05-02-2007, 14:26
|
#22 |
Guest | Yeniçeri ortalarının kendi sembolünü taşıyan flamaları vardı. Her ortaya ayrıca bir sancak verilir ve seferde bu sancak, o orta kumandanının çadırının önüne toprağa saplanırdı. Bütün ocağa şâmil iki büyük sancak ise, hazarda ve seferde kullanılan bayraklardı. Hazarda Ağa Kapısında dalgalanan sancak sarı-kırmızı idi. Seferde açılan ve çok kutsal sayılıp “İmâm-ı Âzam Bayrağı” denilen sancak ise beyaz atlastan muazzam bir şeydi. Seferde yeniçeri ağasının, o İstanbul’da ise sekbanbaşının otağasının önüne dikilirdi. Üzerine altın sırma ile Fetih âyet-i kerimesi işlenmişti. Seferde ağanın otağı önüne, büyük sancağın yanına iki, ağa vezir ise üç tuğ dikilirdi. Büyük sancağın, beyaz olması, ocağın Sünni ve Sünniliğin şampiyonu olduğunu gösteriyordu.[1] VII. YENİÇERİLERİN SAYISI Yeniçerilerin XV.yüzyıl ortalarına kadar mevcudu ortalama onbin kadar olup bundan sonra Kanuni’nin vefatına kadar bu miktarın on iki bini aşmadığını görmekteyiz. Bunların orta veya bölük mevcutları bir olmayıp bir kısmında az ve bir kısmında çok efrad vardı; özellikle ağa bölüklerinden birinci kethüda bey bölüğünün mevcudu pek çoktu. VIII. YENİÇERİLERİN CÜLÛS ve SEFER BAHŞİŞLERİ Padişah tahta cülûs ettiği zaman sultan Yıldırım Beyazıd tarafından ihdas edilen kanun gereğince Kapıkulu ocaklarına cülûs bahşişi ismiyle para dağıtılırdı. Bu para miktarı sonralar, artmıştır. Bundan başka padişah ilk defa sefere çıkmış ise Kapıkulu ocaklarına sefer bahşişi adıyla ayrıca bahşiş vermesi de kanun oldu.[2] |
| |