2. BÖLÜM: MÜKEMMEL ENERJİ SEÇENEKLERİNİ ARAYIŞ 2010 yılına gelinmeden birçok AB üyesi ülkenin ve aday ülkelerin önündeki birincil sorun, özellikle elektrik üretiminde kullanılan enerji kaynakları arasındaki en iyi seçimi yapabilmektir. Şu anki enerji kaynaklarını geliştirme teknolojileri, karşımızda duran enerji manzarasını değiştirmekte ve bu doğrultuda yatırım seçeneklerini belirlemektedir. Günümüzde elektrik üretimi için en ekonomik yol mini gaz türbinlerinin kullanılmasıdır. Ancak bu seçenek bile gelecek 30 ile 50 yıl içerisinde kaynakların azalıp yetersiz kalacak olmasıyla sadece geçici bir çözüm yolu olmaktan ileriye gidememektedir. 1970’lerin sonlarında kömür ve nükleer enerji petrole karşılık alternatif olarak öne çıkmışlardı ve Mayıs 1979’da Tokyo’da toplanan G7 ülkeleri kömür ve nükleer enerji üretiminin artırılması ve enerji korunumu konularında mutabakata varmışlardı. 1980 yılında yapılan Avrupa Birliği Enerji Komisyonu toplantılarında elektrik enerjisi üretiminde kömür ve nükleer enerji kullanım oranlarının % 70 ile % 75 seviyesine çıkarılmasını karara bağlanmıştı ancak bu çalışmalar da petrol egemenliğini önlemeyi başaramamıştı. 20. yüzyıl kömür kullanımı sayesinde müthiş sanayi gelişimlerine sahne olmuş ve kömür egemen yakıt konumuna gelmişti. Daha sonra sahneye petrolün çıkmasıyla kömür kullanımı ikinci plana itildi ve yakın geçmişte kömür ve petrol evrelerinden geçen 20. yüzyıl doğalgaz hakimiyetiyle sona ermiş oldu. A. Nükleer Enerji ve Katı Yakıtlar: İstenmeyen Seçenekler Aslında istenmeyen seçenekler olan nükleer enerji ve katı yakıtlar, enerji ürünleri arasında global enerji dengesinin sağlanmasına büyük katkıları olan ve özellikle elektrik enerjisi üretimine % 35 ve % 26 oranlarıyla çok önemli katkıları bulunan kaynaklardır. |