Bu kuvvet algılayabildiğimiz tek kuvvet olmasına rağmen,  aynı zamanda da hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz kuvvettir. Yerçekimi  olarak bildiğimiz bu kuvvetin gerçek adı "kütle çekim kuvveti"dir. Şiddeti diğer  kuvvetlere göre en düşük kuvvet olmasına rağmen, çok büyük kütlelerin birbirini  çekmelerini sağlar.   
Evrendeki galaksilerin, yıldızların birbirlerinin  yörüngelerinde kalmalarının nedeni bu kuvvettir. Dünyanın ve diğer gezegenlerin  Güneş'in etrafında belirli bir yörüngede kalabilmelerinin nedeni de yine  yerçekimi kuvvetidir. Bizler bu kuvvet sayesinde yeryüzünde yürüyebiliriz. Bu  kuvvetin değerlerinde bir azalma olursa yıldızlar yerinden kayar, dünya  yörüngesinden kopar, bizler dünya üzerinden uzay boşluğuna dağılırız.   
En  ufak bir artma olursa da yıldızlar birbirine çarpar, dünya güneşe yapışır ve  bizler de yer kabuğunun içine gireriz. Tüm bunlar çok uzak ihtimaller olarak  görülebilir, ama bu kuvvetin şu an sahip olduğu şiddetinin dışına çok kısa bir  süre dahi çıkması, bu sonlarla karşılaşmak için yeterlidir.    
Ünlü  moleküler biyolog Michael Denton, Nature's Destiny: How the Laws of Biology  Reveal Purpose in the Universe (Doğanın Kaderi: Biyoloji Kanunları Evrendeki  Amacı Nasıl Gösteriyor) adlı kitabında bu gerçeği şöyle vurgular: Eğer yerçekimi  kuvveti bir trilyon kat daha güçlü olsaydı, o zaman evren çok daha küçük bir yer  olurdu ve ömrü de çok daha kısa sürerdi. Ortalama bir yıldızın kütlesi, şu anki  Güneşimiz'den bir trilyon kat daha küçük olurdu ve yaşama süresi de bir yıl  kadar olabilirdi. Öte yandan, eğer yerçekimi kuvveti birazcık bile daha güçsüz  olsaydı, hiçbir yıldız ya da galaksi asla oluşamazdı.   
Diğer kuvvetler  arasındaki dengeler de son derece hassastır. Eğer güçlü nükleer kuvvet birazcık  bile daha zayıf olsaydı, o zaman evrendeki tek kararlı element hidrojen olurdu.  Başka hiçbir atom oluşamazdı. Eğer güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvete  göre birazcık bile daha güçlü olsaydı, o zaman da evrendeki tek kararlı element,  çekirdeğinde iki proton bulunduran bir atom olurdu.   
Bu durumda evrende  hiç hidrojen olmayacak, yıldızlar ve galaksiler oluşsalar bile, şu anki  yapılarından çok farklı olacaklardı. Açıkçası, eğer bu temel güçler ve  değişkenler şu anda sahip oldukları değerlere tamı tamına sahip olmasalar,  hiçbir yıldız, süpernova, gezegen ve atom olmayacaktı. Hayat da  olmayacaktı.       |