05-02-2007, 14:13
|
#3 |
Guest | Bu sebeple alınan esir oğlanlara Pençik oğlanı adı verilmiştir. Pençik oğlanlarının önemli bir kısmı akıncıların düşman memleketlerine yaptıkları akın sonucu elde edilirdi. Bu elde edilen esirler Pençikli denilen memur tarafından tesbit edilir bunlardan on ila onyedi yaşları arasında erkek esirlerden vücutça kusursuz ve sağlam olanlar devletçe üçyüz akça karşılığı satın alınırdı. Onsekiz yaşındakiler ve hatta daha büyüklerinden münasip olanlar da alınabilirdi. Böylece Acemi ocağına ilk insanlar Pençik kanunu ile toplanmıştır. Bu usulün oluşmasında önemli yeri olan Kara Rüstem ise Gelibolu’da Pençik resmini toplamakla görevlendirdi. Pençik kanunu daha sonra daha ayrıntılı hale getirildi. Acemiliğe alınmayanlar şirhar; (3 yaşından sekiz yaşına kadar, yavru), gulâmçe (sekizden oniki yaşına kadar küçük çocuk), gulâm (bulûğa ermiş çocuk), sakallı (traşı gelmiş olanlar) ve pîr (ihtiyar) gibi isimler altında bir takım sınıflara ayrıldı ve buna göre vergi alındı. Başlangıçta Acemi ocağına alınan esirlerin yaşlarına dikkat edilmezken, daha sonra on ile yirmi yaşları arasındaki çocukların alınmasına karar verildi. Diğer taraftan Pençik oğlanlarının Anadoluya gönderilerek az bir bedel karşılığında Türk çiftçilerinin hizmetine verilmesi kararlaştırıldı. Böylece Türk-İslam terbiyesi alıp, Türkçeyi öğrenmeleri sağlanmış oldu. Böylece daha iyi bir şekilde hizmet edeceği düşünüldü. Aynı usul daha sonra devşirmelere de tatbik olunmuştur. Pençik oğlanlarının Anadolu’daki Türk çiftçilerinin yanına verilmesi onların aradaki deniz dolayısıyla kaçamayacaklarının düşünülmüş olmasından ileri gelmiştir. Bununla beraber zaman zaman yine Avrupa’ya esir çocukların kaçtıkları görülmüştür. Türk çiftçisine esir verilmesi kanununun Sırpsındığı savaşından sonra konulduğu kaynaklar da yer almaktadır. Bazı kaynaklarda ise bu usulün İstanbul’un fethinden sonra olduğu belirtilmektedir.[1] Türk çiftçileri yanında yetiştirilen pençik oğlanları birer akçe yevmiye ile Acemi Ocağına, Gelibolu’daki gemi hizmetine verildikten sonra buradan “kapuya çıkma” veya “bedergâh” ismiyle Yeniçeri Ocağına kaydedilirlerdi. Esir ve devşirmeler XV.asır ortalarından Hibaren Rumeli’deki çiftçilerin yanına da verilmeye başlamıştır. Bunlardan Anadolu’dakilerin kontrolü Anadolu Ağası, Rumeli’dekiler de Rumeli Ağası denilen bir çeşit zabıta memurlarına verilmişti. |
| |