26-01-2007, 11:09
|
#23 |
| Guest | Eğer Kültür'ü sanat eserleri olarak anlarsak, ki Devrim sonrası tartışmada bu anlamda kullanılmaktadır, bir "proleter kültür" olamaz. Olamaz, çünkü proleter ve burjuva devrimlerinin karakteri farklıdır. Burjuvazi iktidara gelmeden önce kendi kültürünü tıpkı ekonomiye egemen olduğu gibi geliştirebilmiş ve kendi değer yargılarını topluma egemen kılabilmiştir. Ama proletarya toplumsal konumu gereği burjuvaziden daha üstün bir kültür geliştiremez, var olan enerjisini, en iyi beyinlerini, kültürel-sanatsal yaratımlara değil ekonomik, politik ve ideolojik mücadeleye ayırmak zorundadır. İktidara geldiği andan itibaren ise, o güne kadar kendisinden esirgenmiş olan, burjuvazi dahil tüm insanlığın kültürünü özümlemeye yönelmek zorundadır. En geniş yığınlara okuma, yazma ve tahsil imkanları sağlamak; insanlığın sanatsal yaratımlarının ucuz baskılarını yapmak vs. gibi işleri başarmak zorundadır. Proletarya, ancak, tüm yaratılmış kültürleri özümledikten sonra onları aşabilir. Ama bu sürecin kendisi, aynı zamanda proletaryanın yok oluşuna da denk düşer. Proletarya iktidara egemen bir sınıf olmak ve bu egemenliği sürdürmek için değil, tüm sınıfları, dolayısıyla da kendini yok etmek için gelir. Ve iktidara gelme kendini yok etme sürecinin ilk adımıdır. Dolayısıyla geleceğin kültürü bir "proleter kültür" değil, burjuva medeniyetinden daha üstün bir medeniyetin, sosyalist bir medeniyetin kültürü olabilir. Sosyalist bir kültür olabilir, sınıfsız toplum kültürü olabilir. Proletarya, sınıfsız bir topluma ulaşıncaya kadar, sadece sosyalist bir ideolojiyi geliştirebilir, ama bir kültürü değil. İdeoloji Kültür'ün bir öğesi olduğu. ölçüde, genel anlamıyla kültürün sadece bu öğesini geliştirme yeteneğinde olabilir. O halde Lenin'in yukarıdaki meşhur alıntısı, sanatsal yaratımlar, ayrı bir değer sistemi anlamında anlaşıldığı taktirde Lenin'in ne dediği anlaşılmaz olur. Çünkü böyle bir sosyalist kültür yoktur. Fakat ezilenler arasındaki bir kültürden, Kültür'ün başka bir anlamında. yani bir “yaşam tarzı” anlamında, belli ölçüler içinde söz edilebilir. İşçiler arasında, adeta evrensel bir karakter taşıyan içme, seksist şakalar, futbol ve takım taraftarlığı gibi bir “alt kültür”den söz edilebilir. Keza, fabrikadaki üretimin insanı tüketen - yabancılaşmış emeğine bir tepki olarak, insanın üretim içinde kendini geliştirme ve gerçekleştirme ihtiyacının bir ürünü olarak son derece yaygın olan, iş saatleri dışında el işleriyle, bahçe işleriyle uğraşmak da hemen hemen sırf işçilere has bir kültür sayılabilir. Gerçekte işçi sınıfının üst ve kalifiye tabakaları arasında bu kültür, alt tabakaları arasında da futbol, seksist şakalar vs. kültürü daha bir yaygınlık gösterir. Ne var ki, Lenin'in tartışma konusu bunlar değildir. (Esasında burada ele alınan örneklerde görülen, Kültür kavramının, son derece belirsizliğinden, birbiri içine geçmiş değişik anlamlarından dolayı. "Kültür" sözcüğüne dayanan bir sloganın nasıl belirsizlikler ve tehlikeler içerdiği de ortaya çıkmaktadır. ) Lenin'in "Kültürel Özerklik" sloganına karşı çıkması, onun uluslar, diller, ırklar üzerindeki baskılara duyarsız, kör olduğu anlamına gelmiyor. Lenin'in alternatif olarak önerdiği nedir? Şimdi de onu görelim. |
|
| |