Çünkü, ekonomik yapı da sosyal yapı gibi bir birikme ile meydana gelmektedir. Üst üste konulan ufak tuğlalardan meydana getirilen gökdelenlere benzetilebilir. Gökdeleni ortaya çıkarmakta nasıl her temel taşının veya duvar tuğlasının rolü varsa, bir ülkenin ekonomik ve sosyal yapısının meydana gelmesinde de kuruluş, düzen ve felsefesinin, sonraki her gün, ay veya yılının önemli rolü vardır. Hatta buna, kuruluş öncesindeki durumu ve devralman mirasını da ekleyebiliriz. Ama, ne var ki, konumuzu Cumhuriyet Dönemi'nin Ekonomik ve Toplumsal Yapısı'nda odaklaştıracağımız için, Osmanlı Döneminin altı yüzyıllık hayatını odağımızın öncesine yerleştirmemizin, bir ağırlık kaymasına sebep olmamasını istedik. Bu sebeple, Cumhuriyetin miras olarak devraldığı mevcutların son yüz senelik süre içindeki durumunu ele almakta fayda gördük. Sanayileşme, 18. yüzyılın sonlarında İngiltere'de tekstil sanayi dalında başlamıştır. 1775'de başlayan bu ilk sanayi dalgasını bir rastlantı olarak her 25 yılda bir dalga takip ederek, 1800'lerin başlarında demir ve çelik, 1820'lerde ulaştırma alanı, 1850'lerde kimya sanayii, 1875'lerde elektrik sanayii, 1900'lerin başında da benzinli motorlar sanayii dalgası takip etmiştir. İngiltere'de başlayıp Avrupa'da yayılan bu sanayileşmede dalgalan, Osmanlı Devletindeki üretim kuruluşlarının tutucu yapısı sebebiyle etkili olmamıştır. Esnaf ve sanatkârların «Lonca» olarak isimlendirilen kuruluşlarının kapalı ve disiplinli bir topluluk ruhunu yansıtması. Lonca sisteminde her türlü yeniliğe, değişme ve başkalaşmaya kapılarını sımsıkı kapamış bir üretim işlemi ve tekniğinin bulunması sanayiinin Osmanlı ülkesine de yayıl-masının en önemli engellerindendir. |