OSMANLI BORÇLARININ KÖKENİ: SAVAŞLAR VE REFORMLAR İÇİN KAYNAK GEREKSİNİMİ Bu ayrıcalıklara ek olarak dış borçlar da Osmanlı ekonomisini büyük bir baskı altında tutuyordu. Bu baskı, sonunda ekonomik ve malî yıkıma kadar gitti. 19. yüzyılın ortalarına doğru, Osmanlılar kendi imparatorlukları üzerindeki denetimlerini bütünüyle yitirmişlerdi, İngiliz Elçisi Sir Stratford Cunning, imparatorluğa kendisinin önerdiği yenilik atılımlarının (reformların), malî olarak desteklenmesi için dış borçlanmaya gidilmesini öğütlüyordu (Çavdar, 1970:39). Padişah ve vezirleri, ilk başta, malî bağımlılığın, siyasal bağımlılığa yol açacağı kaygısı içinde bu öğüde uymak istemediler. Fakat sonradan, 1852 yılında, ilk dış borç anlaşması yapıldı. Kırım Savaşı'ndan sonra da, 1854'ten başlayarak tahvil karşılığı borçlanmalar sürekli bir yükselme gösterdi (Minibaş, 1994:42)."Osmanlı ekonomisinin yapısı ve kötü yönetilen hazine, bu yükselmenin ardında yatan nedenler arasındaydı. Osmanlılar için bir başka kısırdöngü başlamıştı. Her kez, daha pahalı koşullarla alınan dış borçlar, ekonominin üzerine ek bir baskı yapıyordu. Ekonomi, dış borçların ana para ve faiz ödemeleriyle, daha da güçsüzleştikçe, imparatorluk yeni borçlanmalara gidiyordu. Dış borçlanma yoluyla elde edilen kaynaklar, verimli alanlara yatırılmadığından, ekonomik durum gün geçtikçe kötüleşiyordu. Ekonominin ve borçlanmanın koşullan o derece kötüleşmişti ki, Osmanlılar kimi zaman kâğıt üzerinde borçlandıkları paranın ancak yarısını alabiliyorlardı (Eldem,1970:60-261). |