Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-01-2007, 09:12   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

General Suat İlhan’a göre, Atatürk, Birinci Dünya Harbi’nin mevzi harbini hareket harbi haline dönüştürmüştür. Aynı yazarın açıkladığına göre, “30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi İstiklal Harbini sonuçlandırmıştır. 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi kadar harbin kaderine kesin etki sağlayan, harbi bitiren 20. Yüzyılda başka meydan muharebesi yoktur”
Büyük zaferin kazanılmasından 10 hafta önce, Claude Farrere’e, bir konuşma sırasında Atatürk hakkında ne düşündüğü soruluyor.
“ Öyle sanıyorum ki memleketi yeniden dirilten insandır. Büyük adam. Onun sayesinde Türkiye pek yakında büyük memleket olacaktır”
kurtuluş mücadelesi sırasında adeta bir kehanet sayılan sözleri söylemek hele bir yabancı için pek inanılacak şey gibi görünmemektedir. Ama, bu yabancı, Türkleri tanıyan, seven, Türklere inanan bir Fransız yazardır. Türk dostudur ve Atatürk hayranıdır. Türk mucizesini önceden keşfetmesinin sırrını burada aramalıdır.
Türk Orduları 1922’de Yunan Ordularını Akdenize dökünce İngiltere parlâmentosu büyük bir toplantı yaptı. Lordlar kamarası ile avam kamarası arasında heyecanlı bir sahne yaşanmıştır. Celse açılışında İşçi Partisi Lideri Makdonald kürsüye gelerek şöyle seslenir.
“ Nerede Başvekil Loyd Corc. Bize ne söz verdi, netice ne oldu. Hazineden büyük paralar alıp, bizi boş yere masraflara soktu. Hani boğazlar bizim olacak, Anadolu taksim olunacaktı? Heyhat hiçbiri olmadı. Bunun hesabını bize versin!”
Dediği zaman, yavaş yavaş Loyd Corc. Kürsüye geldi:
- Arkadaşlar! Asırlar pek nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o, büyük dahiyi asrımızda Türk Milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelir ? der ve kürsüden iner.
Daha sonradan başvekaletten istifasını verir
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na göre, “O, mesleğinin aşıkı idi. O, samimi ve heyecanlı bir cenk sanatkarı idi. Muharebe günlerinde, yüzü emsalsiz bir şevk ile parlamaya başlar; neşesi ve canlılığı artar, gözlerinde, yaratış esnasındaki bir şairin vecdi, cuşişi ilahi kıvılcımlarını saçardı. Harb günü onun bayramı idi. Trampet seslerini duyunca şahlanan cins küheylanlar gibi top tüfek gürültüleri arasında kahkahalarla güldüğü, yanındakilerle şakalaştığı görülür, vücudundan taşan destanı şetaret bütün muhitine yayılırdı”
“ Atatürk, sapına kadar askerdi; fakat, militarist değildi. Harbi, şevk ve şetaretle yapardı, harbi aramazdı.
  Alıntı ile Cevapla