Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 09:50   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kısa ve savaşla geçen Meşrutiyet devrinde sanayi alanında önemli bir çalışmanın yapıldığını görebilmek mümkün değildir.1913 yılında sanayi tesisi kurmak isteyenlere parasız hazine arsası vermek ve bunları bazı vergiler dışında tutmak amacıyla ”Teşvik-i Sanayi Kanunu” yürürlüğe konmuşsa da, 1914’de başlayan I.Dünya Savaşı nedeniyle bu kanundan faydalanabilmek ve yeni tesisler meydana getirebilmek mümkün olmamıştır.Bununla birlikte, 1914 I.Dünya Savaşı’nın kapitülasyonları fiilen sona erdirmesi üzerine sanayi alanında bir canlanmanın olabileceği ümidi uyandığı için 1915 yılında, İstanbul, İzmir, Bursa, Bandırma, İzmit, Uşak, ve Manisa gibi bazı kentlerde sanayinin mevcut durumunu saptama amacıyla bir sanayi sayımı yapılmış ve bu sayımın sonuçları ”1913-1315 Sanayi Tahriri” adı altında yayımlanmıştır.Sayıma konu olan kurumların dağılımı yukarıdaki grafikte gösterilmektedir.
Görüldüğü gibi sanayi grupları içersinde ilk sırayı gıda sanayi almakta, bunu sırasıyla dokuma ve kağıtçılık sanayi izlemekte en düşük pay ise kimya sanayine ait bulunmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu sanayindeki azınlık ve yabancı payları da bu sayım sonunda belli olmuştur.



Tabloda görüldüğü gibi, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki sanayinin sermaye ve emek miktarının ancak, %15’i Türklerin elinde, diğerleriyse azınlık ve yabancı girişimcilerin elinde bulunuyordu.
1916 yılında koruyucu nitelikte yeni bir gümrük kanunu daha yürürlüğe konulmuş ve devletçe birtakım kalkınma tedbirleri alınmıştır.Fakat savaş içinde bulunulması ve savaşın kaynakları yitirmesi, teşebbüs edilen bütün tedbirlerden olumlu sonuçlar alınmasına olanak vermemiştir.
Kurtuluş Savaşı sonunda yeniden kurulan Türkiye Devleti ise Osmanlı İmparatorluğu’ndan yıkıntı halinde bir ülke devralmıştır.Sanayi faaliyetleri büyük ölçüde durmuş, sanayi tesisleriyse ilkel ve çökük bir görünümdeydi.Askeri ve siyasal zaferin Lozan’da onaylanmasına karşın ülkede sanayileşmeyi gerçekleştirebilecek nitelik ve nicelikte eleman olmadığı gibi bunların yetişmesine olanak verecek eğitim kurumları da mevcut değildi.Uzun yıllar sanayi ve ticari faaliyetleri elinde bulunduran azınlıklar Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ülkeyi terketmiş, sanayi alanında çalışacak eleman bulması son derece güçleşmişti.Diğer yandan, kapitülasyonların ekonomi üzerindeki büyük ve yıkıcı etkisi unutulmadığı için yabancı sermayeden yararlanılması da düşünülmüyor ve sanayileşmenin gerçekleşmesi tamamiyle iç kaynaklara bağlı bir durum gösteriyordu.
  Alıntı ile Cevapla