Gelir dağılımındaki adaletsizlik artarak devam etmekte ekonomik sıkıntıların faturası çalışan kesimlere yüklenmektedir. Bu olumsuz tablodan mühendislerde kendilerine düşen payı almaktadırlar. Çağdaş dünya ile ilişkilerini geliştirirken, Ekonominin girdiği dar boğazdan ve kısır döngüden kurtulması için alınan kararların, sadece IMF ve Dünya Bankası önerileri doğrultusunda faturanın ağırlıklı olarak yıllardır ekonomik sıkıntı çeken çalışanların sırtına yüklenmesi ciddi sosyal problemler oluşturulacağı görüşündeyiz. Uzun senelerden beri devam eden bu anlayış terk edilmelidir. Bankaların içini boşaltılarak trilyonları götüren kesimlere öncelikle hesap sorulmalıdır. Odamız sektörümüzün ve meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü doğrultusunda elinden gelecek çabayı ve katkıyı koymaya hazırdır. Yıllardır bu sektörün sorunlarının çözümü doğrultusunda yüzlerce aktivite gerçekleştirdik. Sektörün sorunları bellidir. Zaman kaybedilmeden adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz. Şayet geç kalınırsa ülkemiz kısa vadede ciddi hammadde sıkıntısı ile karşı karşıya kalabilir . Önümüzdeki dönemde en çok gündemde olacak konu, Türk mevzuatının AB mevzuatına uyarlanmasıdır. Bekleme süresi kaç yıl süreceği tam olarak kestirilememektedir. Elbette AB gerçeği özellikle tam demokratikleşmenin sağlanması açısından olumlu görülmektedir. Ancak tam demokratikleşme AB için değil 40-50 yıl önce kendi halkımız için gerçekleştirilmesi gerekmekte idi. Ayrıca kamu ağırlıklı Türkiye Madencilik Sektörünün AB mevzuatı karşısında durumunu tespit etmek öncelikle yapılması gereken bir çalışmadır. AB, Devlet Yardımları Sübvansiyonlar, Kamu İhaleleri, Rekabet Koşulları ile çevreye ilişkin alınması gereken önlemler direktifler ile kurallara bağlamış olup, üye ülkelerin bu direktiflere uymak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda, madencilik sektörüne ilişkin tüm Yasa ve Yönetmelikler ile kamu kuruluşların ve mühendislerin durumu AB mevzuatına göre karşılaştırılarak gerekli stratejiler oluşturulması gerekmektedir. |