Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 12:41   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Siyasi İstikrarsızlığın Dış Ticarete Olumsuz Etkileri

1. İSTİKRARSIZLIK

1.1. İstikrarsızlığın Temel Unsurları

İstikrarlı bir sistem, zaman içerisinde ya değişmez veya düzgün bir biçimde değişir. Herhangi bir sistemin yavaş ve düzgün bir biçimde değişmesi ise sistemin geleceğini öngörülebilir yapar. Buna karşılık istikrarsız sistemlerde değişim hızlı ve öngörülmesi çok zor, hatta imkansız bir biçimde ortaya çıkar. Sistem analizinde istikrarsız sistemler kaotik sistemler olarak adlandırılırlar. Kaotik (istikrarsız) sistemlerle istikrarlı sistemler arasındaki ekonomik olarak en önemli fark kaotik sistemlerdeki öngörülmesi mümkün olmayan hızlı değişimlerdir. İstikrarlı sistemlerde sürprizler yoktur veya çok azdır; buna karşılık istikrarsız kaotik sistemlerde sürekli sürprizler olur, beklenmedik olaylar gerçekleşir. İstikrarsızlığın hakim olduğu bir ortamda ileriyi görmek, öngörüde bulunmak ve bunlara dayanarak iş planları ve programları yapmak mümkün değildir.
Daha da önemlisi, kaotik sistemlerde sürprizlerin çokluğunun getirdiği bir başka sonuç da yapılan her yeni gözlemin enformasyon değerinin yüksekliğidir. Bu bağlamda beklenmedik olayların (sürprizlerin) sıkça gerçekleşmesi geçmişte yapılmış bulunan gözlemlerin yaşanmış bulunan tecrübelerin enformasyon değerini düşürür. İstikrarsız bir ortamda geçmiş, geleceğe çok az ışık tutar. Geleceğin öngörülmesinde yaşanan bu zorluklar nedeniyle ileriye dönük belirsizlikler yüksektir. Belirsizliklerin yüksekliği riski arttırır ve dolayısı ile geleceğe dönük sözleşmelerde bu riskin (sözleşmenin bütün tarafları için) kompanse edilmesi gerekir. Bir örnek vermek gerekir ise ekonomik istikrarı yerleştirmiş ve sürdüren ülkelerdeki (A.B.D., Almanya, İsviçre, Japonya gibi) reel faiz oranları istikrarsızlığın kural olduğu ülkelerde (Meksika, Arjantin, Rusya, Türkiye gibi) geçerli olmaz.
Serbest piyasa ekonomilerinde riskler arttıkça söz konusu risklerin daha yüksek oranlarda kompanse edilmeleri gerekir, aksi halde taraflar ya bu riskleri üstlenmeyi reddederler veya bu risklerin bir üçüncü kurum tarafından (devlet) üstlenilmesini isterler.
Türkiye’de ekonomik istikrarsızlığı doğuran sebeplerin başında siyasi istikrarsızlık gelmektedir.
Burada kast ettiğimiz demokratik rejimde zaman zaman yaşamış olduğumuz kesintiler değildir. İktisadi yaşam bakımından daha önemli olan siyasi istikrarsızlığın kökeninde ekonomik hayatı düzenleyen kuralların çok hızlı ve genellikle beklenmedik bir biçimde değişmesine olanak sağlayan hukuki yapı yatmaktadır. Yönetime esneklik sağlamak gibi, genelde kabul edilebilir bir gerekçe ile, çok dar bir siyasi-bürokratik kadroya ülkemizde ekonominin temel düzenlemelerini çok hızlı ve önceden öngörülmesi mümkün olmayan bir tarzda değiştirebilme yetkisi verilmiştir. genelde bu yetkiler siyasi olarak Başbakan veya Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı, bürokratik olarak Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı ve benzeri bürokratlar tarafından kullanılır. Geçtiğimiz on yıl içerisinde ülkemizde beş Başbakanın, yaklaşık on kadar da Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanının görev yaptığı göz önüne alındığında, farklı dünya görüşlerine sahip bu kimselerce getirilen düzenlemelerin ne denli çelişkili olacağını (ve gerçekten de olduğunu) ve bu çelişkili düzenlemelerin ne denli bir istikrarsızlığa yol açacağını (ve gerçekten de açtığını) düşünmek mümkündür.
  Alıntı ile Cevapla