Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 08:58   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkiye ve AB üyesi ülkeler arasındaki ticaret gözönüne alındığında dış ticaret açısından Euro’nun ABD Doları, Japon Yeni ve TL gibi para birimleri karşısındaki seyrine bağlı olacaktır. Euro’nun piyasalarda değer kazanması durumunda, APB ülkeleri ile ticarette ihracat gelirleri artarken, ithalat giderleri azalacaktır. Diğer taraftan gelir ve gider üzerindeki net etkiyi hesaplayabilmek için Türkiye’nin dış ticaret işlemlerinde kullandığı Dolar ve Yen gibi diğer para birimlerinin Euro karşısında değer yitirmesinin ortaya çıkaracağı durumu da gözönüne almak gereklidir.
Diğer taraftan, Euro Alanı’na dahil ülkelerde para ve maliye politikalarına daha sıkı bir disiplin gelmesi sonucunda faiz oranları üzerindeki risk priminin düşeceği beklentileri hakimdir. Risk priminde meydana gelecek düşüşün yatırımlar, büyüme ve refah düzeyi üzerindeki pozitif bir etkide bulunması beklenebilir. Bu durum Türk mallarına Euro Alanı’nda ortaya çıkacak talep artışını karşılamak için yeni olanaklar sunarken, yeni yatırım alternatiflerini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, Türk firmalarının hedeflerini yeniden gözden geçirmesi, yeni pazarlama ve satış stratejileri uygulamaları rekabet güçlerini artıracaktır.
Avrupa Para Birliği’ne geçişle birlikte üye ülkelerin enflasyon ve faiz oranlarında ortaya çıkacak düşüşün yatırım ve tüketim harcamaları üzerinde olumlu bir etki yapması, Türk firmalarına artacak talebi karşılamak için yeni olanaklar sunmaktadır. Bu aşamada sektörlerin rekabet güçlerini arttırılması için sektörel bazda reformların ve düzenlemelerin yapılması gerekecektir. Ayrıca, bu bağlamda teşvik sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekebilecektir. Bilindiği üzere Euro Alanı ülkelerinde üretimde etkinlik artışı olacağı, faktör verimliliğinin artacağı, birçok firmanın sektörel bazda uzmanlaşmaya gideceği kanısı hakimdir. Ayrıca, Avrupa’lı şirket birleşmelerinin hız kazanacağı, bunun neticesinde Avrupa’lı şirketlerin rekabet güçlerinin daha artacağı beklenmektedir. Dolayısıyla Türk firmalarının Euro Alanı’nda ortaya çıkabilecek üretimde ihtisaslaşma olasılığı karşısında belli ürünlerde ihtisaslaşmayı sağlayarak pazarda kendine kalıcı yer bulması gerekecektir.
Avrupa Birliği ile bütünleşme çabasında olan ve nihai hedefi tam üyelik olan Türkiye, Euro ile birlikte Avrupa’da oluşacak daha istikrarlı bir ekonomik yapı karşısında yapısal sorunlarını çözme ve makroekonomik istikrarı sağlama konularında üzerinde daha yüksek bir baskı hissedecektir. Bu noktada Türkiye’nin alması gereken en önemli tedbir makroekonomik istikrarın sağlanmasıdır. Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunları olan yüksek enflasyon ve bütçe açıkları, alınacak yapısal tedbirlerle Maastricht kriterlerine uyum sağlayacak seviyelere indirilmelidir. Ancak bu şartların yerine getirilmesi halinde, Türkiye Euro’nun ortaya çıkaracağı fırsatlardan faydalanma imkanına erişebilecektir.
  Alıntı ile Cevapla