Konu: Basın
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-01-2007, 09:34   #29
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SİYASAL OLAYLARIN BASINA YANSIMASI


II. Meşrutiyet’in sonsuz özgürlük ortamı içerisinde gazeteler herşeyi yazıyor, hükümeti eleştiriyor, şahıslar aleyhindeki yazıların ardı arkası kesilmiyordu.

İstibdatı yıkarak hürriyetin ilan edilmesinde etkili olan “İttihat ve Terakki” partisi içerisinde anlaşmazlıklar başlamış ve buna bağlı olarak ülkede ve basında siyasal gruplaşmalar kendini göstermiştir.

Hareketin oluşumunda başlıca etken olan İttihat ve Terakki Cemiyeti parti halinde örgütlenmiş, Tanin ve Şura-yı Ümmet gazeteleri bu partinin yayın organı olmuştur. Ayrıca bu partinin güçlü olduğu Rumeli’de Tüfek, Silah, hançer, Top gibi gazetelerde yayınlanmıştır.

Abdülhamit’in döneminde sürgüne gönderilen aydınlar ve gazeteciler yurda dönmüşler ve Fedekaran-ı Millet adıyla bir örgüt kurmuşlardır. Hukuk-u Umumiye, Serbesti gazeteleri bu derneğin yayın organlarıdır. Bu gazeteler yoluyla İttihat ve Terakki Partisi eleştirilmektedir.

Yönetimde adem-i merkeziyetçiliğe ve ekonomide liberal ilkelere dayanan bir federasyon düşüncesini savunan Prens Sebahattin taraftarları ise Ahrar Partisi’ni kurmuşlar ve çıkardıkları Osmanlı gazetesiyle fikirlerini yaymaya başlamışlardır.

İslamlığı savunmak amacıyla kurulan İttihat-ı Muhammedi Derneği ile bu dernek adına çıkarılan ve Derviş Vahdeti tarafından yönetilen Volkan, ayrıca Beyanü’l-Hak gazeteleri, dini politikaya alet ederek halkı tahrik edici yazılar yazmışlardır.[1]

Bu siyasi karmaşa ortamı içerisinde her cemiyetin yayın organı birbirine atıp tutmaya başlamıştır. Bu polemikler halk içerisinde de taraftar bulmuştur.
Özellikle Beyanü’l-Hak ve Volkan gazetelerinin yayınları hükümetimizin İslam fıkıhı verme yerine Kanun-i Esasi ile yönetilmesine karşı çıkıyorlar bu yönde halkı kışkırtmışlardır. Bu kışkırtmalar sonucunda 31 Mart (13 Nisan 1909) olayı meydana gelmiş ve bakanların, milletvekillerinin ve subayların bir kısmı katledilmiştir. Padişah, Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa yerine Tevfik Paşa’yı sadarete getirmiştir. Bugünlerde Tanin ve Şura-yı ümmet gazetelerinin merkezleri de yağmalanmış ve tahrip edilmiştir.

Bu olaylar üzerine Selanik’ten ilerleyen “Hareket Ordusu” İstanbul’a gelmiş, Kanun-i Esasi’nin 113. maddesi gereğince divan-ı harp kurulup isyanda rol oynayanlar cezalandırılmıştır ki bunlar arasında Derviş Vahdeti’de bulunmaktadır. Olayda rolü gerekçesiyle de II. Abdülhamit 28 nisan 1909’da tahttan indirilerek yerine Mehmet Reşat geçirilmiştir.

Hassas olan bu ortamda askeri yönetim duruma el koymuştu ve divan-ı harp’in yetkileride çok genişti. Basına sansür konulmuş olup, taşkınlık gösteren gazeteler kapatılmaya başlanmıştır. Kapatılan gazeteler ise eski adlarına yakın bir adla yeniden çıkmaya başlamışlardır. Ancak divan-ı harp çıkardığı kararla buna da engel olmuştur.[2]

Bu şekilde II. Meşrutiyet’in basına getirdiği özgürlük dönemi sona ermiş, bunun sonucu olarak da yayınlanmakta olan gazetelerin sayısında azalma görülmüş, 1909’da 353 olan gazete sayısı 1910’da 130’a, 1911’de 124’e, 1912’de 45’ düşmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu içerisinde bu dönemde İttihat ve Taerakki aleyhine yayın yapan gazetelerdeki gazeteciler ise öldürülerek susturulmaya çalışılmıştır. 1909, 1910 ve 1911 yıllarında Serbesti gazetesi baş yazarı Hasan Fehmi, Saala-yı Millet gazetesi yazarı Ahmet Samim gibi yazarlar katledilmiştir.[3] Düşünce özgürlüğü silahla susturulmak istenmiştir.

1911’de İtalya Osmanlı topraklarına saldırmış, 1912’de ise Balkan devletleri savaş açarak ağır bir yenilgiye uğranılmıştır. 1913 yılında İttihat ve Terakki Partisi taraftarları hükümet darbesi yaparak askeri yönetim kurmuşlar, 1914’de ise I. Dünya Savaşı’na girilmiştir. I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti’nin dahil olduğu ittifak grubunun yenilgisi ile sonuçlanmıştır. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Anadolu yer yer işgal edilmeye başlanmış, böylelikle basında da II. Meşrutiyet dönemi sona ererken Mütareke dönemi başlamıştır.

  Alıntı ile Cevapla