1919 YILI AYAKLANMALARI
Bozkır'da Zeynelabidin Ayaklanması (27 Eylül-4 Ekim 1919)
Mondros Ateşkesi'nden ve özellikle İzmir'in işgalinden sonra, Konya yöresinde de ulusal hareketi destekleyen girişimler ortaya çıkmıştı. M. Kemal Paşa Samsun'a çıktıktan sonra, diğer komutanlarla olduğu gibi, Konya'da bulunan Cemal Paşa ile de görüşerek, ulusal harekete desteğini sağlamıştı. Cemal Paşa Konya ve çevresinde gerekli askeri önlemleri almış, halkı bilinçlendirmeye ve noksan askeri kadrolarını tamamlamaya çalışıyordu. Ancak Cemal Paşa bir çağrı üzerine İstanbul'a gidince, yerine vekalet eden Albay Selahattin Bey'e bir telgraf çeken M. Kemal Paşa, oradaki kuvvetlerin başından kesinlikle ayrılmamasını, Ali Fuat Paşa ile devamlı haberleşmesini ve olumsuz hareketlere karşı tedbirli olmasını bildirdi. Selahattin Bey, her türlü önlemin alınmakta olduğu yanıtını verdi. Fakat bir süre sonra o da İstanbul'a gitti. Bu iki komutanın Konya'dan ayrılmalarını fırsat bilen ve Damat Ferit Paşa'ya bağlı bulunanVali Cemal Bey, daha önce başlatmış olduğu olumsuz ·propagandaları arttırarak, Konya ve çevresine egemen oldu. Askeri otoritenin kalkması üzerine, Konya'da Vali Cemal Bey'in yönetimi M. Kemal Paşa'ya karşı çıktı ve hapishanedeki eşkiya ve katilleri serbest bırakıp, silahlandırarak çevrede korku ve dehşet yarattı. Diğer yandan İstanbul ile devamılı ilişkide bulunuyor ve aldığı emirleri aynen uyguluyordu. Konya'da bulunan İtalyan işgal kuvvetleriyle de yakın ilişki kurarak onları ve Konya halkını ulusal harekete karşı kışkırtıyordu. Konya'ya İstanbul'dan atanan Ali Sait Paşa, buraya geldi. Vali'nin tutumu karşısında etkili olamayınca Vali'nin görevden alınması için Harbiye Nezareti'ne başvurdu. 19 Eylül 1919'da Nazır Şefik Paşa verdiği yanıtta Konya'da bulunan askeri kuvvetlerden Padişah'a bağlı olanların yardımı ile ulusal amaca çalışan komutanların ve Padişah'ın emirlerine karşı hareket edenlerin en sert şekilde cezalandırılmasını bildirdi. Bu durum karşısında Ali Sait Paşa da 25 Eylül'de görevinden ayrılarak İstanbul'a gitti. Konya'da ulusal harekete karşı çıkan Vali'nin kuvvetlenmesi üzerine Heyet-i Temsiliye, buraya Albay Refet Bey'in gönderilmesine karar verdi. Konya halkı bu haberi duyunca vatanseverlerin çabasıyla Vali'ye karşı birleşmeye başladılar. Bu durumu gören Vali Cemal Bey 27-28 Eylül gecesi İstanbul'a kaçtı. Halktan ileri gelenler Mehmet Vehbi Efendi'yi (Müderris) Vali Vekili seçti ve Konya Temsil Heyeti'ne bağlandı.
Konya'da ulusal iradenin egemen olduğu bir sırada, Ulusal Mücadele'ye karşı, gericiliğin ve Padişah'ın etkisi ile ilk isyan hareketi Konya' nın güneyinde Bozkır'da çıktı. Büyük önemi olmamakla beraber diğer ayaklanmalara örnek oldu. Bu ayaklanma Vali Cemal Bey ve İstanbul'da İngiliz Papazı Frew ile işbirliği yapan Zeynelabidin ve arkadaşlarının kışkırtmasıyla çıktı. Kışkırtıcılar çevrelerine topladıkları, çoğu silahsız bin kadar adamla Bozkır'ı bastılar ve jandarmaların silahlarını alıp, Askerlik Şubesi'ni ele geçirerek buradaki tüm silah ve cephaneyi ele geçirdiler. Karşı çıkmak isteyen vatanseverler öldürüldüler. Birçok ev yağma edildi ve yakıldı. Üzerlerine gönderilen ulusal kııvvetlere saldırdılar. Konya'dan gönderilen Nasihat Heyeti'nin görüşmeleri olumlu sonuç verdi. Bozkır'a ulusal kuvvet gönderilmeyeceği garantisi verilince asiler 4 Ekim'de dağıldılar. Fakat bıı olay İstanhul Hükümeti ve İngilizlere büyük cesaret verdi.
