Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-02-2007, 20:31   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Osmanlı İmparatorluğu’nun hezimete uğramasının nedenlerini değerlendiren Mustafa Kemal ve arkadaşları, “Hezimetin asıl nedeninin, sanayi alanında önemli mesafeler almış olan ülkelerle, tarımsal gelişmeyi dahi tamamlayamamış olan bir ülkenin mücadele edemeyeceği ve başarı sağlayamayacağı” tespitinde birleşmişlerdi. Üstyapıda yapılacak değişikliklerin hayata geçirilebilmesi için altyapının da bu doğrultuda hazırlanması düşüncesi hakim olmaya başladı.
1923 yılında, İzmir’de gerçekleştirilen İktisat Kongresinde izlenecek ekonomik politikanın liberal bir politika olacağı kararlaştırıldı. Ancak, 1929 yılında dünya ekonomik krizinin patlak vermesi, özel sektörde yeterli sermaye birikiminin olmaması nedenleriyle devletçi bir politikaya gidilmesini zorunlu kıldı. Devletçilik politikası ülke ekonomisinin temel yapısının kurulması, iktisadi bağımsızlığın sağlanması yolunda önemli kazançlar sağlamıştır. Bunların başında, özellikle 1933’ten sonra yabancı ortaklıkların millileştirilmesine hız verilmesi, ilk 5 yıllık kalkınma planının uygulanması, özel sermayenin karlı bulmadığı için kurmaya girişemediği bazı modern kuruluşlar, fabrikaların kurulması gelmektedir. Ayrıca, Osmanlıdan kalan borçların ödenmesine devam edilmiştir. Böylece, 1931-1945 yılları arasında uygulanan devletçilik politikası, Türkiye’nin 150 yıllık sömürgeleşme tarihinde emperyalizme karşı yürüttüğü en ciddi ve tutarlı başkaldırış oldu. Ancak, genç Cumhuriyet ile birlikte değişen ve gelişen ekonomi ve siyasi düzen 2.Dünya Savaşı ertesinde bambaşka değişimlere uğrayacak ve bugünlere kadar süren istikrarsızlığın başlangıcı olacaktı.
  Alıntı ile Cevapla