İKİNCİ İNÖNÜ MUHAREBESİ Londra konferansının bir sonuç alamaması, Sevr projesini uygulamak için İtilaf Devletlerine yeni bir çabaya yöneltmiş ve bu maksatla Yunan işgal ordusunu teşvik etmişlerdir. Bundan faydalanan Yunanlılar, 23 Mart 1921’de Bursa’dan İnönü istikametine ilerlemeye başladılar. Türk Ordusunun yüksek azim ve imanla savaşması düşmanın başarısını hiçe indirmiş, 31 Mart 1921, akşamına kadar süren kanlı çarpışmalar sonunda düşman İnönü de ikinci defa perişan olmuştur. Yunanlıların yaptıkları iki saldırının da püskürtmesi üzerine, Yunan kuvvetleri 31 Mart gecesinden itibaren çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar. Çekilen düşman süvari birliklerimizle çıkış mevzilerine kadar izlemiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir. Bu zaferin siyasi tarihimizdeki önemini Büyük Atatürk, İnönü zaferini müjdeleyen Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’ya gönderdiği telgrafında açıkça göstermiştir: “Bütün tarih-i âlemde, sizin İnönü Meydan Muharebelerinde deruhte ettiğiniz vazife kadar ağır bir vazife deruhte etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin istiklal ve hayatı dahiyane idareniz altında şerefle vazifelerini gören kumandan ve silah arkadaşlarınızın kalp ve hamiyetine büyük emniyetle istinat ediyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz. İstila altındaki bedbaht topraklarımıza beraber bütün vatan, bugün müntehalarına kadar zaferinizi tes’it ediyor. Düşmanın hırs-ı istilası, azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahaş oldu. Namınızı, tarihin kitabe-i mefahirine kaybeden ve bütün milleti hakkınızda ebedi minnet ve şükrana sevk eden büyük gaza ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde durduğumuz tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir meydanı şerefle seyrettiği kadar, milletimiz ve kendiniz için şaşa-i itilâ ile dolu bir ufku istikbale da nâzır ve hakim olduğunu söylemek isterim. |