Konu: Ayaklanmalar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-01-2007, 10:34   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Birinci Düzce Ayaklanması (13-Nisan-31 Mayıs 1920)
Birinci Dünya Savaşı içinde eşkiya olaylarının yoğunlaştığı yerlerden birisi de Düzce yöresiydi. Burada devlet otoritesi gücünü kaybetmişti. Bazı Çerkez ileri gelenleri daha Kasım 1919'da Kuva-yı Milliye'ye karşı koymaya başlamıştı. Düzce yargıcı ve jandarma komutanı haydutlar tarafından öldürulmüş, silah deposu yağmalanmıştı. Bunun üzerine burada sıkıyönetim ilan edildi ve Binbaşı Mahmut Nedim Bey komutasında kurulan "Asayiş Müfrezesi" Kasım ayı sonunda Düzce'ye gelerek 79 kişiyi tutukladı. 1 Aralık 1919'dan, 31 Ocak 1920'ye kadar İzmit, Düzce, Bolu, Hendek, Zonguldak, Ereğli dolaylarında 335 kişi tutuklandı. Fakat Mahmut Nedim Bey hem Ankara, hem de istanbul yanlısı görünüyor ve kararsız davranıyordu. Ankara'nın kendisine güvenmesi ve onun bu kararsız durumu, yörede İstanbul Fetvası ve Padişah Fermanı'nın çok etkili olmasını, hainlerin, Mustafa Kemal'in ikinci Padişah olmak istediği ve Padişah iradesi olmadan asker topladığı propogandalarıyla yıkıcı olayları hazırladı. Anzavur ayaklanmasının bastırılması için uğraşıldığı bir sırada Düzce'de yeni bir ayaklanma patlak vermek üzereydi.
Bu kışkırtmaların sonunda 13 Nisan1920'de Düzce'nin Ömerefendi Köyü'nde toplanan Abaza ve Çerkezler silahlı olarak "Asayiş Müfrezesi" direnmeden asilere teslim oldu. Küçük rütbeli subaylar direndilerse de sayıları 4.000'e ulaşan asiler Düzce'yi aldılar. Asi elebaşılarından Berzek Sefer Bey Düzce Kaymakamı Maan Ali Bey (Emekli Binbaşı) Jandarma Komutanı,Koç Bey de Belediye Başkanı oldular. Bolu Mutasarrıfı kendilerini yatıştırmak istediyse de, verdikleri yanıtta istanbul'un vereceği karara göre hareket edeceklerini bildirdiler. 14 Nisan'da Beypazarı halkı da "Padişah nerede ise biz oradayız" diyerek ve cephaneliği ele geçirip resmi makamları baskı altına alıp, postaya el koyarak tavrını belirtirken, isyancılar 18 Nisan'da Bolu'yu da işgal ettiler. Isyancılar Padişah'a bağlı olduklarını ve Kuva-yı Milliye'ye karşı olduklarını bildirdiler. Bu durum karşısında Ankara'dan bir birlik gönderildi. Beypazarlılar bu birliğe karşı koydular. Beypazarı Müftü ve Belediye Başkanı Ankara'ya telgraf çekerek, asilerin kaçtığını ve ayaklanmaya katılanların aflarını istediler. B.M.M. bu isteği dikkate alarak ikinci birliğin hareketini durdurdu. Asiler verdikleri söze bağlı kalmayıp, ilk gelen birliğe saldırdılar. Bunun üzerine Gevye'de 24. Tümen Komutanı Yarbay Mahmut Bey 18 Nisan'da başladığı ileri harekatına devam ederek Hendek'e geldi. Fakat halk kendisine tepki gösterdi, köylere giden birçok Hendekli askerler aleyhine çok çirkin propogandalar da bulundular. 22 Nisan'da Hendek'de durum bu noktaya gelmişti. Düzce'ye doğru yola çıkan Mahmut Bey Nüften (Nuhveren) Boğazı'nda pusuya düşürüldü. Kendisi de Çerkez olan ve kan dökülmesini istemediği ve asi Çerkezlerin sözüne inanadıgı için ateşi durdurdu. Fakat bu davranşı başta kendisi olmak üzere bazı subayların öldürülmesine ve tümenin dağılmasına, asilerin üstün gelmesine yol açtı. Safranbolu'da "Biz Padişah'ı isteriz" diyen asiler duruma egemen oldular. Hendek'deki asiler Adapazarı'na yürümeye hazırlanırken, nasihat için gönderilen Adapazarı ileri gelenlerinden Sait ve Kazım Beyler asiler tarafından öldürüldüler. Bu gelişmeler üzerine, asileri desteklemek isteyen İngilizler, Şile'ye asker çıkardılar.
