Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-02-2007, 16:16   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

20. yüzyılın ikinci yarısında nükleer fisyonun sivil alanda kullanılmaya başlanmasıyla nükleer enerji kullanımına karşı olan kesimlere karşı büyük bir zafer kazanılmış ve fisyon alanındaki teknolojik gelişim çalışmaları hızlandırılmıştır. Üye ülkeler sahip oldukları nükleer yakıt oranları ne olursa olsun büyük çaplı nükleer enerji programlarını hayata geçirmişlerdir. Bu doğrultuda nükleer

enerji kullanımın artması sonucunda 1968 yılında nükleer atıkların tehlikeli boyutlara ulaşmasını önlemek amacıyla nükleer enerji kullanımını yavaşlatma antlaşmaları hazırlanmış ve 1970 yılında yürürlüğe sokulmuştur. Avrupa ülkeleri bu antlaşmalar çerçevesinde önceden uyguladıkları Euratom antlaşması kuralları ve IAEA kuralları doğrultusunda nükleer enerji kullanma çalışmalarını sürdürmüşlerdir.


a.) Euratom Antlaşmasının İçeriği ve Başarıları:

1957 yılında imzalanmış olan Euratom antlaşmasının amacı: Avrupa Birliği üye ülkelerinin nükleer enerji çalışmalarını düzenleyip geliştirerek yerli enerji kaynağı olan nükleer enerjiden maksimum verimle yararlanarak üye ülkelerin Orta Doğu petrollerine artan bağımlılığın önüne geçmek olmuştur. Ayrıca nükleer enerji teknolojilerini düzenlemek ve elde bulunan kaynaklardan mümkün olan en düşük maliyette en yüksek verimi almak da Euratom antlaşması çerçevesinde ortaya konan hedefler arasındadır. Çok erken zamanlarda ortaya çıkan nükleer enerji temin sıkıntıları Euratom antlaşmasının yakaladığı başarıyı ve Avrupa’ya kazandırdığı artıları gölgeleyememiştir. Euratom antlaşmasıyla nükleer enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve yeni keşiflerin yapılması konularında yakalanan dinamizm açıkça görülmektedir. Öyle ki bu başarı tüm AB genelinde nükleer enerji kullanım oranının artmasını sağlamış ve kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesine zemin hazırlamıştır. Euratom antlaşmasının temelleri sayesinde tüm Avrupa’daki fisyon aktiviteleri birleştirilmiş ve bu da Avrupa’nın fisyon teknolojisi alanında lider konuma gelmesinde anahtar rol oynamıştır.
Antlaşma çerçevesinde sağlık ve radyasyon korunumu konuları belli standartlara bağlanmış ve tüm üye ülkelerde yasama organlarınca kabul edilmiştir. Ayrıca nükleer endüstri aktiviteleriyle sağlık alanında kullanılan radyoaktif maddeler de standartlaştırılmıştır.
  Alıntı ile Cevapla