Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-02-2007, 15:05   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bahsedilen varsayımlara karşın, kısa dönem arz ve talep esneklikleri genellikle uzun dönem esnekliklerinden küçüktür. Talep tarafından bakıldığında tüketicilerin harcama planlarını anında değiştiremedikleri ve döviz kurundaki değişikliklere anında tepki veremedikleri görülmektedir. Ayrıca, ithalat kontratlarının daha önceden yapılmış olması da döviz kurundaki değişiklerin ithalatı eş zamanlı olarak etkilemesini zorlaştırmaktadır. Bazı durumlarda ise ithalatta beklenenden farklı bir hareket gözlenir. Örneğin, döviz kuru değer kaybetmeye başladığında sonraki dönemde daha fazla değer kaybı bekleniyorsa, o dönemde ithalat artış gösterir. Kurun aşırı değerlendiği durumda ise, ithal mallar ucuzlayarak yerli üretime ucuz ikame oluşturur. Bu durumun devam ettiği hallerde de dışa bağımlılık artar ve dış ticaret dengesinde bozulma gözlenir.
Arz yönünden incelendiğinde ise, karar verme mekanizmalarındaki gecikme nedeniyle, döviz kurundaki değişikliklere ihracat ancak gecikmeli tepki verebilmektedir. Bu gecikme döviz kurundaki değişikliğin geç algılanmasından, karar verme sürecinin uzamasından, üretim, stoklama ve dağıtım aşamalarındaki gecikmelerden kaynaklanabilmektedir. Ayrıca, döviz kurunun değer kaybettiği bir durumda, artan yabancı talebi karşılamak yerine, üreticiler iç piyasadaki fiyatları artırma yoluna gider ve satışı artırmaktansa karlarını büyütmeyi tercih edebilirler. Bu durumda ihracat artışı gözlenmez. Bunun yanında, ihracat gelirlerini artırmaya yönelik bir kur politikası ithalatçıların maliyetini
artırabilmektedir. Kurun aşırı değer kaybettiği bir durumda, ihracatçı fiyat avantajı elde etmektedir. Ancak, ithal girdi bağımlılığı yüksek olan bir ekonomide, ihracatçıların artan maliyetleri, fiyat avantajı ile elde ettikleri rekabet güçlerini zayıflatmaktadır.

1.1. Reel Kurlardaki Gelişmeler
2000 yılı başında uygulanmaya başlanan istikrar programıyla birlikte 1 ABD doları ve 0,77 eurodan oluşan kur sepetinin günlük değerleri kamuoyuna açıklanmış ve yıl sonu için kur sepetindeki artış oranı yüzde 20 olarak belirlenmiştir. Bu hedef, yıl sonu TEFE enflasyon hedefiyle paraleldir. 2000 yılında Merkez Bankası hedeflediği nominal kur artışlarını gerçekleştirmiş, ancak TEFE enflasyonu, yaz ayları hariç, hedeflenen seviyenin üzerinde artış göstermiştir. Bu nedenle, yıl bütününde kur artışı fiyat artışının altında kalmış, yıl sonuna doğru ikisi arasındaki fark giderek açılmış ve Türk lirası kur sepeti karşısında reel olarak değerlenmiştir.
  Alıntı ile Cevapla