05-02-2007, 14:34
|
#28 |
| Guest | Yeniçeri ocağını kaldıracak kapasite, III.Selim’in sevgili talebesi II.Mahmud’ta vardı. Ama artık yeniçeriler işin ölüm kalım savaşı olduğunu anlamışlardı. Hükümdarın, bilhassa bu yenisinin haklarındaki fikirlerini iyi biliyorlardı. Eskimiş, çağ dışı kalmış, meselelerinden uzaklaşmış olduklarının farkında idiler. Ama talim kabul etmiyorlardı. Kabadayılık ve haraççılık daha kolaydı. Mermere avuç çalmakla işin biteceğini iddia ediyorlardı. Ama buna kendilerinin de inandığı sanılmaz. Cihanı titreten ataları, bu frenk usulü talimlerle mi yetişmişlerdi? Bu “gâvur padişah” ne yanmak isterdi? Böyle halife olur muydu? Ulemâyı kışkırtıyorlardı. Ama ulemâ da artık onların aynında değildi. Onlar da bu ocağın çok eskidiğine karar vermişlerdi, halkın yeniçerilerden nefretine karşı çıkamazlardı. İstanbul halkı,yeniçeri şerrinden sokağa çıkamaz hale gelmişti. Belli başlı bütün tüccar ve esnaf, haraca bağlanmıştı. Her orta, belirli ticaret yerlerinin “koruyucusu” idi.[1] XVII.yüzyılın ikinci yarısında Lord Paul Ricaut, ocağın nasıl bozulduğunu anlatır. Söyledikleri şunlardır : Acemi oğlanları eskiden ortalama 6-7 yıl, daha eskiden 8-10 yıl bir talim ve terbiye geçirdikten sonra, yeniçeri neferi olabilirdi. XVII.yüzyılda bu müddetin bir yıla, hatta altı aya indiği görüldü. Esasen artık devşirme yapılmadığı için, yeniçeri çocukları ve bazı iltimaslı şehir çocukları, acemi ocağına yazılıyorlardı. Bunlar askerliği ve disiplini öğrenmeden yeniçeri olup muharebe meydanına gönderiliyor, kumandanları yumuşak olduğu takdirde, harbden kaçmak için fırsat arıyorlardı. Yeniçeri ulûfesi yüksekti ve cazipti. Böylece Anadolu’dan birçok Türk çocuğu gelip ocağı girme yolunu buldu. Yeniçeriler, İstanbul’da ticaretle de uğraşmaya başladılar ve böylece askerlik vasıflarını mühim ölçüde kaybettiler. II.Osman ocağı kaldırmak istedi, başını verdi. Kardeşi IV.Murat, herkes gibi yeniçerileri de korkutmuştu, ona karşı bir şey yapamadılar. IV.Murad ekolünün adamı olan Köprülü Mehmet Paşa ocağı düzenledi ve sayılarını indirdi. Ama gene de oğlu Ahmet Paşaya ölürken ilk fırsatta bu ocağı ortadan kaldırmasını vasiyet etti. Fakat Fazıl Ahmet Paşa, büyük dış olaylarla meşguldü. Zamanın da ocakta düzene girmişti; onun için böyle birşeye teşebbüs etmedi.[2] |
|
| |