Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-02-2007, 03:17   #30
NuraN
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İşitsel Canlandırma Yapınız:
İşitsel canlandırmada ses unsuru kullanılır. Sesin şiddeti, geliş yönü, yapısı gibi unsurlar sesin canlandırılmasına yardımcı olan faktörlerdir. Bu arada sesleri bilinen seslerle ilişkilendirebildiğimiz ölçüde onları kavrayabilmekteyiz. İnsanlar, kalın, ince, titrek, düz, dalgalı, şiddetli, zayıf,kesintili, fısıltılı ses türlerini bilirler. Bu arada uzaktan, yakından gelen, kulağının arkasından, burnunun ucundan gelen, yansıyan şeklinde de sınıflandırmalar yapılabilir. Ayrıca sesler daha önce duyulmuş bilinen seslerle ilişkilendirildiğinde gök gürültüsü, aslan kükremesi, bomba patlaması gibi somutlaştırmalar da oluşturulabilir. Aşağıdaki örneklere bakalım:

a) “Adamın sesi çok yavaş çıkıyordu--Adam sinek vızıltısı gibi konuşuyordu.”
b) “Öyle bağırdı ki hepimiz irkildik--Aslan gibi kükreyince hepimiz irkildik”
c) “Öyle gürültü yapıyorlardı ki uyuyamadım--sanki kulağımın arkasında davul çalıyorlardı. Uyuyamadım.”

Dokunsal Canlandırma Yapınız:
Dokunsal canlandırmada dinleyicinin dokunma duyusuna hitap edilir. Bildiğimiz dokunma duyuları arasında, kesici, delici, batıcı, yakıcı, ısıtıcı, soğutucu, dondurucu, titreşimli, yapışkan, emici, sert yumuşak, ağır, hafif, okşayıcı, üfleyici gibi özellikler yer alabilir. Bu dokunsallık algılarına dayalı olarak insanların zihinlerinde yerleşik somut duyular vardır. Aşağıdaki örneklerde dokunsallık kullanımlarının kavrayışımızı nasıl desteklediğine dikkat edelim:

a) “Elleri çok yumuşaktı.-- Elleri pamuk gibi yumuşaktı.”
b) “Burnum az kalsın soğuktan donacaktı.---Burnum soğuktan donup buz gibi dağılacak sandım.”
c) “Adam işkence altında inliyordu.--Adam öylesine işkence çekiyordu ki sanki etleri bıçakla lime lime doğranıyordu.”

Kokusal Canlandırma Yapınız:
Bu alanı nadiren kullanmayı tavsiye ediyoruz. zira insanların kokuları değerlendirme biçimleri çok farklı olabilmekte, birisinin sevdiği bir koku diğerini tiksindirebilmektedir. Yine de ortak olarak paylaşılan belli başlı koku imajları vardır, örneğin herkes çürük yumurtadan tiksinir. Kokular genellikle çiçeklere dayanılır, gül, leylak, menekşe, zambak gibi kokular bilinir. Bunlar keskin ve hafif olarak sınıflandırılabilirler. Bu arada çeşitli kokuların yoğrulmasıyla üretilen parfümleri ancak kullanıcıları veya onları sık sık koklamak durumunda olanlar tanıyabilirler. Yine küf, bozulmuş et, yemek, çürümüş bir beden gibi unsurlar çoğunlukla aynı veya benzer şekilde tanınırlar. Kokuyu kullanırken dinleyicilerin sizinle ortak düşündüğünden emin olmalısınız. Aşağıdaki örneklere bakalım:

a) “Dişlerini temizlemeyen insan ağzında çürüyen yemek kırıntılarından nasıl tiksinmez!”
b)Çok sigara içen insanı öpmek sigara küllüğünü yalamaktan beterdir.”
c)O çocuğun saçlarını koklarken tüm gülleri, zambakları hatta menekşeleri koklar gibi oluyorum.”

Tatsal canlandırma Yapınız:
tat alma duyusu açısından insanların ortak yönleri azdır ama ortak yönleri çoğunlukla keskindir. Bu duyu az kullanılma imkanına sahiptir ama doğru kullanıldığında çok etkileyici olabilir. İnsanlar acı, tatlı, eksi, tuzlu, mayhoş, yakıcı gibi tatları bilir ve bunları az ve çok olmak üzere sınıflayabilir. Ayrıca bu tat türlerini çeşitli yiyeceklerle ilişkilendirebiliriz: Bal, biber, limon, tuz, erik... Bunların dışında tat duyusunu psikolojik olarak etkileyen faktörler vardır ki bunlar bizim etkili iletimimizde asıl kullanabileceğimiz faktörlerdir. İnek etinin tadı ile köpek etinin tadı arasında fazla bir fark olmadığı halde yemeye kalksanız dehşetli bir fark görürdünüz. Hayvanların yediği yonca ile semiz otu arasında fazla bir tat farkı olmadığı halde yonca yemeğe kalksanız tiksinirsiniz.
Bu konuda en çarpıcı ve tek örneği Kur’an-ı Kerim’den verelim. Kur’an “gıybet” etmenin ne kadar kötü bir davranış olduğunu anlatırken tat alma duyumuzu kullanır. Ayette gıybet edenlere ondan nefret ettirmek için şöyle denir: “Ölmüş olan kardeşinizin etini yemeyi nasıl seversiniz?”

Takip Dikkatini Koruyun
Dinleyicilerinizin sunduğunuz düşünceleri kavramaları için öncelikle sizi dinleyebilmelerini sağlamalısınız. Araştırmalar 150 kelime/dakika hızla söz söyleyen bir konuşmacının sözlerinin yaklaşık yarısının dinleyiciler tarafından “dinlenmediğini” göstermektedir. Bu durum dinleyicinin dikkatinin konuşma boyunca uyanık tutulmasının çok önemli olduğunu göstermektedir. Çünkü ancak dikkat korunursa söylenen sözlerin fikir değeri ve anlamı dinleyici kitle tarafından algılanabilecektir. Dikkatin korunmasının temel yolu monotonluğun-tekdüzeliğin kırılmasından geçer. Aşağıda kullanabileceğimiz örnek taktikler verilecektir.

Eylem Sorusu Sorun
Dinleyicileri beli bir davranışa hemen orada devam ettiğinizde ortama aktif olarak katılmalarını sağlarsınız. Bu durumda herkes herkesin aktif katıldığı bir ortamda ne söylediğinize özellikle dikkat etmek zorunda kalırlar.
Örneğin topluluğunuza hitaben: “Acaba aramızda kaç kişi başarılı bir geleceği hayal ediyor? Bu saygıdeğer insanların ellerini görebilir miyim?... Aramızda kimler 30 yaşın üzerindedir?.... Bugün ne konuşacağımı kaç kişi merak ediyor?....” Bu tür sorulara herkes el kaldırarak cevap vermeyebilir ama herkes dikkat kesilerek cevap verir.


Bir Nesne Gösterin
Dinleyicilere elinizde tuttuğunuz bir nesneyi gösterebilirsiniz. Salona dikkat etmelerini veya kendilerini incelemelerini isteyebilirsiniz. Bakışları ve dikkatleri sizin istediğiniz noktaya yönelecektir.
Örneğin konuşma esnasında “Şu elimdeki saati görüyor musunuz?... Bu saat her bir saniyesi önemli olan zamanımızı sayıyor?... Şu elimdeki kağıtlara bakın! Bunlarda size anlatacağım “başarının sırrı” yazıyor... Sevgiden ve gönül birliğinden söz ediyorduk. Şurada bir araya gelen muhteşem topluluğa bakın!”
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla