Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-02-2007, 15:39   #121
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Savaş 1945’te bitince greve gitmeme vaadi de ortadan kalktı ve o güne kadar bastırılmış olan yüksek ücret talepleri patladı. Pek çok endüstride grevler yeniden başladı ve 1946’da iş bırakma olayları doruğa erişti. Çok kişi bu huzursuzluklara ve Wagner Yasası’yla sendikalara gereksiz ölçüde kazandırıldığını düşündükleri sendikal güce karşı büyük tepki gösterdi. Kongre 1947’de Başkan Truman’ın vetosuna karşın daha çok Taft-Hartley Yasası olarak bilinen İşçi İşveren İlişkileri Yasası’nı kabul etti. Yasa ile işverenler kadar sendikalar için de davranış standardları saptandı. Çalışanların işe başlamadan önce sendikalara katılmalarını gerektiren “kapalı atölye” uygulamalarını yasaklandı; işverenlere grevler nedeniyle uğradıkları zarar için sendikaları dava etme izni verildi; sendikalara greve gitmeden önce 60 günlük bir “durulma dönemi” uygulama zorunluluğu getirildi; kamu sağlık ve güvenliğini bozabilecek grevlerin denetimi için diğer özel kurallar konuldu. Taft-Hartley Yasası ayrıca sendikaların parasal durumlarının açıklamalarını istedi. İşçiler karşısındaki bu artan muhalefet nedeniyle AFL ve CIO aralarındaki kan davasını unuttular ve en sonunda 1955’te birleşip AFL-CIO örgütünü kurdular. AFL’in başkanı George Meany yeni oluşturulan örgütün başkanlığını üstlendi.

1962’de Başkan John F.Kennedy’nin federal hükümet çalışanlarına - grev hakkı dışında - örgütlenme ve toplu pazarlık yapma hakkı veren bir kararname yayınlamasıyla sendikalar yeni bir güç kazandılar. Eyaletler de buna benzer yasalar kabul ettiler ve bazılarında eyalet çalışanlarına grev hakkı bile verildi. Federal hükümet, eyalet hükümeti ve yere hükümet düzeyinde kamu çalışanları sendikaları hızla çoğaldı ve yüksek enflasyonun ücretleri önemli ölçüde kemirme tehdidi oluşunca 1970’lerde polisler, öğretmenler ve diğer kamu görevlileri pek çok eyalette ve kentte greve gittiler.
  Alıntı ile Cevapla