Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 08:58   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

TEK PARAYA GEÇİŞİN TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİ VE REEL SEKTÖR ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİ




1 Ocak 1999 tarihinden itibaren Avrupa Para Birliği’nin (APB) geçişin son aşaması başlamıştır. Bu tarihten itibaren mali ve ekonomik açıdan birbirinden farklılık gösteren 11 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke ulusal para politikası uygulamasındaki tüm yetkileri Avrupa Merkez Bankası’na devretmiştir. Ayrıca Parasal Birliğe katılan ülkelerin ulusal para birimleri ile Euro arasındaki kurlar geri dönülemez biçimde sabitlemiş ve ortak para birimi Euro mali piyasalarda kaydi olarak kullanmaya başlamıştır. Sadece bu açıdan Avrupa Para Birliği, 1946 yılında uygulanmaya başlanan ve 1971 yılında esnek kur sisteminin benimsenmesi ile sona eren Bretton Woods Sistemi’nden bu yana uluslararası para sisteminde yaşanan en önemli gelişmedir.
Tek paraya geçiş, Parasal Birliğe katılan ülkelerin iktisadi politika rejimlerinde köklü bir değişiklik anlamına gelmektedir. Parasal Birlik alanında uygulanacak politikalar, Birliği oluşturan ülkelerin büyüklükleri, global ekonomiye yüksek entegrasyon dereceleri ile dünya üretimi ve uluslararası ticarette paylarının yüksek olması nedeniyle dünya ekonomisini önemli ölçüde etkileyecektir.
Euro Alanını teşkil eden ülkelerin dünya ekonomisindeki payına bakıldığında, 1997 yılında Dünya toplam GSYİH’sının yüzde 18’nin Euro Alanı ülkeleri, diğer yüzde 18’nin ABD ve yüzde 11’nin Japonya tarafından üretildiği görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında Euro Alanı, halihazırda ABD ile birlikte dünyadaki en önemli iki ekonomik güçten birisi durumundadır. Buna benzer bir durum dış ticaret açısından da söz konusudur. 1997 yılında dünya toplam ihracatının yüzde 20’si Euro Alanı ülkeleri, yüzde 16’sı ABD ve yüzde 10’nu Japonya tarafından gerçekleştirilmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği gerçekleştirmiş olması ve Avrupa Para Birliği ülkeleri ile yakın ekonomik ticari ve mali ilişkileri gözönüne alındığında, APB’nin Türkiye ekonomisi üzerinde yaratacağı etkilerin önemli düzeyde olacağı düşünülmektedir. Tek paraya geçişle birlikte, Türkiye’nin dış ticaretinin bir çok açıdan etkilenmesi söz konusudur.
Euro Alanına dahil ülkelerden para ve maliye politikalarına daha sıkı bir disipilin gelmesi sonucunda faiz oranları üzerindeki yüksek risk priminin düşeceği beklentileri hakimdir. Baldwin, risk priminde yaşanacak yüzde 0.5’lik bir düşüşün uzun dönem AB toplam GSYİH’sında yüzde 5-10 arasında bir artışa yol açacağı vurgulamaktadır. Bu durumun sonucunda ortaya çıkacak gelir etkisi, rekabet gücünü muhafaza edebilen ve pazara yakın olabilen Türk firmalarının mevcut pazar paylarını artırabilmelerine olanak sağlayarak Türkiye’de reel sektör üzerinde olumlu etkide bulunabilecektir.
Gerek para politikasının tek elden Avrupa Merkez Bankası tarafından yürütülecek olması, gerekse “İstikrar ve Büyüme Sözleşmesi” ile üye ülkelerde maliye politikalarının birbiriyle uyumlu bir hal alacak olmasıyla kamu maliyesinde yüksek bir disiplin sağlanacağı beklenmektedir. Söz konusu disiplin, katılımcı ülkelerin asimetrik şoklara olan hassasiyetlerinin azalmasını kolaylaştırıcı bir etkide bulunabilecektir. Euro’nun kulanılmaya başlanması ile birlikte uluslararası platformlarda borçlanma ve yatırımların finansmanı daha büyük önem kazanacak ve katılımcı ülkelerdeki devresel dalgalanmalar daha da yakınlaşabilecektir.
  Alıntı ile Cevapla