1906 yılında çıkarılmış Taşocakları Nizamnamesi hala yürürlüktedir. Patlayıcı maddenin kullanılmadığı, inşaat sektörünün gelişmediği, ülkede mühendis sayısının sayılı olduğu bir ortamda çıkarılan bu nizamname, günümüz Türkiye’sindeki katrilyonlara varan para boyutuna ve milyonlarca tonluk üretimine nasıl cevap verecektir; Tabii ki veremiyor. Birçok problemler,ölümcül kazalar, çevre problemleri devamlı gündemdedir. 1984 yılında çıkarılan “Maden ve Taşocakları İşletmelerinde, Tünel Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük” ün de günümüz ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirtmek isteriz. Tüzüğün ismini kapsayan alanların içinde yeterli düzeyde olmadığı, 6309 sayılı Maden Kanunu’nun yürürlükten kalkmasına rağmen, hala bu kanun hükümlerine atıfta bulunması, ağırlıklı olarak kömür konusunun işlenmesi gibi konular sıralanabilir. Türkiye, her dönem, maden kanununu tartışıyor. Herhangi bir sonuca varılamıyor. Ne 6309 sayılı yasa, nede 3213 sayılı yasanın lâyığı ile uygulandığı söylenemez. 3213’ün birçok maddeleri formalitelerin yerine getirilmesi şeklinde değerlendiriliyor. Yasanın iyi uygulanabilmesi için, iyi bir denetim mekanizması olmalıdır. Maalesef bu mekanizma kurulmamıştır. Hayali arama raporları, buna bağlı olarak hayali rezervler ve bu rezervler üzerinde gerçekleri yansıtmayan işletme projelerinin bolca olduğu, bir gerçektir. Maden sahalarını teknik yönden denetleyen fenni nezaretçilerin, yetki ve sorumlulukları yeterli düzeyde açık değildir. Teknik elemanın maaşını veren patronunu denetlemesi kolay olmasa gerek. Herşey işverenin iki dudağı arasında. Ancak, sahada herhangi bir iş kazası olduğunda sorguya ilk alınan, tutuklanan ve mahkeme sonucu maddi olarak cezalandırılan kişi de maden mühendisidir. Bu konunun üzerinde düşünülmesi, daha sağlıklı zemine oturtulması gerektiğine inanıyoruz. Madencilik sektörünü ilgilendiren yasa, tüzük ve yönetmelikler çeşitli kuruluşlar tarafından çıkarılmaktadır. Bazen bu tüzük ve yönetmeliklerde, madenciliğin yapılmasını engelleyen maddelerle karşılaşıyoruz. Bir doğal kaynak için gösterilen hassasiyet başka bir doğal kaynağın üretilmesi engeller boyuta varıyor. Kurumlar arasında yeterli koordinasyonun sağlanmaması sonucu birçok madenci sıkıntıya girmekte ve üretimi gerçekleştirememektedir. |