Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-02-2007, 12:19   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İspatlanmış rakamların çok üstünde olduğu tahmin edilen rezervlere ve 2015 yılında 120 milyon tona varacak üretim hedeflerine sahip olacağı düşünülen bu ülkeler kapalı bir havza içerisindedir. Boru hatları olmaksızın bu üretimin hiçbir anlam ve faydası yoktur. Bölgedeki mevcut çıkış yolu Rusya Federasyonu kontrolündeki eski boru hattı sistemidir. Rusya Federasyonu, bu sistemden ancak Bağımsız Devletler Topluluğu’na ihraca olanak tanımakta, onlarda ekonomik sistemleri henüz oturmadıkları için borçlarını ödeyememekte ve yeterli Pazar alanı olamamaktadır.
“Bugün ülkelere beş ayrı coğrafi bölgeye petrolü çekebilmek için yarışmaktadırlar. Bu bölgeler; Karadeniz, Akdeniz, Basra Körfezi, Hint Okyanusu ve Çin Denizi’dir. Bu bölgeler içerisinde Karadeniz ve Akdeniz ön plandadır. Akdeniz’i Hazar Denizi’nin Azeri petrolleri, Karadeniz’i ise Hazar Denizi’nin doğusundaki Kazak petrolleri ön plana çıkarmaktadır. Ancak Karadeniz, dünyaya açılan bir çıkış noktası değil, bir ara bölge ve bir geçiş yoludur. Ulaşılması istenen deniz, dünya petrollerinin 1/6’sını taşıyan Akdeniz’dir. Petrolü üretecek kuruluşlarca petrolün Akdeniz’e indirilmesi konusunda uzlaşmaya varılmış gibi görünmektedir.”[1]
Bu konudaki esas tartışılan şey; Akdeniz’e inecek petrolün Türkiye’nin doğusundan boru hatları ile mi, yoksa Karadeniz’den ve Türk Boğazlarından tanker taşımacılığı ile mi ulaştırılacağı konusudur. Rusya Federasyonu, Kafkasya ve Orta Asya petrolünün önce boru hattı ile Karadeniz’e, buradan tankerle Türk Boğazları’nı geçerek Akdeniz’e taşınmasını isterken; Türkiye ise boru hatları ile doğrudan Akdeniz’e ulaştırılmasını arzu etmektedir.
  Alıntı ile Cevapla