Konu: Avarlar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-01-2007, 09:19   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

558 yılında Sabar hakimiyetini yıkıp Kafkaslar'a doğru ilerleyerek, İranlı Alanlar ve Ogur boylarını tabiiyete aldıktan sonra, Bizans'a elçi gönderen Avarlar, yıllık vergi ve kendilerinin yerleşebilecekleri arazi istediler. O sıralarda bir yandan Balkanlar'da, Dalmaçya'da geniş çapta fetihler ile, bir yandan da Trakya'yı ansızın istilaya girişen Ogurlara karşı mücadelelerle meşgul olan imparator Justinianos, vergiyi reddetmemekle beraber, ülkesine bir Avar akınını durdurmak maksadıyla, aşağı Tuna havzasında, başta Antlar olmak üzere kalabalık Slav kütlelerinden bir set kurmağa çalıştı.
Fakat, 562'de bu engeli kolayca parçalayan Avarlar, Aşağı Tuna'yı işgal ederek, Bizans ile sınırdaş oldular ve Avrupa içlerine kadar akınlara başladılar. İmparator Justinianos'un (565-578) vergiyi ödemede tereddüt göstermesi dolayısıyla de, 565'lerden itibaren, Hakan Bayan'ın idaresinde Bizans'ı baskı altına alarak, orta Karpatlar'a girdiler; Tuna'nın batısındaki Germen kavimlerinden Longobardlarla anlaşarak, Doğu Macaristan'daki Gepidleri hakimiyetlerine aldılar ve 568'de Longobardların Kuzey İtalya'ya göçmeleri üzerine de, bugünkü Macaristan'ı tamamıyla işgal ettiler.
Böylece Avarlar, Orta Avrupa'da büyük bir devlet kurmuş oluyorlardı. Bundan sonra, batıda Frank kıralı Siegebert'i mağlup ederlerken, 582'lerde, güneyde Singidunum (Belgrad) ve Sirmium (Eszek) gibi, mühim Bizans sınır şehir-kalelerini ele geçirmişlerdi. Yukarıdaki fetihleri yapan büyük teşkilatçı Bayan Hakan'ın, 592 yılında İstanbul'a yürümek maksadı ile Çorlu'ya kadar gelerek Bizans başkentinde korku uyandırdığı tarihte, Don nehrinden Galia'ya, Kuzey İslav bölgelerinden İtalya'ya kadar her taraf, Avar askerî faaliyet sahası haline gelmişti.
Asıl çekirdeğini Türk unsur teşkil etmekle birlikte, çeşitli İslav ve Germen kabilelerinden toplanan kalabalık yardımcı kıtaların desteklediği ordusu ile, bilhassa başlıca pazar şehirlerini ve ticaret yollarını daima elde ve emniyet içinde tutmağa gayret ettiği anlaşılan Avar hakanlığının, Avrupa'da 200 yıl kadar süren hakimiyeti devrinde, mühim askerî teşebbüsleri, İstanbul kuşatmalarıdır. Sasanîlerle anlaşarak yapılan ve İmparator Herakleios'a (610-641) başkenti terk edip Kartaca'ya gitmeyi düşündürecek kadar baskılı olan ilk muhasaradan (617 veya 619) sonra, ikinci harekât, yine Sasanî İmparatorluğu ile ortaklaşa gerçekleştirilmişti (626).
İran-Bizans savaşlarının şiddet kazandığı ve Şehinşah Husrev II'nin (590-628), bütün el-Cezire, Filistin ve Suriye'yi ele geçirdiği bu yıllarda, Doğu Karadeniz sahillerinde bulunan imparator Herakleios, Hazar Türklerinden askeri yardım sağlamak üzere Tiflis'e giderken, Şahvaraz kumandasındaki İran ordusu, bütün Anadolu'yu geçerek Boğaziçi'ne ulaştığı zaman, Bulgar kuvvetleri ile takviyeli Avar ordusu da Balkanlar'ı ve Trakya'yı aşarak İstanbul surları önüne gelmiş bulunuyordu. Gerçek kuşatma, Avar ordusu tarafından yapılmakta idi (626, Temmuz-Ağustos).
Patrik Sergios ile Patricius Bonos tarafından müdafaa edilen başkentte büyük heyecan uyandıran bu harekât, tarihî hatıralar bırakmıştır. Bizans'ta kurtuluşu anmak üzere "bayram" ilan edilen gün ("Büyük Perhiz'in beşinci haftasındaki Cumartesi günü), kiliselerde ayinler şeklinde yüzyıllarca devam etmiş ve "Akathistos" ilahisinin, bu Avar kuşatması ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. Kuşatma, donanmasızlık yüzünden başarıya ulaşmamış ve Avar ordusunun sonuç alamadan, müşkül şartlar altında çekilmek zorunda kalması, hakanlığın, nüfuz ve itibarını kaybederek zayıflamasına yol açmıştır.
Yardımcı kuvvetler dağılmış ve bilhassa hakanın 630'da ölümünden sonra, tâbi kütleler, Bizans'ın da teşvik ve desteği ile baş kaldırmış, uzun mücadeleler neticesinde, Balkanlar, Bulgarlara geçmek üzere elden çıkmış, Tuna-Sava bölgesi Hırvat-Sloven gibi Slav kabilelerine, Bohemya sahası da Çeklerin atalarına terkedilmiştir. Bu suretle, bir hasım devletler çemberi içine alınan ve iktisadî imkânlarını kaybeden Avar hakanlığı, 8. asır boyunca gittikçe kuvvetten düştü ve 791'den itibaren 15 yıl aralıksız devam eden ve amansız bir din muharebesi yapan Frank İmparatorluğunun (Karolus Magnus=Şarlman zamanı: 768-814) hücumları (Orta Macaristan'daki Avar başkent müstahkem mevkii, 796'da Pepin tarafından zaptedilmişti) sonunda, tamamen ortadan kalktı (805). Parçalanan Avar grupları, Doğu Macaristan ve Balkanlar'a dağıldı, kısa zamanda Hıristiyanlaşarak, yerli kalabalık içinde eridi.
Bununla beraber, Avar tesiri, Avrupa'da devamlı olmuş görünmektedir. Hırvatların en büyük askerî-idarî unvanlarından olan "Ban" (Göktürkçe Baga, Avar dilinde Bagan; Ayrıca Bulgarlarda, Macarlarda mevcut) Boyar ve Yugruş gibi, Yunanistan'da Navarino (=Pylos, aslı Avarino) ve Arnavutluk'ta Antivari (=Bar, eskiden Civitas Avarorum) şehirlerinin adları da onların hatıralarından izlerdir. Ayrıca, Macaristan'da ortaya çıkarılan Avar çağı arkeolojik eserleri (dökme aletler ve üzerlerinde hayvan mücadele tasvirleri ve grifonlar bulunan at koşum takımları), Orta Asya'da gelişen Türk sanatının (hayvan üslubu), Avrupa'daki örnekleri kabul edilmekte ve bu üslubun izleri, Merovingler devrinde Fransa'da da görülmektedir.
  Alıntı ile Cevapla