Ayaklanma her geçen gün yayıldı ve Ankara'yı endişeye düşürmeye başladı. Olay yalnızca asilerin sayıları ile sınırlı kalmamış halk da Ulusal Mücadele'ye karşı çlkmaya başlamıştı. Ankara bir yandan askeri önlemler almaya başlarken, diğer yandan nasihat için Nilletvekili Hüsrev ve Osman Beyleri gönderdi. Fakat asiler tarafından rehin alındılar. Naısihat Heyeti olumlu sonuç alamayınca, Çerkez Ethem, Binbaşı Nazım, Kaymakam Arif, Binbaşı İbrahim (Çolak İbrahim) komutasındaki birlikler ile Ali Fuat Paşa ve Refet Bey emrindeki birlikler ayaklanma yöresine gönderildiler. 25 Nisan'da Beypazayı alındı 2 Mayıs'da da Göynük alındı. Fakat bu sırada 14 Mayıs'da Yenihan'da da ayaklanma çıktı. Ayaklanmaları fırsat bilen Anzavur, Eskişehir-İstanbul yolunu ele geçirmek için Geyve Boğazı'ndaki ulusal kuvvetlere saldırdı. İsyanın bu badar güçlenmesi üzerine Damat Ferit Paşa 20 Mayıs 1920'de İzmit'e geldi. Fakat bu tarihten itibaren isyan ezilmeye başladı. Anzavur'un attan düşerek yaralanmış olduğu haberi Damat Ferit'i sarstı. Damat Ferit İngilizler'e başvurarak, 10.000 kişinin silahlandırılmasına izin verilmesini ve bıı sayede üç haftada "Milliyetçiler"i yeneceğini söyledi.
Kuva-yı İnzibatiye
Düzce ayaklanmasının başladığı ve geliştiği bir sırada, İstanbul Hükümeti yeni bir ihanet hazırlığı içindeydi. İstanhul Sıkıyönetim Mahkemesi kararıyla M. Kemal Paşa başta olmak üzere bütün ileri gelen milliyetçilerin gıyaben idama mahkum edilmeleri, Damat Ferit için yeterli değildi. Milliyetçilerin Anadolu'daki üstünlüğünü yıkmak için yeni bir askeri kuvvet kurulmasını uygun gördü. 8 Nisan'da İngifiz Yüksek Komiseri Amiral de Robeck'le, Anadolu'da, sözde Milliyetçi denilen hareketin bastırılması sorununu görüşürken, İngilizler'den yardım istedi. Amiral, İngilizler'in fiili yardım yapamayacaklarını, fakat kurulacak bir kuvvete yardım edeceğini bildirdi. Bunun sonunda 18 Nisan'da, "Kuva-yı Milliye eşkiyasını tenkil amacıyla" Harbiye ve Dahiliye Vekaletleri'ne bağlı olarak "Kuva-yı İnzibatiye" kuruldu. Subay ve erlere maaş verilerek kurulan bu kuvvet için 1.250.850 lira ödenek kabul edildi. Komutanlığına Süleyman Şefik Paşa atandı. Görevleri için ayrı bir kararname çıkartıldı. Kuva-yı İnzibatiye'ye İttihat ve Terakki'nin iktidarı zamanında Enver Paşa tarafından tasfiye edilmiş subaylar alındı. Şefik Paşa'ya çok geniş yetkiler tanındı. İngilizler'in de yardımıyla kurulan Kuva-yı İnzibatiye, 8 Mayıs'da İzmit'e geldi. Süleyman Şefik Paşa, karargahını İzmit'te demirli olan Yavuz zırhlısında kurdu. Kuva-yı İnzibatiye, İzmit'te bulunan güçlü bir İngiliz tugayı ve savaş gemilerinin sağladığı güvence ile Sapanca'ya doğru ilerlemeye başladı.
