İşverenler 1980’lerde ve 1990’larda giderek yapısı değişen bir işgücüyle de başa çıkmak zorunda kaldılar. Özellikle İspanyol kökenliler ve çeşitli Asya ülkelerinden gelen göçmenler işgücüne gittikçe artan sayılarda katıldılar ve geleneksel olarak erkeklerin egemenliğindeki işlerde çalışan kadın sayısı da her geçen gün daha çoğaldı. İşverenlerin ırk, cinsiyet, yaş ya da bedensel engel gözeterek ayırımcılık yaptıkları iddiasıyla işçiler tarafından açılan dava sayısı da yükseldi. Söz konusu başvuruların ilk önce yapıldığı Federal Eşit İstihdam Fırsatları Komisyonu’na gelen dava sayısı 1991’de 6.900 kadarken 1998’de 16.000’i aştı ve dava dosyalarının çokluğu mahkemeleri tıkadı. Açılan davalar çeşitli sonuçlar verdi. Önemsiz olduğu düşünülen pek çok davanın reddedilmesine karşın mahkemeler işe alma, terfi ettirme, rütbe indirme ve işten çıkarma konularındaki istismarlara karşı çeşitli önlem kararları da aldılar. Sözgelimi 1998’de ABD Yüksek Mahkemesi işverenlerin cinsel tacizden kaçınmaları için yöneticilerini eğitmeleri ve işçilerini de hakları konusunda uyarmaları gerektiğine karar verdi. “Eşit işe eşit ücret” sorunu Amerika’daki işyerlerinden eksik olmadı. Federal yasalar ve eyalet yasaları cinsiyete bağlı olarak farklı ücret ödenmesini yasaklamakla birlikte Amerikalı kadınlar tarih boyunca erkeklerden daha az ücret almışlardır. Bahis konusu ayırım kısmen kadınların genellikle hizmet sektöründe çalışmalarından ve bu sektörde de geleneksel olarak diğer sektörlerden daha az ücret ödenmesinden kaynaklanmaktadır; fakat, sendikalar ve kadın hakları örgütleri bu durumun aynı zamanda açıktan açığa ayırımcılık yapıldığını da gösterdiğini iddia etmektedirler. Hizmet sektöründe camdan tavan denilen bir kavram da sorunu daha karmaşık bir konuma getirmektedir. Kadınların belirttiklerine göre bu onların erkeklerin egemenliği altındaki yöneticilik ya da profesyonellik aşamalarına getirilmelerini önleyen görünmez bir engeldir. Geçtiğimiz yıllarda sözü edilen aşamalara getirilen kadın sayısı gittikçe çoğalmış olmakla birlikte toplam nüfus içindeki sayıları gözetildiğinde bu çok önemsiz bir oran olarak kalmaktadır. |