırken, ilk çıkarma kademesi olan
tümenin sahile çıkışı da tamamlanmıştır. Ne var ki, 27. Alayın birlikleri ve 57.
Alayın yaptığı karşı saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda
kayıp vermiş ve sahile çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktadırlar.
Gene de gün batarken, Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp
yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekat,
1915’in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı- Kocaçimentepe-kabatepe
bölgelerinde, tarafların karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü
hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir.
Bu çarpışmalar sırasında Türkler de, Anzaklar da ağır kayıplar vermişlerdir.
Ağustos ile birlikte ise savaş şiddetli çarpışmalara dönüşür. Tıpkı
Seddülbahir’de olduğu gibi, Anzak ordusu da taarruz hedeflerine varamamış,
çıktıkları yerlerde 3-4 km.lik bir mesafe ilerleyip, boşaltmaya kadar da o
noktada kalmışlardır.
  Alıntı ile Cevapla