Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 12:22   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

14/8/1999’da yürürlüğe giren 4444 Sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle vergi mevzuatımızda özel gider indirimi dışında kayıt dışılığı önlemeye yönelik otokontrol sistemi kalmamıştır. Özel gider indirimi kapsamına da şu anda sadece 5 harcama kalemi dahildir; Bunlar sağlık, eğitim, kira, giyim ve gıda harcamalarıdır. Halbuki bunların dışındaki harcamalar da örneğin tüpgaz, su, beyaz eşya, temizlik malzemeleri ve bunun gibi daha bir çok harcama türü de zorunlu ihtiyaçlar içerisinde yer alır ve özel gider indiriminden yararlanması gerekir. Çünkü vatandaş kendince haklı olarak iade alamayacak harcamalarında belge almayarak daha düşük fiyat ödemiş olmaktadır. Bunun yanında bildirim yapma durumundan da kurtulmuş olmaktadır. Bildirimde bulunarak zahmet çekerek taksitle bir yıl içerisinde iade alacağına bunu alışveriş anında peşin olarak elde etmektedir. Bu durumda yapılması gereken özel gider indiriminin kapsamının yararlanan kişi ve harcama kalemleri açısından genişletilmesidir. Halbuki bütün bu düzenlemeler yapılması gerekirken bütçe açığını kapatmak amacıyla özel gider indiriminin kaldırılmasının düşünülmesi son derece yanlıştır. Özel gider indiriminin kaldırılmasıyla kayıt dışı ekonominin boyutunun büyümesi ve gelir ve katma değer vergisi gelirlerinde düşüş olması beklenir.
4369 sayılı Kanunla vergi oranlarının düşürülmesi kayıt dışı ekonomiyi önlemede oldukça önemli bir adımdı fakat 4444 Sayılı Kanunla ücret dışındaki gelir unsurlarında bu oran 5 puan artırılmıştır. Bu düzenlemeyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. Maddesinde ilk oran %15’den %20’ye çıkartılmıştır. Yapılan bu değişiklik, kayıt dışılığın önlenmesine çalışılan günümüzde vergi gelirleri açısından uzun dönemde düşmeye yol açacaktır. Çünkü yüksek vergi oranları ikame etkisini ortaya çıkararak kayıt dışı kesimi büyütücü etki gösterecektir. Vergi oranlarının düşürülmesiyle hem kayıt dışı ekonominin boyutlarının küçüleceği hem de arz yönlü etkilerle büyümenin hızlanacağı savunulan bir gerçektir.
Diğer bir düzenleme ise esnaf muaflığı ile ilgili olmuştur. 4369 Sayılı Kanun’un gerekçesinde de açıklanan bu husus da; Esnaf muaflığı müessesesinin kayıt dışı ekonomiyi beslemesinin engellenmesi ve belge düzeninin yerleştirilmesi amacına yönelik olarak getirilen değişiklik, esnaf muaflığından faydalananların faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mal ve giderlere ilişkin aldıkları belgeleri saklama ve ibraz zorunluluğu getirmesi ve bu zorunluluğu yerine getirmeyenlerin esnaf muaflığından yararlanamayacaklarının belirtilmesidir. Böylece ekonomide malın üretiminden tüketimine kadar uzanan zincirde gerçek ve basit usulde vergilendirilen mükellefler yanında, vergiden muaf esnaf da belge alma ve saklamaya zorlanmakta ve böylece oto kontrol ile belge düzeninin yerleştirilmesi sağlanmaktadır. Ancak yine 4444 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun 9. Maddesinin 1. Fıkrasının 7. Bendinde yapılan değişiklikle “...bir defa mal alış ve giderlerine ilişkin belgeleri yanında bulundurmadığının veya bulundurduğu belgenin satışını yaptığı mal ve hizmetle ilişkisinin olmadığının tespiti halinde ‘Esnaf Muaflığı Belgesi’ iptal edilir ...” hükmü kaldırılmıştır. Bu durumda esnaf muaflığından faydalanan kişilere kayıt dışı ekonomide kalma fırsatı tanınmıştır.
  Alıntı ile Cevapla