Zeynelabidin'in İkinci Ayaklanması (20 Ekim-4 Kasım 1919)
Bu ayaklanmanın yarattığı tehlike üzerine, bir daha böyle olaylara fırsat verilmemesi için Temsil Heyeti önlemler almaya başladı. Afyon'da bulunan Yarbay Arif (Karakeçeli) Bey'in kuvvetleri Seydişehir'e kaydırılarak Konya'nın, Bozkır yöresinden tehdit edilmemesi sağlanmak istendi. Bu hareketleri öğrenen Zeynelabidin 70 silahlı ve 200 silahsız adamla, Hoca Abdullah, Hoca Sabit, Hoca Abdülhalim Efendiler'in yönetiminde 20 Ekim'de ayaklanarak Bozkır'ın yakınına gelip Kaymakamı çağırdılar ve ulusal kuvvetleri istemediklerini bildirdiler. Kaymakam, yaptıklarınının doğru olmadığını ve bu kuvvetlerin nizami kuvvetler olduğunu söylemesine rağmen etkili olamadı. Asiler Valiliğe telgraf çekerek, ulusal kuvvetler geri alınmadığı takdirde eylemlerini sürdüreceklerini bildirdiler. Valilik dağılmalarını isteyince Bozkır'a ikinci kez girdiler. Memurlar ilçe dışına çıkartıldı ve telgraf hatlarını kesliler. Üzerlerine gö·nderilen Yarbay Arif Bey'in birliğine ateş açtılar ve ellerine geçen üç eri çok çirkin bir şekilde öldürdüler. Çarpışmalarda yenildiler ve kaçtılar. 27 Ekim'de asilere son darbe vurulması düşünülürken, Delibaş isimli bir asinin Çumra'ya yürüyeceği duyulunca, Çumra'ya hareket eden birlik, yolda pusuya düştü ve esir edildi. Asilerin üzerine gönderilen yeni kuvvetler asileri yendi ve 2 Kasım'da Ulusal kuvvetler asilerin merkezlerini ele geçirdi. Fakat Konya ve yöresinde olaylar burada kapanmadı.
Birinci Anzavur Ayaklanması (1 Ekim-25 Kasım 1919)
Konya'nın Bozkır kazasında çıkan ayaklanmalarla hemen aynı tarihlere rastlayan bir sırada Marmara'nın güneyinde Ahmet Anzavur'un Ayaklanması da Ulusal Mücadele'ye karşı çıkan çok önemli bir ayaklanma idi. Aslen Bigalı olup, Emekli Jandarma Binbaşısı Anzavur, Sarayla bağları dolayısıyla Saltanat ve Hilafeti korumak istiyordu. Saray ve Hükümet'in hiyanetinin yalnızca bir aracısı idi.
İngilizlerin elinde bir kukla durumunda bulunan Padişah ve Osmanlı Hükümeti'nin adamı olan Anzavur, ulusal silahlı direnişin "Kuva-yı Milliye"nin önemli bir yöresi olan Ayvalık'ta Yunanlılara karşı savaş başlatılması üzerine, bu bölgede İngiliz çıkarlarını sağlamak için Padişah'ın emri üzerine ayaklandı. Çanakkale Boğazı'nın İngilizler için güvenliğini sağlamak ve Ayvalık yöresinde Yunanlılar'a karşı savaşan ulusal kuvvetleri arkadan vurmak amacıyla, Biga-Gönen-Manyas ve bu yöredeki Çerkezler üzerindeki nüfuzu göz önüne alınarak buraya gönderildi. 25 Ekim'de Gönen-Manyas arasında dolaşarak ulusal kuvvetler aleyhinde propoganda yapan Anzavur yöredeki eşkiya ile birleşti ve 2 Kasım'da Susurluk'a geldi. Burada bulunan askeri birlik kendisine karşı koymadı. Halkı kendisiyle birleşmeye çağırıp, "Ulusal hareket için toplanan paraların hesabını görmek için Balıkesir'e gideceğini ve isteyenlerin kendisine katılabileceğini" söyledi. Buradaki subayların çekingenliği dodolayısıyla 40 kadar er kendisine katıldı.
Anzavur ve onunla işbirliği yapan eşkiyanın yarattığı tehlike üzerine, Bursa'dan Yarbay Rahmi Bey komutasında 170 kişilik bir birlik gönderildi. Karacabey'de eşkiya ile çatışan bu kuvvetler burada duruma hakim oldu. Diğer yandan Anzavur'un üzerine başka küçük kuvvetler de gönderildi. Fakat yöredeki silahlı direniş üzerine bazı birlikler esir düştü. 5 Kasım'da Edremit Kaymakamı Kö
prülü Hamdi Bey, Manyas'ta Anzavurla görüştü ve cephede görev verilmesini isteyerek Hamdi Bey'i kandırdı. Hamdi Bey Anzavur'a inanarak, Albay Kazım (Özalp) Bey'e, Anzavur sorunun kapandığını bile bildirdi. Oysa Anzavur gittikçe kuvvetlendi. 12 Kasım'da 300 kişi ile Susurluk'a tekrar geldi, Yunanlılarla savaşacağını söyleyerek halkı kandırırken, adamları kışlayı basarak, silahları ve topları ele geçirdiler. Bunun üzerine Albay Kazım Bey ve Rahmi Bey kuvvetleri Anzavur'u sıkıştırdılar ve Anzavur, Susurluk'ta elde ettigi topları bırakarak kaçtı. Bu bölgeyi temizlemek üzere Çerkez Ethem görevlendirildi. Çerkez Ethem'e Gönen'den tehdit telgrafları gönderen Anzavur, Ethem'in 23 Kasım'da Gönen'e girmesi üzerine kaçtı. Bu harekatı sırasında ulusal kuvvetler arasında işbirliği ve program olmaması Anzavur'un kurtulmasını kolaylaştırdı. Adamları dağılan Anzavur Ethem ve Rahmi Bey'in kuvvetlerine peşpeşe yenilerek kactı.
Ali Batı Ayaklanması (11 Mayıs-18 Ağustos 1919)
Diyarbakır yöresinin önemli olayı, Midyat güneyindeki aşiretlerinden birinin reisi olan Ali Batı'nın, yöreye hakim olarak, İngilizlerin kışkırtmasıyla, Kürdistan kurmak fikirlerinden de yararlanarak çıkardığı ayakma idi. Padişah'ın izni ile hareket ettiğini yayan Ali Batı üzerine askeri birlikler gönderildi. 18 Ağustos'a kadar sürekli çarpışmalar sonunda ölü olarak ele geçen Ali Batı'nın başlattığı ayaklanma bastırıldı.