Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-02-2007, 12:42   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Daha da önemlisi, kamuya doğrudan kredi vermeyen bir merkez bankası gene de, hükümetin politikalarını desteklemek kisvesi altında, kamunun finansmanını dolaylı bir şekilde de olsa üstlenebilir. Örneğin ticari bankalara açtığı "düşük faizli" kredilerin hacmini hu bankaların kamuya açtığı kredilerle ilişkilendirerek böyle bir görevi yerine getirebilir. Yahut ta Türk bankalarının yurtdışı şubelerini veya yurtdışı ortaklıklarını muhabirleri arasına alarak bunlara yüksek meblağlı döviz depo edebilir ve böylece söz konusu bankaların açtıkları kredileri finanse edebilir. Ehliyetsiz yönetim veya yanlış amaçlı uygulamaların doğuracağı sonuçları, ülkemiz şartları da göz önüne alındığında, merkez bankacılığı uygulaması altında önlenmesi zordur.
Önemli olan nokta, toplumda ve politikacılarda “Borçlanmaktan korkma; sıkışırsan basar parayı ödersin” zihniyetinin yerini “borçlanmaktan kork; sıkışırsan ileride vergileri arttırmak zorunda kalırsın” zihniyetine bırakmasıdır.
2. ŞİMDİYE KADAR TÜRKİYE’DE YAŞANAN KRİZLER

2.1. Hayali Altın Şirketi Krizi

1895 ‘de yaşandı. O zamanki Borsa şimdikine göre çok daha gelişkindi. Güney Afrika’da altın madeni bulduk diyen sahtekarların kurdukları şirketin hisse senetleri kapatılmıştı. Olay asılsız çıkınca çok kişi yandı. Güven bunalımını önlemek için Borsa 4 ay kapatıldı. Bunun sarsıntısı yıllarca sürdü.
2.2. 1929 Dünya Krizinde

Amerika’da balonun ipleri kopunca, İstanbul Borsası sallandı. O zamanlar, döviz alış verişi Borsada serbestçe yapılıyordu. Sonuçta bu işlem kısıtlandı. İlk kambiyo kontrol mekanizması kuruldu. Borsanın tadı kaçtı. Bugüne kadar da oksijen çadırında yaşadı.
2.3. Tasarruf Bonosu Olayı

1960 ‘dan sonra çıkarılan tasarruf bonoları ücretliler tarafından yok pahasına elden çıkarılıyor. Bu ortamda bankalar kök tutuyordu. Çok para vuran oldu. 1967’de bonolardan vergi alınması kararı üzerine bir kısmı battı.
  Alıntı ile Cevapla