Kuva-yı İnzibatiye'nin kuruluşu yanı sıra, İstanbul Hükümeti, "Anadolu Fevkalade Müfettişliği" adında bir örgüt kurdu ve başına 28 Nisan'da Müşir Zeki Paşa getirildi. Müfettişliğin görevi, Anadolu da Padişah otoritesini egemen kılmak ve Padişah adına asayişi sağlamak idi. Zeki Paşa, M. Kemal Paşa'ya bir temsilci ile mektup göndererek, kendisini Birinci Dünya Savaşı'ndaki başarılarından dolayı takdir ettiğini beiirttikten sonra, Anadolu'daki ulusal hareketin Müslümanların birbirini öldürmesine yol açtığını, memleketi kurtarmak isteyen Hükümeti ve Padişah'ı güç duruma soktuğunu ileri sürüp, B.M.M. tarafından kurulan Hükümetin lâğvedilmesini, ordunun ve ulusal örgütlerin İstanbul Hükümeti'ne boyun eğmesini ve anlaşma sağlanana kadar çatışmanın durdulmasını istedi. Bu mektubun yanıtı 30 Mayıs'ta yollandı ve 5 Haziran'da Çekirge'de, görüşmeye hazır olunduğu bildirildi. Fakat İstanbul Hükümeti temsilcileri Çekirge'ye gelmediler.
Yığınağını tamamlayan Kuva-yı Milliye 23 Mayıs'ta Sapanca, Adapazarı, ve Hendek'e taarruza başladı. Çerkez Ethem birlikleri Sapanca ve Adapazarı'nı aldılar ve suçlular sert şekilde cezalandırıldılar. 25-26 Mayıs'ta Hendek'i alan Ethem, Düzce'ye dogru yürüdü, diğer yandan Refet Bey'de aynı yere taarruza geçti. Kuva-yı İnzibatiye'nin yenilgisi de asilerin umudunu kırdı. Rehin milletvekillerini yollayarak Refet Bey kuvvetlerinin Düzce'ye girmesi, Ethem'in girmemesi koşuluyla teslim olacaklarını bildirdiler. Genelkurmay, asilerin, İngilizler'den ve İstanbul'dan yardım geleceğini umarak bu yola başvurduklarını "şehit edilen komutan ve erlerin hesaplarının sorulmasını, ancak halka kötü davranılmamasını, subay ve memurlardan ihanet edenlerin asla af edilmeyeceğini" bildirdi. Asilerin Ali Fuat Paşa'ya başvuruları da dikkate alınmadı ve Ethem kuvvetleri 26 Mayıs'ta, hiç direnme görmeden Düzce'ye girdi. Ayaklanmayl kışkırtmış ve idare etmiş olanlar idam edildiler. Refet Bey kuvvetleri de 31 Mayıs'ta Bolu ve Gerede'ye girdiler.
Kuva-yı İnzibatiye ise henüz yok edilmemişti. Kuva-yı İnzibatiye'nin İzmit bölgesi komutanı Suphi Paşa ile Ali Fııat Paşa arasındaki haberleşmeyle, silah, cephane vc teçhizatı ile Kuva-yı Millîye'ye yapılan saldırı sonunda, birliklerin çoğu dilrenme göstermeden Kuva-yı Milliye tarafına geçtiler.Fakat topçuları ateş açtılar. Kuva-yı Milliye, topçu ve onlara yardım eden İngilizleri İzmit'e çekilmek zorunda bıraktılar. İstanbul Hükümeti ve İngilizler, M. Kemal Paşa kuvvetlerinin İstanbul'u işgal edeceğini zannettiler. İngilizler Ali Fuat Paşa'ya başvurarak, Türkiye'nin içişlerine karışmayacaklarını ve Kuva-yı İnzibatiye'nin diğer birliklerinin İstanbul'a gönderildiğini bildirdiier. Kuva-yı Milliye İzmit'in boşaltılmasını isteyince anlaşma olmadı. İngiliz uçakları Kuva-yı Milliye'ye saldırdı. 14-15 Haziran gecesi Kuva-yı Milliye İzmit'i ele geçirmek için saldırdı, fakat Ermeni çetelerinin savunmaları dolayısıyle başarı sağlayamadı, İngilizlerin kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ateşi karşısında da geri çekildi. İstanbul Hükümeti ise yeniden 5.000 kişilik bir kuvvet kurulması için İngilizlerden izin istedi. İngiliz Askeri Temsilcisi'nden "Mustafa Kemal'i tedip" için Bursa, Balıkesir, Çanakkale illerinden iki tümen kurulmasına yardımcı olması istendi.
  Alıntı ile Cevapla