Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-01-2007, 15:03   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi Atatürk halkın Kur'an'ın içindekileri anlaması için tercüme edilmesini istemiş bunun için de TBMM'ne talimat vermiştir. Bugün de bir çok din bilgini tarafından kaynak eser olarak istifade edilen Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR' ın "Hak Dini Kur'an Dili" isimli tefsir-i TBMM'nin Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine ayırdığı ödenekle yazılmıştır. Diğer yandan Atatürk; milletimizin daha iyi anlaması için, hutbelerin mevize (nasihat, öğüt) bölümünü Türkçeleştirmiştir.
İslamiyet ve Kur' an-ı Kerim hakkındaki düşünceleri bu meyanda olan ve "Ben Luther olmayacağım" diyen (Ş.S. AYDEMİR . Tek Adam, C.3. Sh.496 . Afet İNAN' dan naklen , İst. 1981) Atatürk'ün Laiklik Anlayışı da; "Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül etmektedir." (din hürriyetine kefildir). şeklindedir.
Bu tanımlamanın anlamı gayet basittir: "Din vardır, ama dinde zorlama yoktur" Zaten Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi 256. ayeti kerimesindeki "Dinde zorlama yoktur".. hükmü de bunu emretmiyor mu ?
Laiklik, dinsizlik demek değildir. Nitekim Atatürk;
"Laik hükümet tabirinden, dinsizlik manasını çıkarmaya yeltenen fesatçılara fırsat vermemek lazımdır ." demiştir.
1938 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin onbeşinci yılı kitabında da, yani ATATÜRK'ün sağlığında benimsenen Laiklik Prensibi, şu şekilde izah edilmiştir:
"Milli ve İçtimai hayata ferdin dinsiz, şu veya bu itikat sistemine mensup oluşu, milli ve içtimai vazifesi bakımından ne bir kusur, ne de bir fazilet sayılamaz. Türkiye'de dinin dünya işlerinden ayrı tutulduğu, Laikliğin ilan olduğu andan itibaren, hiç kimse, hiç bir ibadete icbar edilemez. Hiç kimse vicdanının ilhamı ile kabul ettiği ibadetten men olunamaz."
ATATÜRK için laiklik, Türk İnkılabı’nın en önemli olayı ve çağdaş bir devlet yaratma çabalarının genel niteliğini oluşturur. Bu yüzden olmazsa olmaz özelliğini taşır laiklik.

Laik anlayış, dünyayı, toplumu, boş inançlardan, bilim dışı yargılardan kurtararak tanımak demektir. Laiklik ilkesi Osmanlı teokrasisinin ve onun ürünü olan kısır, durağan zihniyetinin reddi anlamına gelir.

ÒLaiklik dine karşı olmak demek değildirÓ demiştir ATATÜRK. Tersine laiklik yobazlığa, bağnazlığa ve din perdesi altındaki her türlü sömürüye karşıdır. ATATÜRK’ün hilafet, medrese ve tekkelere karşı aldığı sert tutum, bağnazlığın, her türlü gericilik ve tutuculuğun bu kurumların çevresinde yuvalanmış olmasındandır. Bu yüzden ATATÜRK, ÒEfendiler ve ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi olamaz. En gerçek, en doğru tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın emir ve gereklerini yapmak insan olmak için yeterlidirÓ demiştir.

ATATÜRK çağdaş ülkeler arasında varolabilmenin ancak hür düşünce ile sağlanacağını biliyordu. Bu yolda en büyük adımı da zaten laiklikle atmıştır. Bir başka konuşmasında da şunları söylüyor ATATÜRK: Ò Yüzyılardan beri olduğu gibi bu gün de toplumların bilgisizliğinden ve tutuculuğundan yararlanarak binbir türlü siyasi ve kişisel amaç ve çıkar elde etmek için dini araç olarak kullanmaya çalışanlar ne yazık ki içerde ve dışarda da hala vardır. İnsanlık da dine ilişkin duygu ve anlayış kadar ve mükemmel oluncaya değin din oyuncularına her yerde tesadüf edilecektir.

Bilim ve sanatın gelişmesi bilimsel düşünüşün toplumun yönetimine egemen kılınması, kadınların erkeklerle eşit hak ve görevlere sahip olarak toplumsal yaşama katkıda bulunması ancak laik bir ortamda gerçekleşebilir.
  Alıntı ile Cevapla