Bu arada dört kişilik bir ailenin geçinebilmesi için gereken ve her yıl ilan edilen rakamlar(fakirlik sınırı) asgari ücretin oldukça altındadır. Bu durumda normal bir ailenin geçim seviyesi ilan edilen meblağ kadarsa aradaki fark nasıl kapatılmaktadır? Sorusu akla gelmektedir. Bu durumda kayıt dışılığa açıkça müsamaha gösterilmektedir sonucu ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı ekonomiyi önleme konusunda 4369 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerin bir yıl sonra geri çekilmesi vergilendirmede kesinlik ilkesine tamamen zıt bir durum arz etmektedir. İstikrarlı uzun dönemli politikalar uygulamak gerekirken günlük kaygılarla değişikliklere gitmek vatandaşların ve diğer ülkelerin ülkemize olan güvenini sarsacaktır. Dolayısıyla getirilecek düzenlemeler üzerinde çok taraflı istişareler yapılmalıdır. SONUÇ Kayıt dışı ekonominin boyutunu dört değişken belirlemektedir. Bunlardan birincisi, vergi denetimi geçirme ihtimali, ikincisi beyan dışı kalan gelir sebebiyle ödenecek vergi cezasıdır. Üçüncü olarak mükelleflerin muhatap oldukları marjinal gelir vergisi oranıdır. Son sırada ise mükelleflerin risk alma eğilimi yatmaktadır. Mükellefler, yakalanma ihtimaline göre ödeyecekleri vergi cezası, tam beyan yapmaları halinde ödeyecekleri vergi miktarından daha düşükse, vergi kaçırma eğiliminde olacaklardır. Denetim geçirme ve ceza görme ihtimali yüksek ise kayıt dışı ekonominin boyutu daralacaktır. Gelir sahiplerinin hemen hemen tamamı çeşitli sebeplerle vergilerini ödemek istemezler. Onlara göre vergi vermesi gerekenler hep başka kişilerdir. Bu sebeple kamu harcamalarını karşılamak için gerekli olan vergiler ihtiyariliğe bırakılmamıştır. Ancak bu durum mükelleflerin rızasının aranmayacağı anlamına gelmemelidir. Çünkü mükellefin rızasına dayanmayan vergiler, mükelleflerin dirençleriyle karşılaşır. Vergi konusunda uzlaşmanın sağlanamamış olması durumunda vergiye karşı koymanın farklı biçimlerde ortaya çıktığı görülmektedir. Bunlar dört grupta toplanabilir. |