Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-02-2007, 11:26   #40
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Madencilik Sektörü fiyat dalgalanmalarına ve işletme risklerine çok duyarlı bir sektör olup sadece özelleştirme ile maden işletmeleri verimli hale gelmez ve bu nedenle de küçültülmüş şirketlerin uluslar arası piyasalarda yaşayabilmesi mümkün değildir. Geniş ürün çeşidi olan, bu kapsamda makine ve teçhizatı ile personelinin hareket esnekliğine sahip, alternatif piyasalar yaratabilen, meslek içi eğitim programları uygulayabilen, aramadan-pazarlamaya kadar AR-GE yatırımlarına kaynak yaratabilen büyük madencilik şirketleri uzun süre varlıklarını sürdürebilmektedir. Ancak, özel sektör madenciliği, güçlü kamu madenciliğinin güvencesi altında istikrarlı üretim yapabilir. Bu kapsamda, Etibank, TKİ ve TTK’nın küçültülerek özelleştirilmesinin ve/veya kapatılmasının ne özel sektöre ne de ülke madenciliğine bir faydası olabilir. Bu nedenle, biz Maden Mühendisleri Odası olarak, hangi işletmelerin geliştirileceği hangilerinin kapanacağını veya tatil edileceği ile hangi yatırım ve işletme modellerinin uygulanacağına ilişkin sağlıklı politikaların oluşturulabilmesinin ancak öncelikle “Kamu Madencilik Kuruluşlarının Özerkleştirilmesi” ve her bir özerk kurumun kendi yapısına ve faaliyet alanına göre kendi politikalarını oluşturması ile mümkün olabileceğine inanmaktayız ve bu gerçek göz ardı edilerek Madencilik Sektörü bir Et-Balık Kurumunun veya herhangi bir bankanın özelleştirilmesi ile karıştırılmaması gerektiğine inanmaktayız.
Zonguldak Taşkömürü Havzası son yıllarda devamlı ülke gündeminde kalmıştır. 1980’li yıllara kadar sürekli artan satılabilir üretim (3.5 Milyon ton satılabilir üretim) o tarihten itibaren üretim hızlı bir şekilde düşmüştür (1 Milyon ton satılabilir üretim). Bu düşüşün en önemli nedeni jeolojik koşullar değil tamamen zamanında yapılması gereken yenileme, modernizasyon ve hazırlık yatırımlarını yapmayan, popülist politikalarla kurumun mali yapısı ile birlikte çalışma dengesini bozan iktidarlardır. Bu anlayış içerisinde Havzanın sorunlarına çözüm getirilmediği gibi Türkiye Taşkömürü Kurumu kaderine terk edilmiştir. Bugün kuruma 4012 işçi alımı ile siyasi otoritenin TTK’nın kapanmaması yönündeki eğilimi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de öncelikle TTK özerkleştirilerek yeniden yapılandırılmalı, mali yapısının düzeltilmesi için borçları sıfırlanmalı, lavvar tesisleri dahil gerekli tüm yatırımlar bir program doğrultusunda gerçekleştirilerek üretim seviyesi eski düzeylerine çıkartılarak Demir Çelik Sektörünün koklaşabilir kömür talebi karşılanmalıdır. Ayrıca, Amasra B kömür sahası, 2x300 MW kurulu gücünde temiz kömür teknolojilerine dayalı termik santral projesi ile birlikte entegre proje olarak derhal projelendirilerek üretime başlanmalıdır.
  Alıntı ile Cevapla